Bu ülkede İnönü ve Cindoruk örneği de var!

CİNDORUK: İŞLEME KOYMUYORUM!

Meclisin abluka altına alındığı, dönemin DGM Başsavcı Nusret Demiral’ın “PKK yasa dışı örgütü dağdan inmiş, yüce meclise girmiştir” dediği, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın “gerekirse meclise girer alırız” dediği sırada dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un tavrı, “yapacak bir şeyimiz yok” diyenler için, o gün de örnek ve cevap niteliğinde bir davranıştı, bugün de… DGM Başsavcısı Nusret Demiral her şeyin çok gergin olduğu bir ortamda 22 HEP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlamış ve bunu meclis başkanlığına göndermiş, TBMM Başkanı olan Cindoruk bu dosyaları kabul etmeyerek o dönem Başbakan olan Demirel’e geri göndermişti… Cindoruk’un fezlekeleri reddetme gerekçesi ise ders gibiydi: “Demokrasinin içeriğine ve Anayasa’ya aykırı olan bu fezlekeyi TBMM’nin ve rejimin kimliğini savunmak amacı ve kararlılığı ile geri gönderiyorum, işleme koymuyorum” demişti… Nitekim Cindoruk daha sonra 2012’de bu durumu şöyle anlatır:  “O zaman da söyledim: Meclis’e fezlekeleri gelirse bu parlamento büyük çoğunlukla o milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırır. Kamuoyu desteği de var ama bu yanlıştır, siyaset muhatabını kaybeder. 1994’te dokunulmazlığının kaldırılmasını istemediğim Leyla Zana ile bugün Başbakan oturup 2 saat görüştü. Henüz mahkum olmamış 8 milletvekilini Parlamento’ya getiremeyen Meclis, bir de bu milletvekillerini Meclis dışına iterse eksik bir Meclis haline gelir. Siyaset üslubunu düzeltmeli, kahramanlık kokan konuşmalar sonuç vermedi, vermiyor. Terörle mücadelede ilk iş sabırdır.”

İNÖNÜ: DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNE İZİN VERMELİ!

Dönemin SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’de yalnızca HEP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı çıkmıyor, RP’li Hasan Mezarcı’nın dokunulmazlığının kaldırılmasına da karşı çıkıyor ve bugün bile bazılarının anlamakta zorlandığı doğru tavrı koyarak şöyle diyordu: “İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın birçok konuşması, başta büyük Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların fikirlerine ve amaçlarına karşı bir anlayış içinde olduğunu gösteriyor. Böyle bir anlayış benim siyasal görüşlerime taban tabana zıttır. İnanıyorum ki, toplumumuzun büyük çoğunluğunun sağlıklı değerlendirmesiyle de çelişmektedir. Ancak bu fikirlerin yanlışlığını göstermek, milletvekili dokunulmazlığını kaldırmakla olmaz. Atatürk ve arkadaşlarının Türkiye’de gerçekleştirdikleri devrimlerin açtığı yolda yürüyen kuşakların yılmayan çabaları, bugün ülkemizde bütün kurum ve kurallarıyla işleyen bir çağdaş demokrasiyi hayata geçirmektedir. Böyle bir demokrasinin temel niteliklerinden biri olan düşünce özgürlüğü, tamamıyla karşısında olduğumuz fikirlerin bile söylenmesine izin vermekle kendini gösterir. Bu nedenle İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın dile getirdiği ters fikirler yüzünden dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı oy verdim.”