Can Ataklı: ‘Hiçbir 10 Kasım sabahını böyle görmemiştim…’

Yayın tarihi: 11 Kasım 2019 Pazartesi 9:39 am - Güncelleme: 11 Kasım 2019 Pazartesi 12:03 pm

Tele1 Gün Başlıyor programının sunucusu ve Korkusuz yazarı Gazeteci Can Ataklı, bugünkü köşe yazısında 10 Kasım sabahı yaşanan olayları değerlendirdi. Ataklı “Ne yapacaklarını şaşırdılar, Anıtkabir’de çirkin bir eyleme bile soyundular.” dedi.

Can Ataklı, alanların meydanların çok kalabalık olduğunu vurgulayarak, “Karşı devrimcilerin panik ve telaşı da bu nedenle.” ifadesini kullandı.

Can Ataklı’nın yazısından o bölüm şöyle:

İmamoğlu’ndan 10 Kasım videosu: İstanbul sana hasret…

Bugüne kadar hiçbir 10 Kasım sabahını, böyle görmemiştim
Geçen yıl 10 Kasım, cumartesi gününe denk gelmişti.

O sabah kızımı alıp saat 09.00’da sokağa çıkmıştım.

Kızıma, 10 Kasım günü büyük Atatürk’ün nasıl anıldığını göstermek istemiştim.

Henüz 5.5 yaşındaki kızım, sirenlerin çalmasına, bütün araçların durup herkesin kıpırdamadan durmasına çok şaşırmıştı.

Bu yıl artık ilkokul birinci sınıfta, biraz daha büyüdü ve Atatürk’ü biliyor.

O küçücük yaşına rağmen, Atatürk’ün Türkiye’yi kurtardığını, bugün yaşadığımız bütün güzellikleri O’na borçlu olduğumuzu algılıyor.

Bu yıl, dün 10 Kasım sabahı yine tatil günü olduğu için okul da yoktu, kızımla birlikte yine sokağa çıktık.

Bu kez eşim de bizimle birlikteydi.

Saat tam 09.05’te saygı duruşumuzu tamamladık.

Ardından pazar sabahları hiç tanık olmadığım bir hareketlilik fark ettim. Pazar sabahları Boğaz tarafına bir akın olur genellikle.

Ancak bu saat 10.30’dan sonra başlar. On buçuk, on birden itibaren sahildeki ve sahile bakan bütün mekanlar dolar, kahvaltılar yapılır.

Ama bu yıl, bu hareketlilik 09.00’dan itibaren başlamıştı.

Eşimle konuşurken, “Görüyor musun, bu yıl ortalık ne kadar kalabalık. Demek ki pek çok kişi saat dokuzu beş geçeyi sokakta geçirdi, Atatürk’e saygı duruşunda bulundu” dedim.

Daha sonra televizyonda anma törenlerini, ülke genelindeki manzaraları izlerken, bu düşüncemin ne kadar doğru olduğunu gördüm.

Çünkü Türkiye’nin dört bir yanından aynı manzaralar gelmişti.

Anıtkabir’e girmek o saatlerde yasak olduğu halde, bütün yollar dolmuştu bile. (Anıtkabir’deki skandalla ilgili diğer yazımı okuyun lütfen)

Dolmabahçe Sarayı her zamankinden daha kalabalıktı.

Kentlerin meydanları, ana caddeleri de geçmişe oranla çok daha kalabalıktı. Üstelik tatil günü olmasına rağmen yaşanıyordu bu hareketlilik.

Bana göre bunun anlamı şu; “Toplum, iktidarın yarattığı korku imparatorluğu nedeniyle sesini çok fazla çıkaramıyor. Ancak böyle özel günlerde toplumsal bir tepki ortaya çıkıyor. Bu öyle bir tepki ki, ne gösteri yapıyor, ne bağırıp çağırıyor. Ama öyle bir korkutucu oluyor ki.” Toplumun gösterdiği bu sessiz ama çok anlamlı tepki, sanıyorum dalga dalga giderek büyüyecektir.

Anıtkabir’e yapılan ziyaret sayısındaki artış, milli bayramlardaki hassasiyet, bunun çok çarpıcı örnekleri.

Karşı devrimcilerin panik ve telaşı da bu nedenle.

Ne yapacaklarını şaşırdılar, Anıtkabir’de çirkin bir eyleme bile soyundular.