Çakıcı kasetiyle istifa eden bakandan Soylu yorumu

Yayın tarihi: 21 Mayıs 2021 Cuma 8:58 am - Güncelleme: 21 Mayıs 2021 Cuma 11:16 am

Saygı Öztürk, suç örgütü lideri Sedat Peker‘in iddialarının ardından Alaattin Çakıcı ile telefon konuşmasının televizyonlarda yayınlanması nedeniyle istifa etmek zorunda kalan eski Bakan Eyüp Aşık’ın açıklamalarını köşesine taşıdı.

Saygı Öztürk’ün “Çakıcı kasetiyle istifa eden bakan anlatıyor” başlıklı yazısı şu şekilde:

Eyüp Aşık renkli bir siyasetçi. Milletvekilliği döneminde en kritik komisyonlarda görev aldı. Devlette ne olup bittiğine ilişkin önemli bilgilere ulaştı. Devlet Bakanlığı döneminde o dönem aranan Alaattin Çakıcı ile telefon konuşması televizyonlarda yayımlandı.

Gökhan Çapoğlu’ndan flaş çıkış: Erdoğan, Süleyman Soylu’yu…

Aynı gün Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı’na dilekçe verip hakkında soruşturma açılmasını istedi. Ancak, DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, “Soruşturma açabilmemiz için sizin dokunulmazlığınızın kaldırılması lazım” dedi. Aşık, bu iş uzamasın diye hem bakanlıktan, hem milletvekilliğinden istifa etti, dokunulmazlığını kaldırttı ve yargılandı. Beraat etti, siyasete kaldığı yerden bu kez daha güçlü olarak döndü.

İçişleri Bakanı hakkında, Sedat Peker’in önemli iddiaları oldu. İçişleri Bakanı da, Cumhuriyet Savcılığı’na hakkında suç duyurusunda bulundu. Ama, dokunulmazlığı olan bakan hakkında C. Savcısı’nın soruşturma açamayacağını bakan biliyor olmalı. Ancak, görevinden istifa ederse hakkında soruşturma açılabilir. Açılmış olsa bile o soruşturma ne kadar hakkaniyetli yapılırsa yapılsın, bakanın aklanması inandırıcı olmaz. Eyüp Aşık’la bu konuyu konuştuk. İşte sorularıma verdiği cevaplar:

TELEFONLA KONUŞTUM DİYE

– İstifanızda toplumsal duyarlılık etkili oldu mu?

Alaattin Çakıcı, ABD’den beni telefonla aradığında konuştum. Olay bakanlığımla ilgili bir konu değildi. Ama ben toplumun hassasiyeti karşısında istifa etmek ihtiyacı hissettim. Şimdilerde öyle bir hassasiyet yok. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hukuki durumunu söyleyeyim: Kendisi, Savcılığa başvurup hakkında soruşturma istemesi yetmez. Hakkını da yemeyelim, Peker’e korumalar onun bakanlığından önce verilmiş.

– Bakan, ‘Ben suçsuzum, yargılanmak istiyorum’ derse ne yapmalı?

Onun rica edeceği yer TBMM Başkanlığı’dır, Tayyip Erdoğan’dır. Diyecek ki, ‘Dokunulmazlığımın kaldırılması için AK Parti de oy versin. Ak Parti oy vermeden çoğunluk sağlanamadığı için dokunulmazlığı kaldırılamaz. Yani, dokunulmazlık kaldırılmadan istifa etmiş olsa bile dokunulmazlık kalkmış sayılmaz. Süleyman Bey de o kararı veremez. O karar Tayyip Bey’in vereceği karardır.

Soylu’dan Sedat Peker’e: Karısının iç çamaşırına sığınan acizler

Bakan Bey gider Cumhurbaşkanı’na, ‘Ban sıkıldım, yoruldum hakkımdaki iddialardan dolayı da mahkemede yargılanmak istiyorum. O mahkeme 6 ay sürer, beraat ederse o zaman bambaşka da bir Süleyman Soylu olur, tartışılan bir durumdan çıkar.

– Size göre doğrusu istifa etmesi mi, yargılanması mı?

Onu bilemem. Ben ne yaptığımı anlattım. Diyorum ki; ben hukuken, siyaseten mecbur değildim ama toplumun baskısından çekindim, istemedim, minnet etmedim gittim yargılandım. Yargılanıp beraat edince de ‘Başka bir diyeceğiniz var mı?’ dedim yani…

– Çıkar amaçlı organize suç örgütleri niçin çoğalıyor?

Fethullah Gülen de organize suç örgütüydü. Şimdi de organize suç örgütleri sayılırken kaçar adamı olduğu da, ‘Şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlar, Devletten yardım alıyorlar’ deniliyor. Eskiden istihbarat örgütleri uyumlu çalışmıyordu. Onun için de faili meçhul cinayetler çözülemiyordu.

– Şimdiki durumu nasıl görüyorsunuz?

Toplum bu işin dedikodu kısmına çok teşne. Yani Sedat Peker ne derse 3-5 milyon kişi videosunu izliyor. Olaylar ne kadar olmuş önemli değil. ‘Ne tavsiye edersin?’ dersen; ben hükümete şeffaflık tavsiye ederim. ‘Benim TBMM’de çoğunluğum var’ demeyecek, Meclis’te komisyon kurup bu konuları araştırmalı. Sonuçta, bunları komisyon da mahkemeye havale etsin. Bu işlerin üstü örtüldükçe, ‘Nasıl olsa milletvekili çoğunluğumuz var, nasıl olsa kuvvetimiz var’ dedikçe bu dedikodu yüz misli yayılacak, dedikoduya herkes eklenecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Bey istemezse hiçbir şeyi meydana çıkartmak mümkün değil.

– Susurluk sürecini de yaşadınız. O zamanla şu anda ki yaşananlar arasında ne fark var?

Fark şu: O zaman araştırılabiliniyordu. Her şeyin üstüne hem medya, hem parlamento, hem yargı gidebiliyordu. Şimdi gidemeyeceği, gidilemeyeceği kanaati ile bu fısıltı gazetesi çok acımasız bir şekilde çok yaygın bir şekilde devam ediyor. Ne tavsiye edersin dersen: Şeffaflık tavsiye ediyorum.

Ben Susurluk’la, çetelerle, mafyayla 3 yıl amansız mücadele verdikten sonra böyle bir tuzağa düştüm. Oradan çıkmak için de milletvekilliği ve bakanlıktan istifa ettim. Ben bugün bakıyorum, hayatımın en önemli siyasi kararını vermişim. Kendi kendime ‘Aferin bana’ diyorum.”

ONLAR DA İSTİFA ETMİŞTİ

Geçmişte yalnız Eyüp Aşık değil, Kapıkule’de altın kaçakçılığı olayı ile ilgili olarak İçişleri Bakanı Ali Tanrıyar, müsteşarı tutuklandığı için Maliye Bakanı Vural Arıkan, Susurluk kazasından sonra İçişleri Bakanı Mehmet Ağar da istifa etmişti.

Eğer, İçişleri Bakanı iddiaların gerçekten aydınlatılmasını istiyorsa dokunulmazlığının kaldırılmasını istemeli, yargılanmalı. Cumhurbaşkanı verir vermez bilemeyiz. Eğer iddialardan aklanırsa, görevine daha güçlü bir bakan olarak dönebilir. Muhalefet de bu gelişmeleri bir kazanç gibi görmemeli, TBMM’de oluşturulacak komisyon iddiaların iç yüzünü ortaya koymalı.

Sedat Peker itiraf etti: AKP’li milletvekili rica etti Hürriyet’i ben bastırttım