Bartın Külliyesi’ne yargı freni

Yayın tarihi: 9 Şubat 2021 Salı 4:44 pm - Güncelleme: 9 Şubat 2021 Salı 4:44 pm

Bartın Merkez Camii ve Külliye yapımı Zonguldak İdare Mahkemesi tarafından durduruldu.

Zonguldak İdare Mahkemesi 2020 /1052 nolu kararıyla Karabük Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 27/11/2019 tarih 5552 sayılı tescil başvurusunun reddine ilişkin kararını iptal etti. Bartın Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) taşınmazın tescil edilmesi için Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kuruluna başvurmuştu.

Eğitim-Sen in yetkilendirmesiyle MİMARLAR ODASI ANKARA ŞUBESİ’NİN Kültür ve Turizm Bakanlığı’na açmış olduğu 2019/1133 Esas nolu dava dosyasında yaptırmış olduğu bilirkişi heyeti incelemesi sonucu hazırlanan raporu esas alarak Danıştay 6. Dairesi nin11/06/2020 tarih 2020/5186 sayılı kararını da değerlendirip tescil başvurusun reddine ilişkin kurul kararının iptaline 15/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verdi.

Bartın Belediyesi ve ilgili kurumların yapacakları uygulamalar merak ediliyor.

İPTAL KARARI

T.C. ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ ESAS NO: 2019/1133 KARAR NO: 2020/1052

DAVACI: TMMOB MİMARLAR ODASI ANKARA ŞUBESİ VEKİLİ: AV. GÖKÇE BOLAT – (E-Tebligat adresi) DAVALI: KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI

– (E-Tebligat adresi) VEKİLİ: HUKUK MÜŞAVİRİ FATOŞ ŞALVARLI – (E-Tebligat adresi) DAVANIN ÖZETİ: Davacı oda tarafından; Bartın İli, Merkez İlçesi, Kemerköprü Mahallesi, 846 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan ve Bartın Meslek Lisesi olarak kullanılmakta olan yapının tescil edilerek koruma altına alınmasına yönelik yapılan başvuru üzerine, söz konusu yapının tescil talebinin uygun olmadığına dair alınan Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 27.11.2019 tarih ve 5652 sayılı kararının; yapının 1886 yılında dönemin Kastamonu Valisi olan Abdurrahman Nurettin Paşa tarafından “Frengi Hastanesi” olarak yaptırıldığı ve uzun süre bu amaçla kullanıldıktan sonra 1920’li yıllarda Bartın Memleket Hastanesine dönüştürülerek yine uzun yıllar hastane olarak Bartın halkına hizmet ettiği, halen Bartın Meslek Lisesi olarak kullanılmakta olduğu, tescili talep edilen yapının önem ve özellikleri itibari ile yasal düzenlemelerde yer alan koşulları sağladığı iddialarıyla iptali istenilmektedir. SAVUNMANIN ÖZETİ: 1960 yılından günümüze kadar lise binası olarak kullanılan yapının kullanım amacına göre uyarlanarak değişimlere uğramış olduğu, dış cephe özellikleri ve iç mekânları ile Korunması Gerekli Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik’in 4. maddesinin (c) bendine göre sanat, mimari, tarihi, belgesel, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik özelliklerinden uzaklaştığı, Bartın Belediye Başkanlığı’nın 26/11/2019 tarih ve 6468 sayılı yazsısı ekinde bulunan ve Bartın Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlatılan deprem ön inceleme raporunun karar kısmında, binanın onarılabilirlik değerinin olmadığı, yapılacak güçlendirme işlemlerinin çok maliyetli olacağı değerlendirmelerine yer verildiği, işlemin usul ve yasaya uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A Karar veren Zonguldak İdare Mahkemesi’nce dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü: Dava; davacı oda tarafından; Bartın İli, Merkez İlçesi, Kemerköprü Mahallesi, 846 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan ve Bartın Meslek Lisesi olarak kullanılmakta olan yapının tescil edilerek koruma altına alınmasına yönelik yapılan başvuru üzerine, söz konusu yapının tescil talebinin uygun olmadığına dair alınan Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 27.11.2019 tarih ve 5652 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır. 