Başımız göğe ermeyecek, adalet sağlanacak

Yayın tarihi: 4 Ocak 2021 Pazartesi 2:21 pm - Güncelleme: 4 Ocak 2021 Pazartesi 3:36 pm

Hülya Coşkun

Sergen Yalçın “hakemin, Ankaragücü maçında Larin’in topa daha kafayı vurmadan çaldığı düdüğe faul vermesini” yanlış bulduğunu söylediğinde haklıydı.

Neredeyse her karşılaşma sonu hakemlerin maçları adil, kurallar çerçevesinde yönetmesine dair yaptığı vurgularda da haklıydı.

Ama,

Fenerbahçe maçında kenarda yaptığı davranışlarla kuralları ihlal ettiği zaman.

Hakem tarafından oyundan atılması ve kurallar gereği ceza alması gerektiği zaman.

Bu konuda medyanın kendisini ve hakemi eleştirmesine tepki gösterdiği zaman.

Medya algı yönetimi yapıyor dediği zaman.

“Ben atılınca başınız göğe mi erecek? ” diye de eklediği zaman, haksızdı.

“Bazen biz de kontrolümüzü kaybedip aşırı tepki gösterebiliyoruz…” savunmasıyla kural ihlali sonucunda ceza almayışını normalleştirmeye çalışırken de haksızdı.

Hatırlatmakta fayda görüyorum.

Hakemin kendisi için doğru kararı vermemesinin arkasına saklanmak yerine, Beşiktaş kulübünün etik ilkeleri çerçevesinde adalet isterken adaletli davranış gösterebilmesi Sergen Yalçın’ın iş yaşamında kişisel markasını güçlendirmesine katkı sağlayacaktı.

Bir de ‘kuralar gereği cezalandırılmam gerekirdi’ diyebilseydi işte o zaman yaptığı işte elde ettiği başarının kalitesini arttıracak, dürüstlüğünü ön plana çıkarmış olacaktı.

Yine de kendini dinlettiriyor.

Kurduğu cümlelerde kelime vurgularıyla Sergen Yalçın’ın iletişimi diğer meslektaşlarına göre daha
iyi.

Bu iyi olma durumunu, takımının aldığı galibiyetlerin destekliyor olduğu unutulmamalı

Saha içerisinde oynanan oyunu ve takımının oyun süreçlerini seyredenlere doğru aktarabiliyor.

Hakemi “acemi” bulduğu, “aceleci davranışını anlayamadım” dediği benzeri maç sonu açıklamalarında ise dinleyenlere – dedin ya acemi – gibi yanıtlar verdirebiliyor.

Kendini zaman zaman çelişkili bir şekilde ifade etse de, konuşmadan önce hazırlık yaparsa bu sorun çözebilecekmiş gibi görünüyor.

Ses tonunun üzerinde çalışması mesleki kariyerine katkı sağlayacağı kesin.

İzletme konusundaki sorununu ise kameraların karşısına daha bakımlı çıkarak çözebilir.

Beşiktaş kulübünü tebrik ediyorum.

TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) başında olduğu kurumun doğasına aykırı kararlar almaya devam ediyor.

Hatırlarsanız geçen sene ‘Süper Lig’ yarışarak sonlanmış, ligden düşen ve lige yükselen takımlar lig sonunda belli olmuştu.

Buna rağmen federasyon tamamlanmış sezonda oyunun kuralını değiştirmiş, adaleti bozmuş, düşmeyi kaldırmıştı. Bu kararla bir sonraki sezon yaşayacakları sorunları da sporun doğasını bilmedikleri için ön görememişlerdi.

Haliyle bu sezon (2020-2021) yarışma takvimi, düşürülmeyen takım maçlarının fikstüre eklenmesi nedeniyle sıkıştı.

Takvimde erteleme maçı oynayacak yer kalmadı

Bu nedenle federasyon ikinci kez sporun doğasına aykırı skandal bir karar daha aldı.

“Ligin ikinci devresinde virüs nedeniyle sahaya çıkacak 14 futbolcu bulamayan takımlar hükmen mağlup sayılacak.” Amaçları “16 Mayıs’ta ligleri “bir şekilde bitirmek” miş.

Halbuki amaçları, sağlıklı ortam yaratılarak maçların oynanmasını sağlayarak sezonu bitirmek.

Görev ve sorumlulukları oynatmadan sonuç elde etmek değil, oynatarak yarıştırarak sonuca gitmek.

O mevkide spor endüstrisini yönetmenin vizyonu bu.

Bu karara tek kulüp itiraz etti.

Beşiktaş.

Ne dedi?

“… Karar sporun ruhundaki yarışma ve yarışarak kazanma ya da kaybetme ilkesine aykırı” Beşiktaş kulübünde her kim bu doğru bilgiyi hatırlattı ve yazdırdıysa spora-futbola dair her karar ona sorulsun.

Bundan sonra hep o konuşsun.

Kararları o alsın.

Federasyon sussun.

TWİTTER : @Hulya__Coskun

INSTAGRAM : hulyacoskun