Bilkent Üniversitesi’nden tepki çeken ‘yüz yüze’ sınav kararı

Yayın tarihi: 5 Kasım 2020 Perşembe 11:14 pm - Güncelleme: 6 Kasım 2020 Cuma 1:02 am

Yeni tip koronavirüs vaka sayıları ülke genelinde artışa geçerken Bilkent Üniversitesi vize sınavlarını yüz yüze yapmaya karar  verdiğini duyurdu. Üniversitenin kararına göre öğrenciler okula çağırılırken sınıflarda gözetmen hocalar yerine kameralar olacak.

Türkiye’de yeni tip koronavirüs vakası açıklandıktan 5 gün sonra, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 16 Mart’ta ülke genelindeki bütün üniversitelerde tatil ilan etti. Söz konusu tatilin ardından bahar döneminde eğitim – öğretim “uzaktan eğitim” aracılığıyla sağlandı. Eylül ayından itibaren ise YÖK’ün ‘uzaktan eğitim’ tavsiyesinin ardından toplanan üniversitenin senatoları yeni dönemde uygulayacakları eğitim öğretim faaliyetleriyle ilgili kararlarını aldı.

Alınan kararlara göre üniversiteler uzaktan eğitim ve sınav uygulamasına geçerken Bilkent Üniversitesi vize sınavları için öğrencilerini okullara çağırdı. Üniversitenin söz konusu kararı öğrenciler tarafından tepki topladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ülke genelinde koronavirüs vakalarında artış görüldüğünü açıklamasına rağmen üniversitenin, vizeleri yüz yüze yapma ısrarının ardından öğrenciler Twitterda ‘Bilkent Online Sınav İstiyor’ etiketiyle kampanya başlattı.

Öte yandan öğrenciler yüz yüze sınavlar için okula çağrılırken sınıflarda gözetmen hocalar yerine, kameraların olacağı öğrenildi.

“KURUMUN ÜLKE ÇAPINDA ATILAN ADIMLARIN GERİSİNDE KALMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR”

7-15 Kasım arasında gerçekleşecek yüz yüze sınavlara itiraz eden öğrenciler okul yönetemine dilekçe verdi. Söz konusu dilekçede şu ifadeler kullanıldı:

“Sonu öngörülemeyen salgın sürecinde eğitimde sürekliliğin sağlanmasına yönelik çabanızın farkında olarak yine gelen talep yoğunluğu çerçevesinde istek dahilinde derslere yüz yüze katılım sağlanmasının önünü açtığınızın bilincindeyim. Fakat bu süreçte aldığımız eğitimin değerlendirme ayağı çerçevesinde düzenlenen sınavların böyle bir talepte bulunmayan öğrenciler için de zorunlu tutulmak suretiyle yüz yüze düzenlenmesini doğru bulmamaktayım. Farklı bölgelerden katılım sağlanan, kişisel tercihe göre yurt veya kendi imkanları dahilindeki hanelerde ikamet eden öğrenci arkadaşlarımızın son günlerde Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı’nın açıklamalarından da anlaşılabileceği üzere yayılımı artan salgın hastalığı taşıyıp taşıyamayacağının sağlıklı bir tayin yolu bulunamadığından zorunlu tutulan katılımlar sebebiyle oluşacak sağlık sorunlarından kişisel fikrimce okul sorumludur. Sağlık Bakanı’nın açıklamalarında İstanbul’da bulunan kişilerin mümkün olduğunca şehir dışına çıkmaması gerektiğini vurguladığını eklemek isterim. Sağlık Bakanlığı yetkililerinin bu hususa dair ilave açıklamalarını ekte sunuyorum. Sınavlara şehir dışından katılım sağlayacak öğrenci arkadaşlarımızın kullanacağı ulaşım metodlarının da temasa oldukça müsait olduğu gerçeğini de inkar edemeyiz. Maske kullanımı sağlıklı bireylerde bile psikolojik olarak rahatsızlığa sebebiyet veriyor. Zorunlu olarak maske kullanacak kronik solunum yolları hastası öğrencilerin bu açıdan da eşit olamayacağı aşikar. Sınav saatlerinin erken veya geç saatlere uzayacağını düşünerek kapı ve pencerelerin açık olmasıya düşen sıcaklığın gerek sağlıksal gerekse sınavın olağan koşulları açısından olumsuzluk yaratacağı da cabası.

Salgın beraberinde tüm ülke genelinde derin üzüntüye sebep olan İzmir Depremi, toplumsal algı genelinde yeterince moral bozucu olmasının beraberinde İzmir’de ikamet eden veya İzmir ile bağlantısı olan birçok öğrenci arkadaşımızı da direkt etkiledi. Sayısız kurum ve kuruluşun yanında Türkiye’nin ilk ve en köklü vakıf üniversitesi olan okulumuzun dersler konulu elektronik posta atmak suretiyle duyarlı tavır takınmakta geciktiğini düşünüyor, ardından gelen deprem konulu elektronik posta için de teşekkürlerimi sunuyorum. Fakat sınav hazırlık süreci sekteye uğradığı muhtemel öğrenciler için de ulaşım, eğitim ve konaklama gereksinimlerini kapsayan bir yardım paketinin sunulmasını da öğrenci arkadaşlarımın ivedi suretle maddi ve manevi toparlanması için zaruri görüyorum. Bu noktada desteğe ihtiyacı olan öğrencilerin tespiti ve sağlık önceliği önem arz etmektedir.

Son olarak belirtmeliyim ki, alıştığımız normallerin fazlasıyla dışına çıkmak zorunda kaldığımız bu dönemde normalleşme ve ayak uydurma çabanıza saygı duysam da Avrupa ve ülkemizde yeniden yükselme eğiliminde olan bulaşıcı hastalığa karşı bireysel önlemlere güvenerek toplu ölçme değerlendirme mekanizmalarını benimsemek yönünü geleceğe çevirmiş bir okula kesinlikle uymayan bir tavır olsa gerek. Şuanki sistemde yüz yüze olan birtakım derslerin yoğunluk ve sürelerinin sınavlar ile bir olmadığından iki temas ve bulaş ihtimalinin bir tutulmaması gerektiğini hatırlatarak take-home olarak tabir ettiğimiz metod başta olmak üzere çevrimiçi ölçme değerlendirme yöntemlerinin hem koşullarımıza daha uygun hem de doğru kullanıldığında kişisel düşüncelerin ortaya koyulmasında etkili olduğu düşüncesindeyim. Bütünüyle uzaktan eğitim ile geçirdiğimiz bir dönemin ardından kazandığımız deneyimler çerçevesinde yine aynı usül ve düşünce çerçevesinde sınavlarda uzaktan eğitime tabii olma dileğimi sizlere arz ederim. Bu yöntemle sağlanacak güvence ve sağlık benim gözümde üniversitemin en büyük ayrıcalığı ve prestij unsuru olacaktır. Her daim öğrencilerini önemseyen ve dinleyen üniversite olarak atacağınız somut adımların takipçisi olacağımı temin eder, husus ve taleplerimin etki altında kalmaksızın sonuna kadar arkasında olduğumu taahhüt ederim.”