İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şafak operasyonuyla hukuksuz bir biçimde gözaltına alınmasının ardından İstanbul'a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB binasından yaptığı konuşmada İstanbulluları iftarın ardından 20.30 Saraçhane’ye davet etti. 

İmamoğlu'nun gözaltına alınması Türkiye'nin dört bir yanında protesto edilmeye devam ederken Özel'in çağrısının ardından İstanbullular da Saraçhane'ye doğru yürüyüşe geçti. Vatandaşlar belediye binası önünde toplandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nun ailesi ile eşi Dilek Kaya İmamoğlu vatandaşlarla bir araya geldi.

Vatandaşlar 'Hükümet istifa', 'Cumhurbaşkanı İmamoğlu', 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz', 'Diplomasız Erdoğan' sloganları attı.

Yeni Proje (7)-14

DİLEK İMAMOĞLU: GÖZALTINA ALINAN SADECE EKREM İMAMOĞLU DEĞİLDİR

Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu toplanan kalabalığa hitap etti. İmamoğlu şunları söyledi:

 "Bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan sadece Ekrem İmamoğlu değildir. 16 milyon İstanbullunun iradesidir. Bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan Kent Lokantası sayesinde et yüzü gören emeklilerdir. Yurtta kalıp okuyabilen gençler gözaltındadır. Ücretsiz ulaşım kullanabilen anneler gözaltındadır. İktidarın yanlışları altında ezilen anneler, gençler, çocuklar, büyüklerimiz... Bugün hepimiz gözaltındayız.

Bugün gözaltında olan hukuk devletidir, demokrasidir, adalettir. Bugün gözaltında olan 86 milyonun daha huzurlu, daha mutlu, adil ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti umududur. Ben Dilek İmamoğlu olarak buradan size söz veriyorum. Asla yılmayacağız, asla pes etmeyeceğiz. Birbirimize kenetlenerek, çoğalarak yolumuza pes etmeden devam edeceğiz. Güzel vatanımıza, Ata'mızın bize emanet ettiği güzel Cumhuriyet'imize el ele sahip çıkacağız. Bu büyük kumpas operasyonunda birlikte olalım. Alnımız ak, başımız dik. Kabullenmiyoruz. Bunca suçu, suçlamaları, adaletsizlikleri, hukuksuzlukları kabullenmiyoruz. Kabullenmeyin. Kabullenirsek demokrasi ölür. İktidarın rakiplerini belirlediği gün demokrasimizin öldüğü gündür.

23 Mart'ta oy verin. Sevgili eşim Ekrem İmamoğlu kendisini Türk milletine emanet etti. Bir çift mavi gözden aldığımız ilhamla mücadele ruhumuz asla sönmeyecek. Sevdamız bu güzel ülke, bu güzel Cumhuriyet, sevdamız Ata'mızın izinde yılmadan, korkmadan cesaretle yürümektir. 23 Mart'ta hepimizin sesi gür çıkmalı. Bu ülkenin cumhurbaşkanını hep birlikte seçeceğiz."

ÖZGÜR ÖZEL ERDOĞAN'A SESLENDİ: GÖRÜYOR MUSUN, EN KORKTUĞUN ŞEY...?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise şunları söyledi:

"Saraçhane'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı ne mesaj verecek? Saraçhane'de Özgür Özel konuşmuyor, Saraçhane'de Saraçhane konuşuyor, İstanbul konuşuyor, sizler konuşuyorsunuz. Ona sesleniyorsunuz. İradenizi tanımayan, oy kendisine verilince baş tacı eden ama başkasına verilince o iradeyi hiçe sayana sesleniyorsunuz. Duyuyor musun Erdoğan, görüyor musun Erdoğan? En çok korktuğun şey, kalabalıklar sana sesleniyor.

Kimsenin kafası karışmasın. Dünden beri olan bitenin bir adı var. Bir darbe girişimidir, 19 Mart darbe girişimidir. Bugün milletin iradesi bir yargı darbesiyle elinden alınmak istenmektedir. İstanbulluların tam 3 kez üst üste seçtikleri, sizlerin kardeşi, ağabeyi, evladı Ekrem İmamoğlu'na yapılan darbe girişimi milli iradeye yapılan darbe girişimidir. Ortada ne yolsuzluk vardır, ne bir terör örgütü, çıkar örgütü vardır. Ama ortada minareye kılıf uydurmaya çalışan görevlendirilmiş yargı cellatları vardır. Ne diyeceklerdi? 'Ekrem İmamoğlu'nun aday olmasından Recep Tayyip Erdoğan korkuyor o yüzden mi gözaltına aldık' diyeceklerdi?

