Futbolda 'saadet zinciri' dolandırıcılığı gündemdeki yerini koruyor. Peki 'Ponzi' adı verilen bu sistemi kim kurdu? Gelin İtalyan dolandırıcı Charles Ponzi'nin hikayesine beraber bakalım...
Türkiye ünlü isimlerin dolandırıldığı ve kamuoyunda 'Fatih Terim Fonu' olarak bilinen futbolda 'saadet zinciri' dolandırıcılığıyla sarsıldı. Bankacı Seçil Erzan içinde Arda Turan, Emre Belözoğlu, Volkan Bahçekapılı gibi ünlüleri kendi kurduğu ponzi sistemine dahil etti ve sonunda yakalandı.
Peki bu ponzi sistemi nedir, insanlar bu yolla birbirlerini dolandırmayı nereden öğrendi?
Sistemin adını aldığı Charles Ponzi'den...
CEBİNDE SADECE İKİ DOLARI VARDI
Charles Ponzi, 1882 yılında İtalya'da doğdu. 1903 yılında ABD'ye göç etti. ABD'ye göç ettiğinde cebinde sadece 2 doları vardı. Bir gecede ponzi şemasını icat etti ve multimilyoner oldu. Yıl 1920 olduğunda Charles Ponzi, Bostonlıları sadece sekiz ayda 15 milyon dolardan fazla dolandırdı.
Chales Ponzi yaptığı çok matah bir şeymiş gibi kendisiyle ilgili şöyle konuştu: "Herkes dolandırıcı olabilir ancak isminizin ‘dolandırıcılık’ kelimesi ile eşanlamlı olmasını sağlamak için özel bir adam olmanız gerekir"
PONZİ SUÇA NASIL KARIŞTI?
Ponzi 1907’de sahte çek kesmekten dolayı sonrasında da beş İtalyan göçmeni ABD sınırından ülkeye kaçırdığı için toplam beş yılını hapishanede geçirdi.
Fakat 1917 yılında, hayatının dönüm noktası olacak posta kuponları ile tanışınca, bu kuponlar sayesinde bir biçimde hayatı değişecekti. O dönemlerde, yurtdışındaki mektupların uluslararası bir cevap kuponu içermesi yaygındı. Bu kuponlar, anlaşmalı ülkelerde kolaylıkla nakit paraya çevrilebiliyordu. İşin Ponzi’yi ilgilendiren en önemli kısmı ise, kuponların her ülkede farklı nakit değerlerinin olmasıydı.
Ponzi, ucuz olan ülkelerden kupon satın alıp, daha pahalı olan ülkelere satarak bu işten çok para kazanabileceğini anladı. Ponzi, sistemden yararlanmaya karar verdi. Üstelik planı herhangi bir yasayı ihlal etmiyor gibiydi. Bunun için öncelikle bir şirket açtı. Sonrasında da işi büyütmeye başladı. Yatırımcılarına yüzde 50’lik getiri vaadiyle sistemine dahil etti.
Toplam 870 dolar yatırım yapacak 15 müşteri toplaması çok uzun sürmedi. Altı ay içinde de 20.000 yatırımcıyı kendisine yaklaşık 10 milyon dolar vermeye ikna etti. New Jersey ve Maine’de ofisler açtı. Ponzi, sonunda 40.000’den fazla yatırımcıyı sisteme dahil etmeyi başaracaktı. Ponzi’nin bu süreçte tahmini servetinin 8,5 milyon doların üzerinde olduğu biliniyor.
ORTADA BÖYLE BİR İŞ YOKTU, HİÇ OLMAMIŞTI
Fakat yatırımcıların bilmediği bir şey vardı. Ortada bir iş yoktu.
Ponzi'nin kurduğu istemin devam etmesi içinse sonsuza kadar yeni yatırımcıların sisteme dahil olması ile gerekliydi. Bu mümkün olmadı.
1920’li yıllarda ise Ponzi’nin yaptığı işlerin yasal olup olmadığı ile ilgili haberler çıkmaya başladı. Bu durum, elbette Ponzi ve müşterileri arasındaki güven problemlerini de beraberinde getirdi. Bu sebeple, yatırımcılar yatırdıkları paralarını geri almak isteyince ve ortada böyle bir para olmayınca foyası ortaya çıkacaktı.
Ponzi, yatırımcılarının sadece yüzde 10’unun paralarını ödeyebildi. Geriye kalan 5 milyon doları ödeyemeyince dolandırıcılıktan tutuklandı ve sahtekarlık suçundan hapse girdi. Uzun bir süre hapis yattı. 1949 yılında öldüğünde cebinde sadece 75 dolar vardı. Kendisi sistemini sürdüremese de kurguladığı yöntem gelecekte birçok benzer yapının ortaya çıkmasına aracılık edecekti.
DÖRT BAŞLIKTA PONZİ SİSTEMİ
Ponzi sisteminin işleyişi, sırasıyla 4 başlıkta özetlenebilir:
Yüksek getiri vaadi: Ponzi sistemi, genellikle katılımcılara kısa sürede yüksek ekonomik getiriler vaat ederek dikkat çeker. Bu getiriler, normal yatırım araçlarının çok üzerinde olduğu için insanların ilgisini çeker.
Erken katılanlar: Sisteme erken katılanlar, vaat edilen yüksek getirileri alabilir. Bu durum, gerçekten yüksek kazanç elde ediliyormuş gibi bir görüntü yaratarak sistemi daha da çekici hale getirir ve yeni yatırımcıları çekmek için kullanılır.
Yeni yatırımcılarla finanse edilme: Vaat edilen getiriler, aslında sisteme yeni katılan yatırımcılardan gelen fonlarla finanse edilir. Dolayısıyla, sistem sürdürülebilir değildir çünkü gerçek bir yatırım faaliyeti olmaksızın sadece yeni fonlarla mevcut katılımcılara ödeme yapmaya dayanır.
Çöküş ve Zarar: Sistem, yeni katılımcı bulunamadığı veya mevcut katılımcılar çekildiği zaman çöker. Çünkü vaat edilen getiriler gerçekleştirilemez ve finansman zinciri kopar.
PONZİ SİSTEMİ NASIL İŞLER?
Örneğin ülkedeki faiz oranı yüzde 3 ise ponzi sistemini kuran kişi ya da kişiler, yatırımcılara yüzde 10 faiz önerir. Ardından yüzde 10 faiz getirisi vadettiği kişilerin parasını ödemek için yeni yatırımcılara yüzde 11 faiz önerir. Aynı şekilde yüzde 11 faiz önerdiği kişilerin parasını ödemek için yatırımcılara daha yüksek faiz önerir. Bu döngü sayesinde ve ülkede finansal istikrar sürdüğü sürece hem oyunu oynayan kişi hem de yatırımcılar kısa bir süreliğine kazanmış olur. Ancak ponzi sistemine katılım oranı sonsuza kadar süremeyeceği için bu ponzi sistemini kuran kişinin çoğu parayı alıp kaçmasıyla sonlanır.