İslam’a göre Peygamberlerden biri olan Yakup, İbrahim’in torunu yani İshak’ın oğludur. Yahudi metinlere göre Yakup’un bir diğer adı Yesrael yani İsrail’dir. Çünkü aynı metinlere göre Yakup rüyasında ‘güreşerek tanrıyı yenmişti’. İbrani dilinde tanrı, ‘el’ ve güreşmek ‘yesra’ demektir. Musa ise Yakup’un torununun torunudur. Farklı tarihler var ama M.Ö 1447 civarında kargaşa çıkardıkları için Mısır’dan kovulan İsrailoğullarının ( farklı sayılar var ama 10 bin civarında oldukları söylenir ) başında Musa vardı ve henüz Yahudi dini ortada yoktu. Yani Mısır’dan kovulanlar Sina Çölünde 40 yıl kaybolduktan sonra Peygamber olan Musa’nın aşiretidir. İsrail oğulları Yahudi olduktan yaklaşık ( ki bir kısmı Musa’ya inanmadı) 400 yıl sonra Kenan diyarı yani Filistin’i işgal etmeye başladılar ve Davud’un oğlu Süleyman M.Ö 960 civarında Kudüs’ü ele geçirmiş ve sözde tapınağını inşa etmişti. Zaman zaman kendi aralarında kavga edip duran Yahudiler Filistin’in kuzeyinde başkenti Samara olan İsrail Krallığı ve güneyinde başkenti Kudüs olan Yahuda Krallığı adı altında iki devlet kurdular. M.Ö 722 yılında Asurlular tarafından yıkılan İsrail Krallığı'ndan yaklaşık 150 yıl sonra bu kez Musa’yı kovan Mısırlılarla işbirliği yapan Yahuda Krallığı Babil Kralı Nebukadnezar tarafından yerle bir edildi, çok sayıda ( Yaklaşık 18-20 bin) Yahudi esir alınarak Babil’e götürüldü ve geri kalanlar da farklı yerlere kovuldu. M.Ö 538 yılında Pers Kralı Büyük Kiros Babil Krallığını yıkıp Irak ve çevresini ele geçirince Yahudileri Filistin’e geri gönderdi ve Babilliler’in yakıp yaktığı söylenen Süleyman Tapınağını yeniden inşa ettirdi. Babil sürgünü sürecinde ve Babil Krallığı’nın yıkılma sürecinde çok sayıda Yahudi Irak, Afganistan, Pakistan, Kafkaslar ve oradan da Rusya’ya dağıldığı anlatılır. Tam bu sırada Yahudi Haham’ların Tevrat metinlerini toparladıkları, düzenledikleri ve kendilerine göre kaleme aldıkları bilinir. Yani Musa’dan yaklaşık 800 ve Süleyman’ın Kudüs’i almasından 400 yıl sonra Tevrat ortaya çıkar. Özetle Pers Kralı Babil’i yıkıp Yahudileri Filistin’e geri göndermemiş olsaydı belki de biz bugün İsrail diye bir devleti hatta İsrail’i ve Yahudileri Babil sürgününden kurtararak Filistin’e geri gönderen Pers Krallığının mirasçısı İran ile kavgalarını konuşmuyor olacaktık. Filistin’de hikaye bitmez. Babil’den dönen Yahudiler yeniden örgütlenerek bu kez Roma İmparatorluğuna karşı ayaklanmaya başlamıştı. M.Ö 63 ve M.S 135 yılları arasında gelişen olaylar sonrasında İmparator Titus Kudüs ve Tapınağı yerle bir ettikten sonra Yahudileri Filistin’den kovdu. M.S.324’de başlayan Bizans dönemi ise Müslüman Arapların Filistin’i ele geçirmesiyle M.S 638 yılında son buldu. 1516’da Osmanlı bölgeye geldiğinde Filistin’de iki bin civarında Yahudi vardı. Çünkü farklı dönemlerde ayaklanmalarından dolayı Yahudiler dünyanın dört bir tarafına dağıtılmış ve 19.yüz yılda Avrupa’da ortaya çıkan Siyonist ideoloji ile yeniden toparlanmıştı. Osmanlı’nın son döneminden itibaren dünyanın dört bir yanından ve özellikle Rusya ve Avrupa’dan Filistin’e taşınan Yahudiler önce İngiltere sonra da ABD’nin desteğiyle 1948’de İsrail devletini kurdu. Özetle; 1- Yahudilik etnik bir kavram değildir ve Hıristiyanlık ile Müslümanlık gibi bir dindir. Dünyanın her tarafında farklı etnik gruplara bağlı insanlardan Yahudi dinine inanan insanlar vardır. 2- Yahudilik din olarak Musa’ya Filistin’de değil Sina’da indirilmiştir. Ve Musa sonrasında Yahudiler işgal ettiklerinde Filistin’de yani Kenan ülkesinde ağırlıklı olarak Araplar vardı. 3- Yahudiler gibi Müslümanlar da Filistin ve Kudüs ‘bizim için kutsaldır’ diyor ama Hıristiyanlar ‘ Filistin bizimdir çünkü İsa burada doğdu, büyüdü, Peygamber oldu ve Yahudiler tarafından çarmıha gerildi’ diyor. 4- Bu durumda üç din için Filistin kutsal olduğuna göre dünyada 2.5 milyar Hıristiyan, 1.7 milyar Müslüman ve 15 milyon Yahudi gidip orada yerleşmeli ve bu kavga bitmeli. 27.000 kilometrekarelik FİLİSTİN herkese yeter.
