Yıllarını gazeteciliğe, siyasete adamış bir meslek büyüğüm ile konuşuyordum. Ülkemizin geldiği noktadan söz ederken şu tümceyi kurdu: “ 90 yaşıma geldim ve artık niye yaşadığımı bilmiyorum. Türkiye’nin hali ortada. İktidar kendi içinde kavgalı… Benim için siyaset geçti, ancak birikimlerimi yazacak gazete, konuşacak televizyon da yok. Belki yazacak gazete bulsak okuyan, konuşacak televizyon bulsak izleyen bulamayacağız” Haklı mı bilemiyorum. Ancak, bir iki televizyon kanalı dışında izlenecek, iki üç gazeteyi saymazsak okunacak gazete yok. Bu usta gazeteci, uzun süre milletvekilliği ve bakanlık da yapmış olmasına karşın evi olmadığı için kirada oturuyor. Babadan kalmadıysa, dürüst çalışan eski gazetecilerin kooperatifler dışında evleri, yazlıkları, otomobilleri olmazdı. Şimdi yeni nesil gezeteciler var, yazlıkları, kışlıkları ve otomobilleri ile övünen. Önceki Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel, “ Siyasetçinin parası pul, karısı dul olur” derdi. Buna mesleğe 1980 öncesi başlayan gazetecilerin de büyük bölümünü eklemek gerekiyor. Çünkü onlarında eşleri dul hayatı yaşar, paraları pul olurdu. Turgut Özal’ın ANAP’ı ve sonrasının gazetecilerinin çoğunluğu zengin oldular. Nasıl zenginleştiklerini sormayın. Tıpkı, 1980 sonrası siyasetçilerinin önemli bölümünün köşeyi dönmesini bir türlü kavrayamadığımız, anlayamadığımız gibi. Günümüzde bir siyasetçi çıkıyor, partisinden ayrılıp yeni parti kuracak olan eski yol arkadaşına, “AKP’den ayrılanların esamesi okunmayacak. Hafıza kayıtlarımız içerisinde olanları tek tek açıklayacağız” diyor. Bu sözlerin muhatabınan da yanıt gecikmiyor: “7 Haziran-1 Kasım 2015 terörle mücadele defterlerini açtırmayın bana, insan içine çıkamazsınız” AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski Başbakan Ahmet Davutoğlu isim vermeden birbilerine aba altından sopa gösteriyorlar. Belli ki; 7 haziran 2015 ile 1 kasım 2015 arasında çok önemli işler olmuş. Davutoğlu’nun da bazı konularda açığı var. Davutoğlu’nun ima ettiği dönemde; yalnız Suruç ve Ankara’daki saldırılarda 136 kişi hayattan koparıldılar. Ayrıca, aynı dönemde 167 güvenlik görevlisi şehit oldu, 453 PKK’lı öldürülürken, 106 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Sözün kısası, iki siyasetçi birbirlerinin kucağına bomba bıraktılar. Besleme basın Davutoğlu’nun sözlerine yer vermezken, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iddialarına sayfalarının tamamını açtı. Birbirini suçlayan bu iki siyasetçi bildiklerini açıklamalıdır. Aksi takdirde ikisi de inanılırlığını tamamen yitirecek, halkın gözünden düşecektir. Ve bildiklerini ilk açıklayan, karşısındakinin kucağındaki bombayı patlatacaktır. Usta gazeteci ağabeyime bunları aktarıp, neden yaşaması gerektiğini anlattım.