Adı hukuksuzluktan başka bir işler anılmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı sadece bir aracıdır. Bir başsavcı, bir belediye başkanını böyle haksızca iftiralarla, kumpaslarla, aynı anda 5 dava açarak, ekimden bugüne 25 yıllık hapis cezası isteyerek, 35 yıl önce yüzlerce arkadaşıyla geçiş yaptığı, bütün derslerini verip diplomasını aldığı üniversitenin verdiği diplomasını ülkeyi düşünen bir savcı elinden aldırabilir mi? Bunu kimin yaptırdığını biliyoruz. Bunu yaptıran gece uykusundan kendi sesini duyarak sıçrayarak uyanıyor: İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder. Kabusu olan o ses, o ses onu rahat bırakmıyor. Yeniden uykuya dalamıyor çünkü o sesi duyuyor. 'İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. 

İmamoğlu'ndan mesai arkadaşlarına mesaj İmamoğlu'ndan mesai arkadaşlarına mesaj

"O GÜN KÖTÜLÜĞÜ YAPTIRAN DA BUGÜN YAPTIRAN DA ERDOĞAN"

Hepimiz biliyoruz ki Tayyip Erdoğan Ekrem İmamoğlu ile karşı karşıya girdiği 4 seçimi de kaybettiği için, son 3 seçimde bükemediği bileğini yargı sopasıyla kırmaya çalışıyor. Bunun için yargıda sözünden çıkmayacak, gözünü kin bürümüş birilerini alet ederek yapıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Anadolu'daki ve Trakya'daki seçmenleri, Milliyetçi Hareket Partisi'nin seçmenleri hatırlayın; bugün FETÖ terör örgütü dediği yapının savcılarına, hakimlerine, ordumuza kumpas kurdurarak, darbe yalanını uydurarak aynı böyle saldırılar yapıp bu ülkenin genel kurmay başkanından, kahraman askerlerinden terörist, bu ülkenin iyi yetişmiş subaylarından casus çıkarmadı mı? O gün onları yapan savcılar ya Zekeriya Öz gibi bir fare gibi kaçıp saklandılar ya da cezaevinde yatıyorlar. Aparat değişti, talimatı alan değişti ama talimat ve talimatı veren değişmedi. O gün o kötülüğü yaptıran da Recep Tayyip Erdoğan'dı, bugün bu kötülüğü yaptıran da Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Bu gece öfkelisiniz, kararlısınız ama buradan sesleniyorum ki bu meydanın öfkesine, duruşuna, kararlılığına çok ihtiyacımız var. Ama burada olmayanların hatta bizimle aynı görüşte olmayanların vicdanına, ahlaklına, insafına, sağduyusuna da çok ihtiyacımız var. 9 yıl önce Fetullahçı Terör Örgütü kalkıp da AKP'li seçmenlerin seçtiği yöneticilere ve Meclis'e darbe girişiminde bulundupunda ne diyordu milletimiz? 'Ben milletim, egemenlik kayıtsız şartsız benimdir. Seçtiğim kötüyse ben değiştiririm ama hiç bir tanka, hiçbir kötü niyete seçtiklerimi teslim etmem' diyordu. Şimdi milyonlarca İstanbullunun seçtiği Ekrem İmamoğlu'na tek suçu gelecek cumhurbaşkanı olduğu için bunu yapmak reva mıdır?

Ey Recep Tayyip Erdoğan... Burası Saraçhane, buradan 27 yıl önce seni uğurlayanlar bugün o günleri hatırlatıyorlar. Okuduğu bir şiirden dolayı yasaklı duruma düşen ve buradan bir arkadaşının muayenesine, oradan cezaevine yolcu edilen, 3 ay cezaevinde kalan, 23 yıldır o mağduriyeti anlatan... Millet ona yapılan bu muameleye tepki verdi diye 23 yıldır bu ülkede pek çok göreve gelen Recep Tayyip Erdoğan... O gün Saraçhane'nin mağduruydun, bugün Saraçhane'nin zalimi olmaya utanmıyor musun?

"KENARA ÇEKİLMENİ BEKLİYORUM"

Ey Recep Tayyip Erdoğan sana sesleniyor, seni mertçe bir mücadeleye davet ediyorum. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı olarak, bütün üyelerime danışarak bir yol yürüyorum ve o yolun sonunda iktidar görüyorum, zafer görüyorum. Sen benim, bizim, bu ülkenin cumhurbaşkanı adayına karşı kendinde bir güç göremiyorsun. Ona kaybettin, yenildin yine yenileneceğini biliyorsun. Bunun için kirli kumpaslarla onunla uğraşıyorsun. Sen çok seçimi kazandın, bu seçimi kazanamayacağın için bu hukuksuzluklara başvurmak yerine son cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi olarak bir kenara çekilmeni, adayımın karşısına onunla mertçe rekabet edecek bir aday belirlemeni bekliyorum.

