Haber

KHK ile ihraç edilen ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Koyuncu isyan etti

TRT’nin şef montajcısı Deniz Salmanlı’nın ardından, Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Benan Koyuncu da 357 sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesi işletilerek memurluktan ihraç edildi. Koyuncu, kendisinin ihraç edilmesi yönünde görüş bildiren kurulun soyadını bile bilmediğine dikkat çekerek, “3 yıl önce ayrıldığım eski eşimin soyadını kullanan, yazıyı bile 2 yıl önceki çalıştığım kurumuma yollayan, ‘Beyaz kod dosyanız var’ diye söylenerek yeni kurumumun adresini öğrenmeye çalışan bir kurul tarafından ihraç edildim” dedi.

Mahir Çayan ve arkadaşlarını sosyal medyada andığı için 357 sayılı KHK’nın geçici 35’inci maddesi işletilerek TRT’deki işinden çıkartılan Deniz Salmanlı’nın ardından, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Benan Koyuncu da aynı madde ile hekimlik mesleğinden ihraç edildi. Geçici 35. maddeye göre; terör örgütleri ile irtibatlı veya iltisaklı oldukları değerlendirilen memurlar, çalıştıkları kurumun bağlı bulunduğu bakanın onayı ile kamu görevinden çıkarılıyor. Koyuncu’nun daha önce de “güvenlik soruşturmasının olumlu gelmediği ve terör örgütleri ile irtibatlı veya iltisaklı” olduğu gerekçesiyle ataması yapılmamıştı ve açılan dava sonucunda görevine atanmıştı. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Koyuncu, 2 ay önce kendisine bir tebligat yapıldığını ve bu tebligatta daha önce beraat ettiği dosyasındaki aynı iddiaların olduğunu aktararak, “Hakkınızda terör örgütleriyle irtibatlı olduğunu ortaya çıkmıştır’ denildi. Ben de daha önce mahkemeyi kazanmıştım. Belgeleri yolladım. Daha önce beni bu konuda suçlamıştınız, beraat ettim dedim. Ama ihraç ettiler” dedi. Koyuncu, ihracına ilişkin şunları söyledi: “15 Temmuz sonrası bir kez daha işim ile tehdit ediliyorum. Bir kez daha geri döneceğimi biliyorum. Son iki yıldır izinsiz, dinlenmeden çalışırken bir yandan acil servis hastaları ile uğraşıp bir yandan da pandemi hastaları ile ilgilendim. Tabii tüm bunların üstüne bir kağıt parçası ile işine son verilmesi öfkeni artırıyor. Ama asıl öfke nedenim, bu kez bunlar değil. Bugün hastaneden ayrılırken sağlık çalışanı arkadaşlarımın yüzlerindeki üzüntü beni yıktı. Benim üzerimden onlara mesaj verildi: ‘Susun, bak onun gibi sizi de işten atarız 5 dakikada. Muayenenizi yapın, fazla konuşmayın’ denildi. ‘Size ne performans adaletsizliğinden, 3600 ek göstergeden, Sağlıkta Şiddet Yasası’ndan’ denildi. Bugün veda etmek için elini sıktığım arkadaşım, ayrı bir sorununu anlatarak bana veda etti.

“SOYADIMI BİLMEYEN KURUL”

Daha garibi, soyadımı bile bilmeyen ,3 yıl önce ayrıldığım eski eşimin soyadını kullanan, yazıyı bile 2 yıl önceki çalıştığım kurumuma yollayan, ‘Beyaz kod dosyanız var’ diye söylenerek yeni kurumumun adresini öğrenmeye çalışan bir kurul tarafından ihraç edildim.”

“İNSAN HAKLARI ALANINDAKİ DUYARLI ÇALIŞMALARI İHRAÇ GEREKÇESİ”

Koyuncu’nun avukatı Ender Büyükçulha ise ANKA’ya şunları aktardı: Şimdi, hakkında tesis edilen yeni ihraç kararının somut gerekçelerini -tabii varsa böyle somut gerekçeler- bilmiyoruz. Bu konuda idare tarafından ihraç işlemine yönelik somut bir gerekçe, zaten hem Benan’a hem de diğer ihraç edilen kişilere bildirilmiyor. Bunu, muhtemelen açacağımız idari dava vesilesi ile ancak öğrenebileceğiz. Ancak kanımız odur ki Bakanlığın elinde hiçbir haklı somut gerekçe yok. Daha açık bir ifade ile Benan hakkında önceden güvenlik soruşturması uygulaması kapsamında tesis edilen kamuya atamasının yapılmaması işlemindeki aynı gerekçeler söz konusu. O işlem yargı kararı ile iptal olmuştu ve yargı, Benan aleyhindeki sözde gerekçelerin hukuki ve maddi olgularla bağdaşmadığını tespit ve kabul etmiş idi. İşin özü; Benan’ın insan hakları alanındaki duyarlılığı ve çalışmaları, muhalif kimliği, dün tesis edilen (yargının iptal ettiği) kamuya atanmama, şimdi tesis edilen kamudan ihraç işlemlerinin gerçek nedenidir.” Koyuncu’nın ihraç edilmeden önce yaptığı yazılı savunma ise şöyle: “Şahsımın, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatı, kesinlikle söz konusu değildir. Aksi yöndeki gerçek dışı iddiaları reddediyor ve mağduriyetime yol açan iftira niteliğindeki bu iddialara karşı yasal haklarımı da saklı tutuyorum.

DAHA ÖNCE YAPILMAYAN ATAMA YARGIDAN DÖNMÜŞTÜ

Nitekim söz konusu gerçek dışı iddialar, uzmanlığımı almam sonrası 84’üncü dönem devlet hizmeti yükümlülüğü atamam sürecinde de aleyhimde gündeme getirilmiş, hatta bu nedenle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonuçlarımın olumsuz geldiği gerekçesi ile Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 2 Mayıs 2019 tarih ve E.2313 sayılı işlemi ile hak ettiğim kamu görevine atamam da yapılmamıştı. Bu keyfiyete karşı idari yargı nezdinde açtığım ve Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 2019/979 esas sayılı dosyası nezdinde görülen iptal davasında da söz konusu iddiaların hukuki ve maddi olgularla uyuşmadığı tespit ve takdir edilmiş; öncelikle yürütmenin durdurulmasına, devamında da işlemin iptaline karar verilmiştir. Söz konusu iptal kararı, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi’nin 18 Aralık 2020 tarih ve 2020/2263 E., 2020/3804 K. sayılı kararı ile lehime onanmış ve kesinleşmiştir.

ESKİ EŞİNE YÖNELİK DAVA KOYUNCU’YA YÖNELTİLMİŞTİ

Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 20 Şubat 2020 tarih ve 2019/979 E., 2020/329 K. sayılı gerekçeli iptal kararında, şahsımın kamu görevine atanmasına engel teşkil edebilecek hukuken kabul edilebilir somut ve geçerli bir tespite yer verilmediği, boşanmış olduğum eski eşime yönelik iddiaların ise şahsım yönünden değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki eski eşimin hakkında süren ceza davasından da beraat ettiği, açıkça tespit ve ifade olunmuştur.”