MHP’nin Sinan Ateş davasında mahkemeye sunduğu 154 ismin yer aldığı dilekçede adı bulunan MAK Danışmanlık Şirketi Başkanı Mehmet Ali Kulat, Sinan Ateş’in arkadaşı olduğunu söyleyerek, eşi ve annesinin verdiği mücadeleye vurgu yaparak “Bu utanç bu millete yeter” dedi.

MHP’nin Sinan Ateş davasında mahkemeye dilekçe olarak verdiği 154 kişilik isim listesi gündemdeki yerini koruyor. Listede adı bulunan MAK Danışmanlık Şirketi Başkanı Mehmet Ali Kulat, savcıların çağırması takdirinde gidip ifade vereceğini söylerken isteğinin arkadaşı olan Sinan Ateş gibi başkanlarının da faili meçhul bir cinayete kurban gitmesini istemediğini dile getirdi.

Sinan Ateş’in arkadaşı olduğunu belirten Kulat, Ayşe Ateş ve Saniye Ateş’in verdiği mücadeleye dikkat çekerek “Bu utanç bu millete yeter” ifadelerini kullandı.

Kulat’ın konuya ilişkin açıklaması şöyle:

“Ben Sinan Ateş meselesine bakışımı burada özetlemek isterim. Ben Sinan Ateş ile tanıştığım andan itibaren kendisiyle çok keyifli sohbetler yapmış kendisinin birikimlerinden yararlanmış kendisinin ifadesiyle benim kanaatleri dikkate alan bir akademisyen olarak tanıdım. Şu anda üzerimde ceket yok ama üzerime giydiğim başka programlara üzerime giydiğim Türk bayrağı rozeti bana Sinan Ateş’in hediyesidir. Sinan Ateş’in arkadaşıyım ben. Dolayısıyla bırakın arkadaşım olmasını bırakın kim ya da hangi görüşten olmasını herhangi bir başka insan Ankara’nın göbeğinde Türkiye’de en çok kameranın olduğu sokakların birisinde Türkiye’de işte iki üç binadan birinde bir milletvekilin bir bakanın bir siyasetçinin oturduğu Çukurambar gibi bir yerde bir insan gündüz 3-5 tane çapulcunun birilerinin yönlendirmesiyle öldürülmesinden tabii ki rahatsız olacağım. Tabii ki bununla ilgili böyle bir arkadaşımın hukukunu kendisinin ahirete intihali sonrasında bir arkadaş olarak hukukunu koruyacağım. Tabii ki koruyacağım. Bu konuda elimden ne geliyorsa bir insan olarak sadece bir insan olarak geri kalan bütün sıfatlardan ayrı olarak söylüyorum. Elbette hukukunu koruma adına kendime düşeni yapıyorum. Yani bir insan düşünün ki onun hukukunu eşi korumak zorunda kalıyor. 80 yaşındaki annesi korumak zorunda kalıyor. Bu utanç bu millete yeter.

“BİR CAMİAYI TÖHMET ALTINDA BIRAKMADIM”

Başka geri kalan konuların hepsini bir tarafa bırakın. Evet yani biz birinin arkadaşı olacağız biriyle yolumuz kesişecek hasbel kader sonra o kişi katledilecek bir şekilde onu katledenlerin hesap vermesi adına çıkıp bir yerlerde konuşacağız. O konuşmalarımız da birileri tarafından hoşuna gitmeyecek. Vallahi kimse kusura bakmasın ama ben ne herhangi bir televizyon programında ne de başka herhangi bir mecrada böyle bir fiili yapan birilerinden dolayı koskoca bir camiayı töhmet altına alacak bir davranışta bulunmadım. Ülkücü camia ya da Ülkü Ocakları binlerce isim yetiştirmiş. Bugün Türkiye’de seçmen sayısı itibariyla kaç milyon insanın desteğini almış bir yapıyı 3-5 tane çapulcudan dolayı töhmet altına almak istemem. Böyle bir şey asla yapmam. Bunu bir başka siyasi görüşte olduklarında da yapmadım. Bugün de yapmam. Ama şunu söyledim mi derseniz bunu söyledim. Hala hala söylerim. Kimdir arkasında bilmiyorum ama varsa birileri bu insanlara hangi makamları ihraz ediyorlarsa hangi makamlarda oturuyorlarsa otursunlar devlet bunun gereğini yapsın. Söylediğim budur ve sözümün sonuna kadar arkasındayım. Tekrar söylüyorum Sinan Ateş değil de sıradan bir vatandaş da olsa arkasındayım. Çünkü bu bir vicdanın gereğidir önce onu söyleyeyim. Geri kalan konuların hepsini bir tarafa bırakalım.

