Eski BM Özel Raportörü: Siyasal İslam’ın ılımlısı, ılımsızı yoktur

Yayın tarihi: 12 Ekim 2021 Salı 7:12 pm - Güncelleme: 7 Kasım 2022 Pazartesi 12:11 pm

Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Yönelik Şiddet Eski Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürk, Afganistan’da Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin hak ve özgürlükleri tehdit altında olan kadınların durumunu değerlendirdi.

Afganistan’dan ABD’nin çekilmesinin ardından Taliban güçleri bütün noktalara hakim oldu. Taliban’ın hakimiyeti, diğer ülkelerin çekilmesinin ardından giderek genişledi. Bu hakimiyet çoğu bölgede kısıtlamaları da beraberinde getirdi. Taliban’ın hakim olduğu alanlarda önce büyük göç dalgaları başladı, ardından da bazı noktalarda insanlar katledildi. Kadınlar eğitim alanından koparıldı, çalışan kadınlar ise evlerine gönderilip, burka giymeye zorlandı. Kabil Havalimanı’nda ise daha trajik görüntüler kaydedildi. Taliban zulmünden kaçan insanlar günlerce ülkeyi terk etmek için havalimanında bekledi. Patlayan bir bombada çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda Afgan ise ABD uçağına asılıp yere çakılarak hayatını kaybetti.

Tartışmaların sürdüğü Afganistan’ı ve Taliban güçlerinin hakimiyetini Eski Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürk TELE1’e anlattı. Ertürk’e göre dünya Afganistan’ı yüz üstü bıraktı.

Ertürk süreci şöyle özetledi:

“Afganistan son derece karmaşık bir ülke. Kadının kapanmasının, inzivasının birçok Müslüman ülkede olduğu gibi çok köklü bir geçmişi var. Özellikle bazı bölgelerde bu durum daha ağır bir şekilde gözlemleniyordu. Daha önce Emanullah Han’ın getirdiği modernleşme süreci, beraberinde tepkileri de getirdi. Muhafazakar aşiretler ayaklandı ve Kral, tahttan oldu. Onu takip eden dönemlerde de kadın haklarında bir kesinti yaşandı. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından moderniteyle birlikte yeniden bazı haklar tanındı. Ben öyle düşünüyorum ki, eğer Afganistan savaşlar, işgaller, içten ve dıştan müdahalelerle bu kadar yıpratılmamış olsaydı birçok üçüncü dünya ülkesinde gözlemlediğimiz kadın hakları gelişebilirdi”

Kadın haklarının hep bir adım ileri, bir adım geri şeklinde ilerlediğini belirten Ertürk, “Geçmişin bize öğrettiklerinden hareket edebiliriz ki Taliban, yeni bir güç değil. Denenmiş bir güç. Her ne kadar şu an Taliban’ın ılımlı fraksiyonlarıyla görüşüyoruz dense de ben çok temkinli davranıyorum. Siyasal İslam’ın ılımlısı, ılımsızı yoktur. Burada kadın haklarının, özellikle de Taliban’ın tanımladığı biçimiyle çok katı olacağını varsaymak çok katı olmaz. Şimdiden bazı ipuçlarını görüyoruz. Taliban geldiği andan itibaren kadınlar okul, işe gitmeye devam edecek dediler ancak bunların ‘İslam’ çerçevesinde gerçekleşeceğini vurguladılar” diye konuştu.

“CİNSEL KİMLİKLER AÇISINDAN DA SON DERECE KATI OLACAĞI MUHAKKAK”

Yakın Ertürk, bölgedeki dezavantajlı grupların yaşayacağı muhtemel zorluklara dikkat çekerek “Empoze edecekleri değerler sistemi bütün farklılıkları yok edecektir. Yani sadece kadınlar ve kız çocukları değil, cinsel kimlikler açısından da son derece katı olacağı muhakkak” diye konuştu. Prof. Dr. Ertürk, “Uluslararası camia, kadın konusunda büyük bir sorumluluğun içinde. Tam bir efsane yarattılar; ‘Kadınları kurtaracağız’ efsanesi. Bu kadınlar yüzüstü bırakıldı. Dolayısıyla bugün bir enkaz devralınmış durumda” dedi.

“BM’NİN BİR YAPTIRIM GÜCÜ YOK”

Birleşmiş Milletler’in Afganistan’da veya herhangi bir bölgede fiili yaptırım gücü olmadığını söyleyen Ertürk şunları söyledi:

“Konseyler toplanır, oradaki durum incelenir ve bir rapor hazırlanır. Rapor hazırlandıktan sonra asıl sorun başlıyor. Şöyle bir paradoks da var, BM’nin Afganistan’da faaliyetlerini sürdürebilmesi paradoksal bir çıkmazı ortaya çıkarıyor. Çünkü bunu Taliban ile yapmak zorunda. BM’nin bir yaptırım gücü yok. Kararlarını empoze edebilecek bir yaptırım gücü yok. Uluslararası Ceza Mahkemesi var ama olayların oraya gitmesi oldukça zor ve uzun bir süreç. Ayrıca tabiri caizse BM’nin evrensel standartlarını gerçekleştirecek bir birim de yok. Biz hala devletler sisteminde yaşıyoruz. Devletlerin iradesiyle sınırlı her şey. Eğer BM orada çalışmalarını yürütecekse, insani yardım götürecekse bunu Taliban ile yürütmek zorunda. BM acaba Taliban’ı meşrulaştıracak mı? Bu çıkmazdan çıkmak kolay gözükmüyor”

“CİDDİ BİR BM KRİZİ YAŞANIYOR; SAĞ HÜKÜMETLER BM’Yİ İÇİŞLERİNE MÜDAHALE OLARAK GÖRÜYORLAR”

Sağ-popülist devletlerin BM’ye çekimser yaklaştığını belirten Yakın Ertürk, “Ciddi bir BM krizi yaşanıyor. Sağ hükümetler BM’yi içişlerine müdahale olarak görüyorlar. Bunlar Birleşmiş Milletler gibi çok önemli bir kurumun misyonunu yerine getirebilmesini tehdit altına sokan uluslararası siyasi konjonktür. Biz Taliban’la böyle bir durumda karşı karşıyayız” dedi.

Prof. Dr. Yakın Ertürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“Taliban’ın Afganistan’da yarattığı tehditler dünyanın birçok yerinde, Brezilya gibi, Türkiye gibi… Hakların geri alınması doğrultusunda bir hareket var. Bütün bu sağ-popülizmin getirdiği tehdit muhakkak çok önemli ama Taliban’ın Afganistan’ı tekrar ele geçirmesi ve orada bir İslam devleti kurmasını, bizi de etkileyen bir sorun yaratması bütün şeriat özlemcilerini cesaretlendirecektir diye düşünüyorum. Olayı ne Taliban’la sınırlı görelim ne de İslam’la. Çünkü bütün dünyada bir sağ popülizm eğilimi var. Haklara karşı, LGBTİ+’lara karşı hareket ediyorlar. İyi haberle bitirelim, bugün ortaya çıkan bu yeni tehditler karşısında feminist hareket genişlemiştir. Feminizm artık ortak bir kadın hareketi olarak görülmeye başlandı. Bugün çok daha güçlü ve farklı vizyonlar geliştirip, yeni  işbirlikleri kurmak zorundayız. Ve bunu her ülke kendi gerçekliğinde yapabildiği gibi, uluslararası düzeyde de bir güç birliğine ihtiyaç ar. Yeni vizyona, şiddetle ihtiyaç var”

Taliban’dan BM’ye mektup: Genel Kurul’a katılmak istiyor