İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasının ardından (Brexit) Türkiye ile ilişkilerin nasıl şekilleneceği hem Londra’nın hem de Ankara’nın gündeminde.

Konuyla ilgili Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin hazırladığı taslak rapor, Salı akşamı İngiltere Parlamentosu’nda dinleyicilere sunuldu.

BBCTürkçe’den Berza Şimşek’in haberine göre, “Stratejik ortaklar mı? 1945’ten günümüze İngiltere’nin Türkiye ile ilişkileri” isimli taslak raporda, Brexit sonrası İngiltere ile Türkiye’nin başta ticaret olmak üzere stratejik konularda işbirliği yapabilecekleri, ancak “siyasi kırılganlıkları bulunan bir ülke” olması sebebiyle Türkiye’nin İngiltere tarafından “stratejik ortak” olarak görülmemesi gerektiği savunuldu.

Toplantıda hazır bulunan Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’nden Müsteşar Özkan Duman ise, bu tür toplantıların “Türkiye’yi karalama kampanyasına dönüştüğü” eleştirisini getirdi.

İstanbul Politika Merkezi’nde görevli Dr. Simon A. Waldman tarafından hazırlanan taslak raporda şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye kırılgan bir devletin özelliklerinin çoğuna sahip – askeri darbe girişimleri, sıkışmış bir sivil toplum, politize olmuş bürokrasi, devlet ve hükümet kurumlarında karışıklık, toplumda kutuplaşma, yargı süreci ve hukukun üstünlüğüne dair soru işaretleri, ülkenin güneydoğusunda ayaklanma, bölgesel istikrarsızlık, düzenli hale gelen ekonomik krizler ki bunlar sürekli olarak Türk devletini temelinden sarsma tehdidi içeriyor. Bu yüzden böyle bir ülkeyi ‘stratejik ortak’ olarak görmek, endişe verici bir gelişme ve akıllı olmayabilecek bir strateji.”

Taslak raporun sunumunun yapıldığı toplantıda, akademisyenler Yüksek Öğrenim Akademisi’nden Dr. Ayla Göl ve Nottingham Trent Üniversitesi’nden Dr. Natalie Martin de konuşmacı olarak yer aldı.

Taslak raporda, dönemin Başbakanı Gordon Brown’ın, o zamanlar Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ekim 2007’de Londra ziyareti sırasında iki ülke ilişkilerini “stratejik ortaklık” olarak tanımladığı, o tarihten itibaren, İngiltere-Türkiye arasındaki ilişkilerin doğasını tanımlamak için “stratejik ortaklık” ifadesinin yaygın bir şekilde kullanıldığı belirtildi.

Taslak raporda “Stratejik çıkarların olması, bir ülkenin ‘ortak’ seviyesine yükseltilmesi anlamına gelmemeli. Otoriter nitelikler sergileyen bir ülkeyi demokratik bir ülke olarak tanımlayarak, Türkiye’nin demokratik eksiklikleri halının altına süpürülmemeli” ifadeleri yer aldı.

İngiltere’nin Türkiye’nin AB adaylığına destek vermesi nedeniyle, Brexit ile birlikte Türkiye’nin AB içerisindeki bir desteğini kaybedeceği de toplantıda dile getirilen bir diğer konu oldu.

Dr. Martin, “Türkiye hâlâ jeostratejik olarak önemli. Eğer İngiltere AB’den ayrılırsa, ki hâlâ ayrılmayacağına dair umut taşıyorum, Türkiye AB içerisinde önemli bir desteğini kaybedecek” dedi.

“Türkiye neden jeostratejik olarak önemliydi? Çünkü modernleşen ve Batılı liberal modeli örnek alan ilk Müslüman ülkeydi” diyen Dr. Göl ise, “Türkiye muhtemelen halen (İngiltere için) Müslüman dünyaya açılmak için en iyi yol” ifadesini kullandı.

Taslak rapora Türkiye’den eleştiri

Toplantıya, Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’nden Müsteşar Özkan Duman da katıldı.

“Türkiye ve İngiltere arasındaki ortaklığa ilişkin potansiyelin taslak raporda yer almamasından üzüntü duyduğunu” belirten Müsteşar Duman, özellikle dış ilişkiler konularında taslak raporun yüzeysel kaldığı eleştirisini dile getirdi.

Duman, “İlişkileri stratejik ortaklık seviyesinden alışverişe dayalı bir ilişki seviyesine indirgemek iki ülkeye de haksızlık olur, çünkü iki ülke de yakında AB üyesi olmayan NATO müttefikleri olacaklar” dedi.