Bekçi kurşunuyla ölen gencin babası isyan etti

Yayın tarihi: 28 Eylül 2021 Salı 11:01 am - Güncelleme: 28 Eylül 2021 Salı 5:20 pm

Konya’da iki mahalle bekçisi, iddiaya göre kendilerine silahla ateş açan Mehmet Toker’e (25) karşılık verdi. Bekçilerden birinin silahından çıkan mermi, Toker’in hayatını kaybetmesine yol açtı. Toker’in babası isyan etti ve “Bekçi diye oraya dikmişsin iki günlük adamı; çıkart alnından vur, arkasından vur. Çocuğun arkasından, alnından bir de diyorlar ki iki mermi, üç mermi. Nasıl iki mermi, üç mermi? Birisini de ben buldum zaten” dedi.

İddiaya göre, Konya’da Merkez Meram ilçesi Kozağaç Mahallesi’nde devriye gezen iki bekçi yol ortasındaki bir otomobilde yüksek sesle müzik dinleyen kişiyi uyarmak istedi. Otomobilin yanına gelen bekçiler A.A. (28) ve H.E. (26), araçtaki Mehmet Toker’in (25), yarı baygın halde olduğunu gördü. Karşısında bekçileri görünce araçtan inip kaçmaya başlayan Toker, bu sırada belinden çıkardığı tabancayla bekçilere ateş etmeye başladı.

“SEKEN MERMİ İSABET ETTİ”

Bunun üzerine iki bekçi, iddiaya göre Toker’i durdurmak için havaya doğru uyarı ateşi açtı. Toker, bekçilerden H.E’nin silahından çıkan kurşunun yerden sekip, koltuk altına isabet etmesi sonucu yere yığıldı.

İhbar üzerine olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri, Toker’in olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi.

TUTUKSUZ YARGILANACAKLAR

Toker’in, “kasten yaralama, hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak ve genel güvenliğin kasten tehlikeye düşürülmesi” olaylarından suç kayıtlarının bulunduğu öğrenildi. Gözaltına alınan iki bekçi, çıkarıldıkları hakimlikçe tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

“SAVCI, HAKİM YOK MU MEMLEKETTE”

Mehmet Toker’in babası Murat Toker, ANKA Haber Ajansı’na olayla ilgili şunları anlattı:

“Ben koyun güdüyordum dağda. Hala oğlum telefon açtı bana. ‘Oğlun Mehmet nerede’ dedi. ‘Mehmet akşam gitti yanımdan’ dedim. ‘Mehmet’i ara, telefonuna ulaşılamıyor’ dedi. ‘Arayayım’ dedim. Daha sonra oğlum Mehmet’i aradım, Mehmet’e ulaşamadım. Büyük oğlumu aradım. ‘Oğlum evi bir ara, Mehmet evde mi’ dedim. ‘Baba evde yokmuş’ dedi. Birkaç yeri daha aradım, ses yok.

Ondan sonra saat kaçtı bilmiyorum, 15-20 dakika sonra jandarma aradı. Jandarma, ‘Oğlunuz Mehmet Toker vefat etmiştir’ dedi. Ölüm sebebini öğrenemedik. Benim, o saate kadar haberim yoktu çocuktan. Çocuk ölmüş; saat iki, iki buçuk arası vefat etmiş zaten. Benim çocuğum saat altı, altı buçuk, yediye kadar niye yatıyor olay yerinde? Savcı, hakim yok mu memlekette?

“KAMERALARI TOPLAMIŞLAR DİYORLAR”

Bana neden haber etmediler? Çocuğun kimliği üzerindeymiş. Çocuğum içkiliymiş, sarhoş. Herkesin yaptığı bir şey, içebilir. Kimse kimseye ‘içme’ diyemez, öyle bir kanun yok. İçkiliyse evine götürüp teslim edeceksin. Bekçi diye oraya dikmişsin iki günlük adamı; çıkart alnından vur, arkasından vur. Çocuğun arkasından, alnından bir de diyorlar ki iki mermi, üç mermi. Nasıl iki mermi, üç mermi? Birisini de ben buldum zaten. Bu taraf gariban adam, örtbas yapacaklar. Ama yok, sonuna kadar devam edeceğim. Onu sonuna kadar devam ettireceğim. Fotoğraf çekmişler orada. Ama kameraları ben görmedim gözümle. Katlardaki kameraları toparlamışlar diyorlar. Yetkililer buraya baş sağlığı dilemeye geldiler. Başka bir şey yok. Geldiler başsağlığı dilediler, ‘Sakin olun’. Sakin olalım tamam. Bizimki yatsın orada, biz sakin olalım. Devlet adamı orada rahat dursun. Devlet adamı olduğundan dolayı destekliyorlar. Bizim çocuk nereye giderse gitsin.”

“KURŞUNLAMAK NE DEMEK”

Mehmet Toker’in amcası Ahmet Toker ise şöyle konuştu:

“Cenazesinde ben vardım, ben yıkadım. Alnında ve koltuk altına yakın bir bölgede iki kurşun yarası vardı. Emniyete söylemedim. Gelen yetkililer, benim yeğenimin bekçilere ateş açtığını iddia ediyor. Adam zaten sarhoş uyuyormuş, uyandırmışlar tartışma çıkmış. Çocuğu niye uyandırdınız? Sen bekçisin, mahallenin güvenliğinden sorumlusun. Güvenliği sağlayacağın yerde olabilir, uyandıramıyorsan senin bir üstün polis var. Polisi çağır. Daha olmadı, çekici çağır, arabayla beraber götürü çocuğu. Ceza yaz. Kurşunlamak ne demek? Biz bunu yetkililere duyurmak istiyoruz.”