Bekçileri uyardığı için saldırıya uğrayarak gözaltına alınan Avukat Cihat Duman yaşadıklarını anlattı

Yayın tarihi: 6 Temmuz 2020 Pazartesi 12:18 pm - Güncelleme: 6 Temmuz 2020 Pazartesi 5:33 pm

Beyoğlu’nda iki yurttaşın şiddet uygulanarak gözaltına alınmasına müdahale eden avukat Cihat Duman, kendisinin  de maruz kaldığı şiddet ve Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla gözaltına alınmasına ilişkin açıklama yaptı. Duman, olayın takipçisi olacağını duyurdu.

Beyoğlu Mis Sokakta’ta 5 Temmuz Cumartesi gece saatlerinde iki yurttaşın bekçiler şiddete maruz kalarak gözaltına alındığını görüp olaya müdahale etmek isteyen Avukat Cihat Duman, kötü muameleye maruz kalarak Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla gözaltına alındığını belirtti.

Bekçileri uyaran avukat, şiddete maruz kaldı ve hakkında cumhurbaşkanına hakaretten işlem yapıldı

KÖTÜ MUAMELE VE İFTİRA

“Ellerim arkadan kelepçelendi. Haklarım hatırlatılmadı. Suçlama tarafıma yöneltilmedi. Avukat olduğumu söylediğim halde kimliğime bakılmadı, baroya haber verilmedi” bilgisini veren Avukat Duman, “8 saat boyunca tarafıma işlenen kötü muamele, yaralama, ifadeyi geç alarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkımı çiğneme, iftira, hakaret, oturacak, yatacak yer, yiyecek ve su vermemek suretiyle manevi işkence ve sonrasında açacağım AYM, AİHM, maddi ve manevi tazminat davaları ve suç duyuruları ile o sahte tutanak altına imza atan tüm bekçileri yargılatacağım” dedi.

Avukat Duman, kendi sitesi üzerinden yaptığı açıklamada olayın takipçisi olacağını söyleyerek şu bilgileri paylaştı:

“05.07.2020 günü saat 02.30-02.45 sularında Beyoğlu İlçesi’nin Mis Sokağı’nda 10-15 adet bekçi kıyafetli şahıs tarafından yüzlerine biber gazı sıkılıp darp edilen iki vatandaşın gözaltına alındığı sırada topluluğa yaklaşıp “Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacaksınız. Bu yaptığınız suçtur, kötü muameledir. Avukat olduğum için Görevli Memura Mukavemet Suçları’nda bu tür davranışların muhakkak memur aleyhine neticelendiğini biliyorum” demem üzerine iki bekçi kılıklı şahıs tarafından saldırıya uğradım. Ellerim arkadan kelepçelendi. Haklarım hatırlatılmadı. Suçlama tarafıma yöneltilmedi. Avukat olduğumu söylediğim halde kimliğime bakılmadı, baroya haber verilmedi.

Gözaltına alınan diğer iki kişi ile birlikte Beyoğlu Polis Merkezi’ne götürülürken neden gözaltına alındığımı sorduğumda bekçiler ağız birliği yapmışçasına Süleyman Soylu’ya ve Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmemin hesabını vereceğimi söyleyip bu kez tuttuklarımı kolumu bükmek, kelepçeye kıstırmak suretiyle boynumdan tutup kambur şekilde yürüterek karakola getirmişlerdir. Karakoldaki polislerin bekçi kılıklı şahısları mekâna kabul etmesiyle bu şahsıların Bekçi olduğu anlaşılmıştır. Burada kelepçeyi uzun süre çıkarmamış, ifade işlemlerine yaklaşık 7,5 saat başlamamışlardır. Bu arada götürdükleri Taksim İlk Yardım Hastanesi’nden vücudumdaki yaraları ve ezikleri belgeleyen darp raporu alınmıştır.