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun Tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 3/a-(1) maddesinde; “Kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır.” hükmü, Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları başlıklı 6.maddesinde; “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır: a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19 uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış. taşınmazlar, b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar, c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları, (…)” hükmü, Tespit ve tescil başlıklı 7.maddesinde ise; “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır. Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özellikleri dikkate alınır. Devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir. Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunur.” hükmü yer almaktadır. 13.03.2012 tarih ve 28232 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 3.maddesinde; Kentsel sit: Mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulunan ve bir arada bulunmaları ve bir bütün olarak o yerleşmenin ait oldukları dönemin yaşam biçimini gelecek nesillere aktarmaları sebebiyle teker teker taşıdıkları kıymetten daha fazla kıymeti olan, kültürel ve tabii çevre elemanlarının (yapılar, bahçeler, bitki örtüleri, yerleşim dokuları, duvarlar, sokak ve meydanlar, v.b.) birlikte bulundukları alanlar olarak, Taşınmaz kültür varlıkları ise: Tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan, o eseri meydana getiren toplumun toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasal, bilimsel ya da estetik niteliklerinin belgesi olan yer üstünde, yer altında veya su altındaki korunması gerekli taşınmaz varlıklar olarak tanımlanmış, Tespitlerde değerlendirme kıstasları başlıklı 4.maddesinde ise; “(…) taşınmaz kültür varlıklarından korunması gerekli olanlar ile sitlerin tespitinde; a) On dokuzuncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlardan olması, b) Ondokuzuncu yüzyıl sonrasında yapılmış olmasına rağmen önem ve özellikleri bakımından korunmalarına gerek görülmesi veya bu yapıların ait oldukları dönemin kendine özgü niteliklerini anlatan belge niteliğinde olması ya da var olan bir geleneğin hala sürdüğünün göstergesi olan ve bir bütünün parçası olarak çevreye katkıda bulunan taşınmazlardan olması, c) Tek yapılar için; taşınmazın sanat, mimari, tarihi, estetik, mahalli, dekoratif, simgesel, belgesel, işlevsel, maddi, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik, homojenlik, onarılabilirlik değerlerinin yanı sıra, yapısal durum, malzeme, yapım tekniği, biçim bakımından özellik göstermesi, kent ve çevre kimliğine, dokusuna katkıda bulunması, yöresel yaşam biçimini yansıtması ç) Kentsel sitler için; korunması gerekli kültür varlığı özelliği gösteren tek yapıların yoğunluk, mimari, tarihi bütünlük göstermesi ya da geleneksel kentsel dokuyu bir bütün halinde yansıtması, (…) hususları göz önünde bulundurulur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 tarih ve 660 sayılı kararına göre yapılar, kendi başlarına bir tarihi ve estetik değer taşımaları ya da kentlerin tarihi kimliğini oluşturan kentsel sitler, sokaklar ve silüetlerin öğeleri olarak iki gruba ayrılmıştır. I. Grup Yapılar: Toplumun maddi tarihini oluşturan kültür verileri içinde tarihsel, simgesel, anı ve estetik nitelikleriyle korunması zorunlu yapılardır. II. Grup Yapılar: Kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan kültür varlığı niteliğindeki yöresel yaşam biçimini yansıtan yapılardır. Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının tescil edilmeleri ve buna ilişkin koruma alanlarının belirlenmesinde temel amaç bu varlıkların gelecekte oluşabilecek değişikliklerin etkisinde kalarak kaybolmasına engel olmak, mevcut görünümü ile gelecek kuşaklara aktarılmalarını sağlamak olup, bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda uzmanlık dalları geliştirilip kriterler saptanarak yasal düzenleme ve kurumsal örgütlenmelere gidilirken Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından bu varlıkların korunma ve geliştirilmelerine yönelik uygulamalarda izlenecek esasları kapsayan ilke kararlarının