Tayyip Erdoğan Saray adamı olduğundan beri, sıcak salonlara girdiğinden beri, insan içine çıkmadığından beri meydana giremeyip dışarıda kalanlar kadar bir kalabalığı bulsa moral bulacak ama bulamıyor.

Bu mesele artık bir Ekrem İmamoğlu meselesi olmaktan çıkmıştır. Mesele milletimizin tamamının meselesidir. Dün akşamdan beri, bu sabahtan beri artık her geçen gün yıpratılan, sayfaları yırtılıp atılan, her gün işlevsizleştirilen bir Anayasa tamamen askıdadır. Dün akşam iptal edilen şey Ekrem İmamoğlu’nun diploması değil, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesin hukuk güvencesi, mal güvencesi, can güvencesidir. Artık hiçbirimiz elimizdeki tapuya bakıp ‘Evim var’ diyemeyiz. Diplomamıza bakıp ‘Mesleğim var’, ruhsatımıza bakıp ‘İşim var’ diyemeyiz. Ama biz her birimiz şunu biliyoruz ki biz bu kaybettiklerimizi geri almak için, Ekrem Başkan’ı o kirli ellerden kurtarmak için, İstanbul’un iradesine sahip çıkmak için var gücümüzle birbirimize sarılmalı, safları sıklaştırmalı, omuz omuza durmalı, meydanları, sokakları hep birlikte doldurmalıyız. Bugün sabahleyin o kararı aldıklarında bir karar daha aldılar. Ne dediler? ‘Dört gün boyunca İstanbul’da gösteri yürüyüşü, toplantı, toplanmak yasaktır.’ O kararı alanlara, aldıranlara söylüyorum. Bu alanı görüyor musun? Bu meydanı görüyor musun? Bu mücadele öyle tek başına, bir başına, bir parti ile verilecek bir mücadele değildir. Biz Ekrem Başkan’ın arkasına yüzler, binler, on binler, milyonlar, tüm Türkiye geçeceğiz. O yürüyecek, biz yürüyeceğiz. Ey Erdoğan meydanı duyuyor musun? Sen meydanlardan korkarsın, kalabalıklardan korkarsın, sokaklardan korkarsın. Ama İstanbul senden korkmuyor.

"23 MART'TA SANDIK GELECEK, EKREM GELECEK"

Bugün Ekrem Başkan gözaltına alınıp, Vatan Emniyet’e götürüldü. Sizler ona sahip çıkmak için sel oldunuz, aktınız. Koştunuz, geldiniz. Ekrem Başkan ile her ne kadar ‘Görüştürmeyiz’ deseler de sizin gücünüzle, sizin enerjinizle, sizin emeğinizle avukatlarımız gittiler ve görüştüler. Ekrem Başkan’ın, İstanbul’un tüm gençlerine, tüm üniversitelere, tüm meydanlara, tüm sokaklara, tüm yiğitlere binlerce selamı var. Sizleri selamlıyor. Hem benim, hem partimin, hem adayımızın çok önemli bir tespitimiz, çok önemli bir çağrımız var. Biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi, bütün demokratik süreçlerini işletip, bütün karar organlarını çalıştırıp, bir kararı bütün üyeleriyle birlikte vermek için, Cumhurbaşkanı adayını tüm üyeleriyle birlikte belirlemek için önemli bir adım attı. Bir çağrı yaptı ve kısa şubat ayı içinde 250 bin yeni üyesiyle birlikte 1 milyon 750 bin üyesiyle bir yola çıktı. Ancak şimdi yeni bir çağrımız var. O çağrı da şudur: Dünya siyaset tarihi tek adamların, diktatörlerin nasıl geldiklerini, nasıl bir ülkeyi ve kıtaları felaketlere sürüklediklerini yazar. Onlara karşı mücadelelerin nasıl başarısız olduğunu anlatır. Ancak dünyada tek adamların, diktatörlerin nasıl gittiği konusunda, örneğin geçmişte Arap Baharı denilen dönemde bir meydana milyonların inmesi dışında bir çağrı, bir seçenek yoktur. Şimdi buradan Ekrem Başkan’ın selamıyla ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak sadece Cumhuriyet Halk Partilileri değil, tüm siyasi görüşten ama bu diktatörlükten, bu tek adam rejiminden bıkan, yoksulluktan bıkan, işsizlikten bıkan, açlıktan bıkan, güvencesizlikten bıkan, gelecek kaygısından bıkan milyonları pazar sabahı kalkmaya, sokaklara dökülmeye, Cumhuriyet Halk Partilileri bir sandıkta Cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, olmayanları diğer sandıkta dayanışmalarını göstermeye, Ekrem Başkan’a, Türkiye’nin gelecek Cumhurbaşkanı’na sahip çıkmaya çağırıyorum. Var mısınız? O zaman pazar günü binler, on binler, milyonlar, on milyonlar hep birlikte sokaklardayız, sandıktayız, meydanlardayız. 86 milyonu itiraz etmeye, ses yükseltmeye, sesini duyurmaya, yanındakini ikna etmeye, uzaktakine sesini duyurmaya, mücadeleye, ayağa kalkmaya davet ediyorum. Kalkın ve bu ülkeyi kurtarın. Davetim Ekrem Başkan’ın sizlere hep söylediği gibi 23 Mart Türkiye’nin baharıdır. 23 Mart’ta sandık gelecek, Ekrem gelecek, dertler bitecek.

