‘Bu çelik aldığı suyu unutmayacak’ İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 47 yıl geçti

Yayın tarihi: 18 Mayıs 2020 Pazartesi 11:00 am - Güncelleme: 18 Mayıs 2020 Pazartesi 11:00 am

Türkiye devrimci hareketinin öncü isimlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın Diyarbakır Cezaevi’nde işkenceyle katledilmesinin üzerinden 47 yıl geçti.

18 Mayıs 1973’te Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkenceler sonucu hayatını kaybeden İbrahim Kaypakkaya, 1948 yılında Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya köyünde dünyaya geldi. İlkokulu bitirmesinin ardından önce Hasanoğlan Öğretmen Okulu’na sonra İstanbul’daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, devrimci fikirlerle bu dönemde tanıştı. Mart 1968’de Çapa Fikir Kulübü’nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü’nün başkanı olan Kaypakkaya, ABD’nin 6. Filosu’na karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968’de okuldan atıldı.

Türkiye İşçi Partisi üyesi olan Kaypakkaya, TİP içindeki Milli Demokratik Devrim-Sosyalist Devrim ayrışmasında Milli Demokratik Devrim tezini savundu. 24 Nisan 1972 tarihinde kurulan Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist’in kurucuları arasındaydı.

İHBAR EDİLDİ, YAKALANDI

24 Ocak 1973’de Tunceli’de girilen bir çatışmada yaralanan Kaypakkaya, köydeki bir öğretmenin kendisini ihbar etmesi sonucunda yakalandı. Yaralı olduğunun bilinmesine rağmen saatlerce yürütülmesi nedeniyle ayak parmakları hissizleşti. Bunun sonucunda kaldırıldığı hastanede 20 Şubat 1973’te ayak parmakları kesildi.

DİYARBAKIR CEZAEVİ’NDE İŞKENCEYLE KATLEDİLDİ

İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır’da dört aylık sorgulama ve işkence sürecinden sonra 9 Mayıs 1973’te babasına sorgusunun bittiğini ve görüşmelerinde sakınca olmadığını belirtip, Çapa FKF ile ilgili hakkında açılan bir soruşturma için bazı belgeleri getirmesini istedi. Mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, görgü tanıklarına göre 16 Mayıs 1973’te son bir kez sorguya götürüldü ve 18 Mayıs 1973’te yaşama veda etti. Ölüm sebebi kayıtlara intihar olarak geçti.

‘BU ÇELİK ALDIĞI SUYU UNUTMAYACAK’

Kaypakkaya, katledilişinden yıllar sonra da, “Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak” sözleriyle anıldı.

BABASI CENAZEYİ TESLİM ALMAK İÇİN HAMAL TUTTU

Babası, oğlunun cenazesini teslim almaya gittiği zaman yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

“Oğlumun cenazesini aldım.  Taşıması için bir hamal tuttum, ücreti 5 liraydı. Hamal sordu; ‘Bu nedir amca?’
‘Oğlum’ dedim, ‘Solcu, öğrenci. İşkencede öldürüldü.’ Hamal ağladı, parayı da almadı. ‘Kalsın’ dedi.

ANNESİ, OĞLUNU ANDIĞI İÇİN İFADE VERDİ

Kaypakkaya’nın annesi Şükran Kaypakkaya, 2012 yılında oğlunun mezarına gittiği için ifade vermişti. Şükran Kaypakkaya’ya, “Anmada pankart taşıdınız mı”, “Yasadışı bir slogan attınız mı?” gibi sorular sorulmuş, Şükran Kaypakkaya, savcıya “Biz ne yaptık oğlum? İki gözyaşı dökmeyi, bir karanfil koymayı bize çok gördünüz. Bunun neresi suç? Bu nedenle adliyeye gelmek çok ağrıma gidiyor. Ben bir anneyim. Sizin de anneniz var. İstemem sizin anneniz benim yerimde olsun” demişti.