alınması ise mevzuat gereğidir. Diğer taraftan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kanunu’nun 51. maddesinin 2. fıkrasında, “Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır; (a) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili işlerde uygulanacak ilkeleri belirlemek…” hükmüne; aynı Kanun’un 57. maddesinde ise, “Koruma Bölge Kurulları Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararları çerçevesinde olmak kaydıyla aşağıdaki işleri yapmakta görevli ve yetkilidir: (a) Bakanlıkça tespit edilen veya ettirilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının tescilini yapmak… (g) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarına ( bu ibare 14.07.2004 tarih ve 5226 sayılı Kanun’dan eklenmiştir) ilişkin uygulamaya yönelik kararlar almak…” hükmüne yer verilmiştir. Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik’in “Yok olan tescilli taşınmaz kültür varlığı yapılar” başlıklı 12. maddesinde, “Tescilli taşınmaz kültür varlıklarının herhangi bir şekilde yok olmaları halinde, bulunabilen yapının kalıntıları, daha önce hazırlanmış rölöve, restitüsyon, restorasyon projesi, her türlü arşiv belgesi, diğer yazılı, görsel ve sözlü bilgiler gibi kaynaklardan yararlanarak kendi parsellerinde, daha önce bulunduğu oturum alanında, belgelerin elverdiği oranda kitle, yükseklik ve özgün mimari özelliklerinde yeniden yapılır. Yeni yapım sürecinde, yukarıda sıralanan belgelere dayalı bir restitüsyon ve restorasyon etüdü ile koruma bölge kurulundan izin alınması gerekmektedir. ” kuralına yer verilmiş; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun Taşınmaz Kültür Varlıklarının Gruplandırılması, Bakım ve Onarımları’na ilişkin 660 sayılı ilke kararında, korunacak yapılara müdahale biçimleri, bakım, onarım ve yeniden yapma (rekonstrüksiyon) olarak sayılımış, Yeniden Yapma (Rekonstrüksiyon) ise; korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen ve tescil edilmesine ilişkin gerekli özellikleri taşımasına rağmen elde olmayan sebeplerle tescili yapılmamış ve / veya herhangi bir nedenle yitirilmiş olan yapının, gerek kültür varlığı niteliği, gerekse kültürel çevreye olan tarihsel katkıları açısından, eldeki mevcut belgelerden (yapı kalıntısı, rölöve, fotoğraf, her türlü özgün yazılı – sözlü, görsel arşiv belgesi vb.) yararlanmak suretiyle kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde, aynı kitle ve gabaride, özgün plan şeması, malzeme ve yapım tekniği kullanılarak, kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyon uygulamasının koşulsuz sağlanması şeklinde tanımlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden; Bartın İli, Merkez İlçesi, Kemerköprü Mahallesi, 846 ada, 3 sayılı Hazineye ait parselde bulunan Bartın Endüstri Meslek Lisesi olarak bilinen okul binasına yönelik dava dışı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) tarafından Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na yapılan 05.11.2019 tarihli başvuru ile, söz konusu okul binasının 1886 yılında dönemin Kastamonu Valisi olan Abdurrahman Nurettin Paşa tarafından “Frengi Hastanesi” olarak yaptırıldığı, daha sonra ise Bartın Memleket Hastanesi kullanıldığı, bu nedenle anılan binanın tarihi değeri olan ender yapılar sınıfına girdiğinden koruma altına alınması gerektiği belirtilerek 2863 sayılı Kanun gereğince tescil edilmesinin istenildiği, başvuru üzerine anılan Kurulca tescil işlemlerinin başlatıldığı, bu kapsamda “Sanat Tarihi” ve “Arkeoloji” alanından oluşan uzman heyetçe taşınmazın yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 27.11.2019 tarih ve E.524646 sayılı raporda; “Zemin + 1 katlı olan binanın marsilya kiremit kaplı beşik çatısı bulunmakta olup yapı dikdörtgen bir oturuma sahiptir. Ana binayı dikine kesen 3 tane atölye olarak kullanılan ana binanın benzeri yapılar yer almaktadır. Zemin kat duvarları harman tuğla iken bir kat duvarlarında günümüz kare tuğla malzemesi kullanılmıştır. Her iki katta uzun dikdörtgen koridorun sağında solunda derslikler