23 Mart sandığı erken seçimin müjdesidir. Öncüsüdür. 23 Mart‘ta baharı getirmeye var mısınız? Tayyip Erdoğan’dan korkuyor musunuz? Ekrem Başkan’a inanıyor musunuz? 23 Mart‘ta Ekrem Başkan’a sahip çıkarak, sandıklara koşarak, ona oy vererek, dayanışma göstererek, partili partisiz herkesi Türkiye’nin baharına, demokrasi devrimine davet ediyorum. Var mısınız? Siz varsanız şunu söylüyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak ve bu memleketin bir evladı olarak, bundan sonra Ekrem İmamoğlu millete emanet. Emanete sahip çıkmaya hazır mıyız? Hazır mıyız? Ve Ekrem Başkan burada olsa, bu mikrofon elinde olsa sizi böyle görse, kararlı görse, inançlı görse, size şunu söylerdi. Değerli evladı ve eşiyle birlikte biz de sizlere sesleniyoruz ki ‘Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak.’

Burada iki büyük aile var. İki güçlü aile var. Bu ailelerden bir tanesi dünyanın en çalışkan, en cesur, en namuslu siyasetçisini yetiştirmiş İmamoğlu ailesidir. Diğer aile ise ta Sivas Kongresi’nde ilk kurultayını toplamış, o günden bugüne Türkiye’nin başı sıkıştığında dimdik ayakta durmuş, ne depremler, ne seller, ne fırtınalar atlatmış ama beli kırılmamış, bileği bükülmemiş Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir. Genel başkanlarımı saygıyla selamlıyorum. Genel başkanlarımı saygıyla selamlıyorum. Bu aile, İmamoğlu ailesinin emanetine de sizin emanetinize de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine de sonuna kadar sahip çıkacaktır.

“BURADAYIZ, HEP BİRLİKTEYİZ, EKREM BAŞKAN’I VERMEYECEĞİZ”

Siz var oldukça, siz çağrılınca koşup geldikçe, siz bu cesareti gösterdikçe bizi yenemeyecekler. Ekrem Başkan’ı yenemeyecekler, bileğimizi bükemeyecekler. Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız. Siz kazanacaksınız, Türkiye kazanacak. Size inanıyor, size güveniyoruz. Hep beraber şunu bir kez daha ifade edelim ki; Ekrem Başkan gözaltındayken bize uyku yok, Ekrem Başkan gözaltındayken bize durmak yok, Ekrem Başkan Vatan’daysa Vatan’dayız. Çağlayan’daysa Çağlayan’dayız. Yanı başındayız. Onun emaneti Saraçhane’dir. İstanbul Saraçhane’yi ona, onu Saraçhane’ye emanet etmiştir. Buradayız, hep birlikteyiz, Ekrem Başkan’a sahip çıkmak için buradan ayrılmıyor, burayı terk etmiyor, mücadeleyi ve sizin iradeniz Sahipleniyoruz. Hepinizi dayanışma duygularımızla, kararlılıkla, inançla cesaretle selamlıyorum. Sağ olun var olun. Hepinizi yürekten selamlıyorum. Buradayız, hep birlikteyiz, Ekrem başkanı vermeyeceğiz.”

Kaynak: HABER MERKEZİ