Bilim Kurulu Üyesi Tezer: En sık bulaşma burnumuzla gerçekleşiyor

Yayın tarihi: 11 Kasım 2020 Çarşamba 12:37 pm - Güncelleme: 11 Kasım 2020 Çarşamba 12:37 pm

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, en önemli bulaş noktasının burun olduğunu belirterek, “Burnumuzun kapalı olması önem arz ediyor. Fakat maskeleri doğru kullanmazsak hastalıktan korumaz aksine belki de bulaş kaynağı olabilir. Maskeyi taktığımız sürece kesinlikle elimizle maskenin dış yüzeyine dokunmayacağız” dedi.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyonları Bilim Dalı öğretim üyesi ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüsün temel bulaşma yolunun damlacıklar olduğunu hatırlatarak sözlerine şöyle başladı:

“1,5 metreden daha yakın temastaysak bize ağzımızla gözümüzle burnumuzla bulaş olabilir. Ama en önemli bulaş noktası burnumuz olmaktadır. Burnumuzdan en sık bize bulaş olur. O yüzden burnumuzun kapalı olması, burnumuzu tam kapatmış olmamız oldukça önem arz ediyor. Bunun için korunma yolları mevcuttur. Genel anlamda toplum içinde cerrahi maskelerle tıbbi maskelerle kendimizi koruyabiliriz. Fakat tıbbi maskeleri kullanırken de bunun kuralları var. Maskeyi doğru kullanmazsak hastalıktan korumaz aksine belki de bulaş kaynağı olabilir. O yüzden bazı kurallara dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

GÜN İÇİNDE KULLANILAN MASKELER DE TEKRAR TAKILMAMALI

Prof. Dr. Tezer, maskeyi takmadan önce ellerin temiz olması gerektiğine dikkat çekerek, “Maskeyi ön yüzüne, iç yüzüne dokunmadan kenarlarından, her iki ipinden tutarak elimize almalıyız. Öncelikli olarak burnumuzun köküne gelecek demir bölgeyi ortasından büküp, katlanmış yüzü dışarıda olacak şekilde yüzümüze yerleştiriyoruz. Burun kökümüze doğru yukarı çekiyoruz, burnumuzun yanlarının da açık kalmaması gerekiyor. Çenemizin altına gelecek şekilde tam oturtuyoruz. Altlarda, yanlarda ve üstte açıklığın kalmaması gerekiyor. Tabi maskeyi taktığımız süre içerisinde kesinlikle elimizle maskenin dış yüzeyine dokunmayacağız. Bu bölgeler çünkü en fazla infeksiyonun olabileceği, mikroorganizmanın olabileceği yerler. Kazara dokunduysak ise de elimizi hızlıca dezenfekte edeceğiz, yıkayacağız. Bu sabunla olabilir, suyla olabilir. Maskemiz nemlendi ya da kirlendi veya yırtıldı, diyelim o anda hemen çıkaracağız ve onu atıp yeni maskeyi de tarif ettiğim şekilde kullanacağız. Bu maskeleri de ‘Ben bunu gün içinde kullandım; ama bu temiz’ deyip tekrar takmayacağız. Bunlar tek kullanımlıktır” dedi.

“BURNUN KAPALI OLMASI ÇOK ÇOK ÖNEMLİ”

Prof. Dr. Tezer, maskede hiçbir şekilde ortak kullanımın olmaması gerektiğine vurgu yaparak, “‘Biz çok temiz kullanıyoruz’ deyip ortak bir şekilde maskeyi kullanmayacağız. Ve burnumuz da açıkta kalmayacak. Zaman zaman ‘nefes alalım’ diye burnumuzu kalabalık ortamlarda açmayacağız, açıp gezmeyeceğiz. Burnumuzla en sık bulaşma gerçekleşiyor. O yüzden burnumuzun kapalı olması çok önemli. Ayrıca biz de enfekte olmuş olabiliriz, hasta olabiliriz; karşımızdakine de hastalığı bulaştırmamak için yine maskelerin doğru kullanımı oldukça önemli. Çıkartma işlemini de yaparken yine hiçbir şekilde ön tarafa dokunmadan iplerinden maskemizi çıkarıp, çöp kovasına atıp, kapağını kapatacağız. Ondan sonra yine ellerimiz kirlenmiş olacağı için elimizi su ve sabun ile 20 saniye boyunca yıkayacağız. Su ve sabun yok ise alkol bazlı antiseptiklerle elimizi ovalayacağız ve temizleyeceğiz. Bu şekilde de doğru maske kullanımını gerçekleştirmiş olacağız” diye konuştu.

Maskeyi burun kısmını tam kapatmadan ağız hizasında takmanın bir etkisi olmayacağını kaydeden Prof. Dr. Tezer, “Aslında mikroorganizmanın bize bulaş yolları burnumuzla ağzımızla gözümüzle olmakta. Ama en sık burnumuzla olmakla. Virüs en sık burnumuza yerleşip oradan da infeksiyonun başlangıcını meydana getirmekte. Bu yüzden burnumuzun kapalı olması çok çok önemli” dedi.