yer almaktadır. Dış cephede ve iç mekanlarda özellik gösteren mimari unsura rastlanılmadığı gibi söz konusu yapıların bozulmuş, yıpranmış, metruk bir durumda olduğu tespit edilmiştir. Bartın Belediye Başkanlığı’nın 26.11.2019 tarih ve6468 sayılı yazı ekinde Bartın Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlatılan deprem ön inceleme raporunun karar kısmında binanın taşıyıcı duvarlarında arttırılmaya gidilmesi, güçlendirme yapılması gerektiğinden bahsedilmekte olup, binanın hemen kullanım durumuna getirilmesi için yapılması gerekli işlemlerin maliyetinin çok fazla olacağı, binanın mimari fonksiyonunu etkileyeceği ve yapılacak güçlendirme çalışmalarının çok etkili olmayacağı düşünüldüğünden binanın yıkılması gerektiği ifade edilmiştir. Sonuç olarak; 846 ada 3 parselde yer alan taşınmazın, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik’in “Tespitlerde değerlendirme kıstasları” başlıklı 4.maddesinin “c” bendinin; ‘ taşınmazın sanat, mimari, tarihi, estetik, mahalli, dekoratif, simgesel, belgesel, işlevsel, maddi, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik, homojenlik, onarılabilirlik değerlerinin yanı sıra, yapısal durum, malzeme, yapım tekniği, biçim bakımından özellik göstermesi, kent ve çevre kimliğine, dokusuna katkıda bulunması, yöresel yaşam biçimini yansıtması’ hükmüne göre tescilinin uygun olmadığı…” tespitinde bulunulduğu, bahse konu teknik raporun Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na havale edilmesinin ardından yapılan değerlendirme neticesinde, anılan Kurul’un 27.11.2019 tarih ve 5652 sayılı kararıyla söz konusu taşınmaza yönelik yapılan tescil başvurusunun reddine karar verildiği, bunun üzerine de anılan kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi teknik inceleme gerektirdiğinden, Mahkememizin 05.06.2020 tarihli ara kararı ile, dava konusu yapının 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” özelliği gösterip göstermediği hususunun tesbiti, davacının iddiaları ve davalı idarenin savunmaları da dikkate alınmak suretiyle, teknik incelemenin yapılması amacıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bu karar uyarınca yapılan inceleme sonucunda bilirkişi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Muzaffer YILMAZ ve Öğr. Gör. Ahmet YAVUZYILMAZ ile Sanat ve Mimarlık Tarihçisi Erdal Zeki TOMAR tarafından düzenlenen ve Mahkememiz kayıtlarına 06.11.2020 tarihinde giren raporda özetle; ” Korunması Gerekli Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkındaki Yönetmelik’in 4. maddesinin (c) bendine göre sanat, mimari, tarihi, belgesel, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik özelliklerinden uzaklaştığı gerekçelendirilerek, Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 27/11/2019 tarih ve 5852 sayılı kararı ile yıkılmış olan dava konusu taşınmazın mevcut hali, sadece yapının yıkım öncesi görünümü-mevcut hali ve özellikleri açısından, uygundur (Fotoğraf 1,2). Ayrıca, Bartın Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlatılan deprem ön inceleme raporunda da dava konusu olan (yıkılmış) taşınmazın deprem açısından risk taşıdığı ve onarımının maliyetli olacağı belirtilmiştir. – Fakat yapılan araştırma-incelemelerden hareketle, dava konusu olan (yıkılmış) taşınmazın, ilk olarak 1896 senesinde dönemin valisi tarafından Frengi Hastanesi olarak inşa ettirildiği, yapının daha sonra 1930’larda Memleket Hastanesi olarak hizmetini sürdürdüğü, 1950’li yıllara kadar hastane olarak kullanıldığı, 1967 sonrası süreçte ise bir eğitim kurumuna dönüştüğü ve 1970’lerden sonra lise olarak uzun yıllar hizmet verdiği anlaşılmaktadır. Bu tarihsel arka plana bağlı olarak günümüzde mevcut olmayan dava konusu taşınmazın bulunduğu sokak da yakın bir döneme kadar hastane caddesi olarak adlandırılmakta olduğu, bununla beraber, yapıya ait olan ve 19. yüzyıl sonları ile 1930’lara ait olduğu düşünülen fotoğraflardan hareketle, benzer özelliklere sahip (ve hatta daha basit niteliklere sahip), aynı tarih aralığında yapılmış (Anadolu genelinde) tescilli pek çok kültür varlığının da olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, bunlar içerisinde Bartın’da yer alan sivil mimarlık örneklerin de yer aldığı görülmektedir1 (Fotoğraf 3-9). Bu örneklerdeki yapılar dışında, tek ya da iki katlı olan, pencere ve kapı girişleri kemersiz, iç kısımları oldukça değişmiş ancak, bulunduğu kent ve bölge için tarihi-anı değeri olan (çeşitli) korunması gerekli kültür varlıkları da bulunmaktadır. – Dolayısıyla dava konusu (yıkılmış) taşınmazın tescile değer olup olmadığı sadedinde; sadece yıkım öncesi mevcut hali değil, tarihi süreçteki misyonu, eski vesikalardaki durumu-fotoğrafları, kent hafızasındaki önemi, anı değeri ve benzer özelliklere (değerlere) sahip başka örneklerin varlığı da (kıyas) göz önüne alınarak, bütüncül bir yorumlama-değerlendirme yapmak yerinde olacaktır. Sonuç 1-) Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 Tarihli ve 660 Sayılı Kararına Göre; I. Grup Yapılar: Toplumun maddi tarihini oluşturan kültür verileri içinde tarihsel, simgesel, anı ve estetik nitelikleriyle korunması zorunlu yapılardır. II. Grup Yapılar ise: Kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan kültür varlığı niteliğindeki yöresel yaşam biçimini yansıtan yapılardır. Yapıların gruplanmasına ilişkin puanlama şu şekilde yapılmaktadır. Buna göre: 1. Sanat Tarihi Değeri (en çok 40 puan): -Üstün sanat değeri taşıma -Üslup gelişimi, tipolojik gelişim açısından önemli olmak -Ünlü bir sanatçı, mimarla ilişkili olmak -Bir sanat üslubunun temsilcisi olmak -Üstün nitelikli veya zengin bir cephe düzenine, bezemeye, iç düzene sahip olmak 2. Şehircilik Yönünden Önemi (en çok 40 puan): -Peyzaj ve kent görünümü açısından önemli olmak, bulunduğu yerin simgesi kabul edilmek -Önemli bir anıtın çevresinde yer alan ve ona ölçek veren, vazgeçilmez bileşeni olmak -Bir külliye veya mimari bütünün parçası olmak -Bir şehircilik tasarımının parçası olmak 3. Tarihi Önem (en çok 20 puan): -Yerleşme ve konut gelişimi açısından önemli olmak -Ünlü bir kişinin doğduğu, yaşadığı veya öldüğü bina olmak -Önemli bir politik olayla ilişkili olmak -Sosyal tarih açısından önemli olmak -Halkbilimi ve yörenin tarihi açısından önemli olmak -Yöre söylencelerine göre anı değeri taşımak -Sanayi, ticaret, ulaşım tarihi açısından önemli olmak 4. Teknik Önemi (en çok 20 puan): -Üstün nitelikli yapım özelliğine ve strüktüre sahip olmak -Özenli bir işçilikle yapılmış olmak -Özgün tasarımı iyi korumuş olmak -İçte ve dışta ilk tasarıma bağlırenk düzenini iyi korumuş olmak -Sağlam olmak 2-)80 puan ve fazlasını alanlar A grubu yapı kabul edilmekte ve yapılarda hiçbir değişikliğe izin verilmemekte; 60-80 puan arası B grubu yapı olarak kabul edilmekte ve sınırlı değişikliğe izin verilmekte; 40-60 puan arası yapılar C grubuna girmekte ve cephe gerisinde kalan bölümlerinde değişiklik yapılabilmesine izin verilmekte; 20-40 arasında puan alan yapılar. ise cepheleri, belli bir yönden görünüşleri veya bazı ayrıntıları korunmaktadır. Buna göre, değerlendirme kısmında örnekleri verilen tescilli örneklerden hareketle, dava konusu yıkılmış taşınmazın özgün halinin, tescile değer bir mahiyete sahip olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim değerlendirme kısmında zikredilen benzer özelliklerden hareketle, benzer özellikler gösteren tescilli yapıların olduğu görülmektedir. Ayrıca, Yapının 19. yüzyıl sonlarında bir hastane olarak inşa edilmiş olması, uzun yıllar sağlık, sonraki süreçte ise uzun yıllar eğitim yapısı olarak kullanılmış olması, kent hafızası ve kültürel kent belleği açısından yapıyı değerli kılmaktadır. Bu açıdan dava konusu taşınmazın özgün hali, yukarıda zikredilen değerlendirme ölçütlerine göre en kötü ihtimalle D grubu (20-40) yapılar grubuna girmekte, ayrıntılı bir değerlendirmeyle ise C grubu olarak bile yorumlanabilme ihtimaline sahip olabilmektedir. Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 Tarihli ve 660 Sayılı Kararına göre, yapıların tescilinde tarihsel, simgesel, anı değeri de gözetilmektedir…, 2863 sayılı Kanun ve uluslararası düzeydeki tüzük ve kararlara göre dava konusu taşınmazın; Bartın’ın kent hafızasında üstlendiği misyon (tarihsel anı değeri) ve binanın özgün halinin (ilk inşa edildiği dönem) tescile değer nitelikleri haiz olması münasebetiyle (benzer tescilli örneklerden hareketle), yıkılan dava konusu taşınmazın, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilip aslına uygun olarak restore edilmesi gerektiği kanaatini taşıdığımızı ifade eder, dava konusu taşınmazın civarındaki ibadethane varlığını da göz önüne alarak, özgün hali esas alınarak yeniden ayağa kaldırılacak yapının bir müze (örneğin kent ya da sağlık müzesi) konseptinde Bartın’a kazandırılmasının kamu yararı açısından kıymetli olduğunu vurgulamakta fayda olduğunu belirtiriz.” görüş ve kanaatlerine yer verildiği görülmektedir. Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davalı idare tarafından yapılan itiraz yerinde görülmeyerek, raporun dayandığı teknik ve bilimsel veriler gözönüne alındığında Mahkememizce hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır. Bakılan davada, Mahkememizce yapılan keşif tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazın yıkılmış olduğu görülmüş ise de, yukarıda aktarılan Yönetmelik ve 660 sayılı İlke Kararı uyarınca; taşınmazların tescil edilmesi gereken özelliklere sahip olduğunun idarece veya bu konuda açılan davalarda yargı merciileri tarafından tespit edilmiş olmasının rekonstrüksiyon (yeniden yapma) için yeterli olduğu, bu itibarla da kültür varlığı olarak tescil edilen veya tescile değer bulunan yapıların yıkılmış olmasının, yapının değerini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı anlaşıldığından, somut olayda, davacı oda tarafından kültür varlığı olarak tescile konu edilen taşınmazın yıkılmasının, söz konusu yapının ilgili mevzuat uyarınca tescile değer olup olmadığının irdelenmesi bakımından uyuşmazlığın esasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır. Nitekim konuya ilişkin Danıştay 6.Dairesi’nin 11.06.2020 tarih ve E.2019/8726, K.2020/5186 sayılı kararı da bu yöndedir. Bu durumda; yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri, dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ile bilirkişi tespit, değerlendirme ve görüşleri dikkate alındığında; Hazinenin mülkiyetinde bulunan tescil talebine konu taşınmazın, 19. yüzyılın sonlarına yapıldığı ve inşa edildiği dönemin kültürel ve sanatsal değerini içerisinde barındırdığı, ayrıca mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde kendine has özellik arz ettiği, bu nedenle de anılan taşınmazın, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesinin 2863 sayılı Yasa ve bu konudaki uluslararası sözleşmelerde belirlenen kriterlere uygun olduğu anlaşıldığından, Bartın İli, Merkez İlçesi, Kemerköprü Mahallesi 846 ada 3 sayılı parselde bulunan taşınmazın 2863 sayılı Kanun uyarınca tescil edilmesine yönelik yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu Kültür ve Turizm Bakanlığı Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 27.11.2019 tarih ve 5652 sayılı kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 315,30.-TL yargılama gideri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.040,00.-TL (2021 yılı için belirlenen tarife 24.11.2020 tarih ve 31314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmiştir.) vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, keşif ve bilirkişi ücretinin davacı tarafından yatırılmaması üzerine Adalet Bakanlığından karşılanan 3.000,00.-TL keşif avansından kullanılan 2.995,00.-TL keşif ve bilirkişi incelemesi giderinin davalı idareden tahsili için ilgili birime müzekkere yazılmasına, keşif avansından kalan miktar ile davalı idare harçtan muaf olduğundan 384,90-TL keşif harcının ilgili birimce Adalet Bakanlığına iadesine, artan posta ücretinin ise talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra mahkememizce davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.