“DEVLETİN HUKUK SİSTEMİ ÜZERİNE DÜŞENİ YAPSIN”

Düşünebiliyor musunuz bir kişi şehrin ortasında başkentin göbeğinde işte 300-500 metre ötesinde AKP genel merkezinin olduğu bilmem kaç metre ötesinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin olduğu biraz daha ilerisinde İYİ Parti’nin olduğu Cumhurbaşkanlığı külliyesinin olduğu bir noktada gündüz cuma namazı çıkışında öldürülüyor ve bunun üstünü örtelim deniyor ya da 3-5 tane at hırsızına bu işi bırakalım deniyor. Yok öyle bir dünya. Bu dünya yok derken şunu kastediyorum bizim yapabileceğimiz şeyler şunun da sınırı devletin adliye sistemi devletin hukuk sistemi kendine düşeni yapsın. Talebimiz budur devletin hukuk sistemi kimseden korkmadan kimsenin baskısının altına girmeden konuyu çözsün. Ama o sonuçta ismi geçen isimlerden herhangi birisi bu işle bağlantılı değilse o insanlar da aklansın.. Biz kimsenin durduğu yerde suçlanması falan istemeyiz. Hiçbir konuşmamda herhangi bir kişinin ismini falan telaffuz etmedim önce onu söyleyeyim. Yani burada bir savunma amaçlı da söylemiyorum ama bir şey tekrar söylüyorum. Ben eğer bu anlamda Allah bana nefes vermişse bu nefesin sonuna kadar yapabileceğim buradaki konunun adalet noktasında sonuca ulaşması için elimden geleni yapmaya çalışırım.

“KİMSENİN FAİLİ MEÇHULE GİTMESİNDEN YANA OLMAYAN BİR VİCDANI TAŞIYORUM”

Geçmişte merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadeti sürecinde de aynı şekilde katıldığım programlarda aynı hassasiyeti gösterdim. Tahir Elçi’nin öldürülmesinde de aynı hassasiyeti göstermiş birisiyim. Yani ben bu ülkede insanların katledilmesinin sonuçta faili meçhule gitmesinden yana olmayan bir vicdanı taşıyorum. Kimseyi de bir başkasının yanına koyarak bu değerlendirmeyi yapmıyorum. Bu benim bireysel dünyaya bakışımla ilgili bir konu. Efendim 154 kişilik listenin içerisinde başka yerde çağırır sayın savcıyı gitmediğiniz yerde değildir gideriz. Sayın Savcı eğer böyle bir konu mahkemelik olursa meramı bize sorar Biz de ne yaptığımızı söyleriz. İşte efendim videolar varmış kayıtlar varmış. Vallah videolar da sizin elinizde işte televizyonlarınızda konuşuyoruz kendinizin. Ayrıca konuşmaları var mı bilmiyorum ama onlarında arkasında dururuz ağzımızdan çıkan cümlenin arkasında durmuyorsak bu da bizim zaafımız olur. Biz her ne söylemişsek arkasında dururuz. Burada hiçbir tereddüdüm yok.”

Hakim bağırarak tepki göstermişti! Sinan Ateş davasındaki 15 polise suç duyurusu