Bir gecede ‘fessiz’ kaldık

‘GERÇEK SANAT KRİTİĞİ BU DEĞİL’

Saldırgan grup, sergideki eserlerin milli ve manevi değerlere hakaret içerdiğini söylüyor. Kültür-sanat adı altında sapkınlığın özendirildiğini, manevi doku ve milli kültürle yakından uzaktan alakası olmadığını ve hatta çatıştığını iddia ediyorlar. Sayın kendine sivil toplum kuruluşu havası vermiş saldırganlar, biliniz ki gerçek sanat kritiği bu değil. Feshane kutsal bir mekân olmadığı gibi Eyüpsultan da kutsal bir ilçe değildir. Sergiler çoğunlukla, özel alanlarda (galeriler, kültür merkezleri) yapılır ve arzu edenler gider gezer. Bazı sergilerde yaş sınırlaması da uygulanır. Size bu sergiyi gezmeniz dayatıldı mı? Zorla sergiye mi götürüldünüz? Hayır! O halde size ne? Kriter sizin beğenip, kendinize uygun bulmanız değil ki?

YASAKLAR FESTİVALİ

Sık sık bir arpa boyu yol alamadığını düşünen, -hele de seçimden bu yana vazgeçmiş ve kendisinden vazgeçildiğini hisseden- laik, demokratik, hukuk devleti içerisinde yaşamayı arzulayan muhalif seçmenler umut edecek gücü dahi kendinde bulamıyor. Yaşam biçimine saldırıların önü arkası kesilmiyor. Sergiler basılıyor, festivaller yasaklanıyor. Ne acayip Tele1’de kaleme aldığım ilk yazımın başlığı ‘Yasaklar Festivali’ idi… Keçi heykellerine saldırdılar keçi heykellerine! Şeytanı temsil ediyormuş güya… Pes! Nü resimler varmış da aileye uygun değilmiş. Yahu gitmeyin siz de ailecek! 2017 yılında gericiler, “Vay efendim son halifeye hakaret ediyorlar” deyip Abdülmecid Efendi Köşkü’ndeki sergiyi de basmıştı. Son halife Abdülmecid ressamdı ve pek çok nü resim yapmıştı. Köşkteki şömine yerinin mihrap olduğunu iddia edip yaygara koparmışlardı. Bu tür gruplar hem pek alınganlar her şeyden nem kapıyorlar hem de profesyonel mağdurlar. Bir yandan yaşam biçimimize saldırılıyor diğer yandan sesimizi kısıyorlar. Merdan Yanardağ 14 gündür tutuklu. Diyarbakır’da tutuklanan gazeteciler 13 ay sonra ancak bugün hâkim karşısına çıkarılabildi. Gezi cezaları onansın diye ellerini ovuşturanlar az değil. Hatay milletvekili seçilen Can Atalay hâlâ tutuklu… Umudun da bir hammaddesi var; topluma öyle kolay işlenemiyor.

KOKPİTTE NAMAZ MI MEDİTASYON MU

Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, kokpitte ve kabinde namaz kılmak isteyenler için bir düzenleme yapılacağını açıkladı. Uçakların çoğu zaman otomatik pilotta seyrettiğini biliyoruz tıpkı namaz kılmakla ilgili İslâm’ın getirdiği birtakım kolaylıklar olduğunu bildiğimiz gibi. Seferi olmak, oturduğun yerden veya gözlerinle namaz kılmak gibi… Kaza etmek gibi… Mütedeyyin bir pilot zaten namazla ilgili kolaylıkları biliyordur. Otobanın ortasında trafiği durdurup namaz kılanların dindar oldukları da dini bildikleri de söylenemez. Her bir şey için çıkıp konuşan alimler(!) şov yapanlar için de bir söz söylese keşke… THY’nin özellikle son yıllarda pek çok yabancı uyruklu pilot istihdam ettiğini biliyoruz. Bunlardan Budist veya Hindu olanlar “Meditasyon yapacağım” diye tuttursa? Hayır inanç özgürlüğüne bu pencereden bakıyorsak, onun da hakkı var. İsrail’de pilotlar Şabbat’ta (dinlenme günü olan cumartesi) uçmayacağını söylese… Aklıma müthiş bir fikir geldi: En iyisi biz din işleriyle havacılık işlerini birbirinden ayıralım. ***

MERDAN YANARDAĞ 14 GÜNDÜR TUTUKLU

(Bundan böyle her yazımın altına yazacağım. Umarım uzun süre yazmak zorunda kalmam.)