Bununla beraber ayakta bekletme, diğer mağdurlarla konuşturmama ve kaldığımız mekâna tek tek gelip ben ve yanımdaki diğer mağdurlarla sürekli dalga geçerek psikolojik işkenceye devam etmişlerdir.

Şahısların sürekli olarak vurguladığı şey avukatların hukuk bilmedikleri, “avukatların kanunu” olan olan TCK ve CMK’nın kendi kanunları” olan PVSK’dan daha az önemli olduğu bize haddimizi bildirecekleri vb. saçmalıklardır.

Bekçi kılıklı şahısların saç kesimleri, jestleri, mimikleri, konuşurken seçtikleri kelimeler ve olayları mukayese ve muhakeme yeteneklerinin sokak çeteleri üyelerininkine benzer olduğu tarafımca gözlemlenmiştir.

Aynı zamanda bu şahısların polis merkezinde polisleri de bunalttıkları, yordukları uğraştırdıkları görülmüştür. Altına imzamızı atmadığımız olay yeri tutanağında 7-8 adet bekçi, ağzımızdan çıkmış gibi Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’na küfürnameler düzmüşlerdir. Bu küfürlerin ayrıntılarını incelediğimizde söylemin değeri kahvehane ağzı diyebileceğimiz bir düzeydedir ve oldukça başarısız bir kurguya sahiptir. Olay yerindeki 20’den fazla vatandaş dinlendiğinde ve kamera kayıtları incelendiğinde gerçek anlaşılacaktır.

8 saat boyunca tarafıma işlenen kötü muamele, yaralama, ifadeyi geç alarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkımı çiğneme, iftira, hakaret, oturacak, yatacak yer, yiyecek ve su vermemek suretiyle manevi işkence ve sonrasında açacağım AYM, AİHM, maddi ve manevi tazminat davaları ve suç duyuruları ile o sahte tutanak altına imza atan tüm bekçileri yargılatacağım. Davalar bir ömür sürse de asla peşlerini bırakmayacağım.

Bununla beraber pişkince ve kolayca iftira atabilmelerinden hareketle, bu şahısların diğer gözaltı işlemlerinden dolayı işledikleri suçlarda da başkan ya da bakan ile ilgili aynı kurgusal küfürlerin tespitini sağlamak için imza attıkları tüm dosyalar incelenecektir.

Bizim açacağımız dava dosyalarına istenip küfürlerin basma kalıp olup olmadığına göre değerlendirmesi yapılacaktır. Zannımızca bu şahıslar kanun bilmedikleri için, bir şekilde hedeflerine aldıkları insanların eylemlerinin suç oluşturmaması durumunda başları belaya girmesin diye CB ve bakana hakaret iftirasında anlaşma halindedirler. Aksi halde yüz yüze baktığımız birinin pişkince ve gözlerini kaçırmadan bağırarak ve az önce olmuşçasına hakaret iddiasında bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır. Rutinde iftira daha yavaş, kâğıt üstünde ve mahcupça atılır. Bu olayda ise kâğıt üstünde zaten önceki anlaşmaya binaen atılacak iftiranın bir de yüzüme karşı ve birden yapılması şahısların bunu itiyat haline getirdiğini gösteriyor.

Bu sebeple daha önce bekçi tarafından işlem yapılan kişilerin anılarını ve kendilerine iftira atıldıysa ne tür bir iftiranın atıldığını bana anlatmalarının bu davaların çözümüne yönelik bir ilaç olacağı kanaatindeyim. Sizden rica ediyorum.

Demokratik toplum arzusunda olan her şahsın ve kurumun bu önemli davaları takip edeceğinden kuşkumuz yoktur. Karakol önünde bize destek veren ve el sallayan herkese teşekkür ederim.”

Ruhani’yi zora sokacak adım! Milletvekilleri imza topladı

https://tele1.com.tr/kayseride-kadin-cinayeti-vurup-hastaneye-birakti-185866/