BM’nin Türkiye’deki insan hakları raporu: STK’ların olumsuz bildirimleri ön planda

Yayın tarihi: 29 Ekim 2019 Salı 4:34 pm - Güncelleme: 29 Ekim 2019 Salı 4:34 pm

irleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (OHCHR), Ocak 2020 sonunda Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) raporunun Türkiye ile ilgili kısmını açıklayacağı bildiriliyor.

Raporda, sivil toplum kuruluşlarının (STK), Türkiye’de özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası yaşanan insan hakları ihlali iddialarıyla ilgili raporlarının ağırlık kazanacağı öngörülüyor.

Euronews Türkçe’nin haberine göre, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 193 ülkeyi mercek altına alan OHCHR’nin her beş yılda bir yayınlanan UPR raporunun açıklanması ardından, Türkiye’nin durumu, 47 üyeli İnsan Hakları Konseyi’nde incelenecek, tüm BM üyesi ülkeler toplantılara katılıp müdahale edebilecek. Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) raporu, bütün ülkelerin, insan haklarını güçlendirmek için aldıkları önlemleri ifade etmelerini sağlıyor.

UPR ana raporu için Türkiye’ye ilişkin raporlarını BM’ye sunan dünyanın her yanındaki sivil toplum kuruluşlarının ise insan hakları ihlali iddialarını ön plana aldığı belirtiliyor.

BM’ye bu amaçla 17 Temmuz 2019’da ‘Türkiye’de ifade özgürlüğü ile ilgili UPR ortak sunumu’ başlığıyla rapor sunan International Observatory of Human Rights (IOHR), The Press Emblem Campaign (PEC) ve London Advocacy Group’un (LAG) 14 sayfalık metninde, birçok gazetecinin cezaevinde bulunduğu, birçok kişinin sosyal medyada yaptıkları paylaşımdan dolayı gözaltına alındığı, avukat ve hakimlerin görevlerinden ihraç edildiği, insan hakları aktivistlerinin hedef gösterildiği, 2017 yılında cumhurbaşkanına hakaretten 20 bin 539 soruşturma açıldığı iddialarının yer aldığı bildiriliyor.

Söz konusu sivil toplum kuruluşlarının raporunda ayrıca, yabancı kökenli gazetecileri sınır dışı etmek için basın kartlarının yenilenmediği veya iptal edildiği de iddia edilerek, basın kartı yenilenmeyen Norveçli gazeteci Silje Rønning Kampesæter örnek gösteriliyor. Raporda, 15 Temmuz 2016’dan sonraki altı aylık dönemde, 3 bin 710 kişinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle adli süreçlerle karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor.