40 baro başkanının Ankara'ya, 'Savunma yürüyor’ sloganıyla başlattığı yürüyüş ikinci gününde devam ediyor.
Bölge baroları başkanlarının AKP
'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla baroların seçim sistemi, yapısı ve avukatlık kanununu değiştirmek istenmesine karşı yaptıkları yürüyüş ikinci gününe girdi.
Barolara müdahale olarak değerlendirilen AKP tasarısının, önümüzdeki hafta meclis gündemine getirilmesi bekleniyor.
17 Haziran’da ortak bir açıklama yapan barolar, tasarının çekilmemesi durumunda protesto haklarını kullanacaklarını ifade etmişlerdi.
41 kentin baro başkan 19 Haziran'da Ankara'ya doğru yürüyüşe başladı. İkinci gününe giren yürüyüş, yarın Ankara'da tamamlanacak.
Yürüyüşün 2'inci gününde Urfa'da birleşen Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Van baro başkanları, eylemlerini Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.
DİYARBAKIR BAROSU BAŞKANI AYDIN: EŞİT VE ÖZGÜR BİR ÜLKE İÇİN YOLDAYIZ
Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, başlattıkları yürüyüşün; adalet, hukukun üstünlüğü, özgürlük ve eşitlik temelinde olduğunu söyledi.
Meslektaşlarına ve tüm herkese eşit koşullarda yaşayabilecekleri bir ülke, yargının tarafsızlığına güvenebilecekleri, savunmanın ve avukatın özgür olacağı bir gelecek için yola çıktıklarını söyleyen Aydın, "Hükümet yetkilileriyle yürüttüğümüz görüşmelerde bir sonuç çıkmadı. Biz de Ankara’ya yürümeye karar verdik. 40 baro başkanımız ile yürüyüş başlattık ve Pazartesi Ankara’da olacağız. Amacımız avukatlık yasasındaki değişikliğin geri çekilmesi. Yine tüm yurttaşlar için hak, hukuk, adalet çağrımız var. Çünkü eğer avukatlar baskı altındaysa, barolara yönelik tehdit varsa, bütün yurttaşlar tehdit altındadır” dedi.
VAN BAROSU BAŞKANI UÇAR: ÜLKENİN GELECEĞİ KARANLIK OLUR
“Yürüyüşümüzün amacı; yargının bağımsızlığı, güçlü bir yargı sistemi, demokrat bir hukuk ve evrensel hukuk ilkelerinin tamamının etkin ve işler olduğu bir devlet” diyen Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, söz konusu yasanın kendilerine dayatıldığını ve buna karşı 2 kez yazılı olarak taleplerini dile getirmelerine rağmen karşılanmadığını ifade etti.
Baroların görevinin sadece mesleki sorunlar olmadığını söyleyen Uçar, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını koruyup işler hale getirmemiz gerekiyor. Hak ihlallerine karşı baroların güçlü ve sonuç odaklı çalışmalar yürüttüğünü görüyoruz. Aslında rahatsızlıkları da bu yönde. Amaçları çoklu baro değil, baroların insan hakları alanında mücadele etmesini engellemek ve bunun önüne geçmek. Bizde şunu söylüyoruz; eğer bir devlette hukukun üstünlüğü ve insan haklarını koruyan kurumlar olmazsa ülkenin geleceği karanlık olur. Biz karanlığın içinde değil, karşısındayız. Karanlığa karşı yürüyoruz. Dileriz başlattığımız bu çaba sonuç verir. Bu ülkenin aydınlık günlere ihtiyacı var, dileriz hep birlikte bunu görürüz.”
URFA BAROSU BAŞKANI ÖNCEL: DEĞİŞİKLİK ÇALIŞMASINI ORTAK HEYET YÜRÜTMELİ
Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, 80 baro başkanın birlik çatısı altında Ankara’da 1 Haziran’da toplandıklarını, iktidarla sürecin durdurulması yönünde müzakerelere başlanması yönünde bir deklarasyon yayınlandıklarını hatırlattı. Kanunda bir değişiklik yapılacaksa da Türkiye Barolar Birliği, barolar, akademisyenler ve siyasal iktidarın ortaklaştığı bir heyetin çalışma yürütmesi gerektiğini dile getiren Öncel, iktidarın bu talebe kulak tıkadığını belirterek, "İzmir, Ankara ve İstanbul barolarını hedef alıp 5 bin avukatı aşan yerlerde çoklu baro tartışmalarını gündeme getirdi. Bu noktada çalışmalar yürüttüğünü hatta bu tasarının önümüzdeki hafta meclise getirileceği yönünde duyumlar aldık. İktidar sözcüleri de bunu doğrulamaktadır” dedi.
‘KADINLAR ŞİDDET GÖRMESİN, ÇOCUKLAR İSTİSMARA UĞRAMASIN DİYE YÜRÜYORUZ’
“Barolar, insan hakları için, kadınlar şiddete uğramasın, çocuk istismarı olmasın diye yürüyor” diyen Urfa Barosu Başkanı Öncel, şunları söyledi:
“Baroları etkisizleştirmek için iktidar bu çalışmaları yürütüyor. Ama bu taslağa karşı 40 baro başkanı yürüme kararı aldı. Yine 20 – 25 baroda Ankara’daki eylem ve etkinliklere katılmak için gidiyorlar. Bu yasanın geri çekilmesi için demokratik eylemliliğe geçtik. Bu süre zarfında destek çıkan tüm sivil kuruluşlara, meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Barolar, insan hakları için, kadınlar şiddete uğramasın, çocuk istismarı olmasın diye yürüyor. Barolar Türkiye’de hukukun üstünlüğü için yürüyor. Baroların misyonu tam da budur. Yurttaşlarımız baroları yalnız bırakmasın.”
BAROLAR NE İSTİYOR?
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Mayıs ayı başında bazı meslek örgütlerinin seçim sistemlerinin değiştirileceği yönünde açıklamalarda bulunmuştu.
Erdoğan, “Meclis’te neticelenmeyi bekleyen çok düzenleme bulunuyor. Bunlardan biri de meslek kuruluşlarının seçim usullerinin yeniden belirlenmesi ile ilgili taslaktır” diye konuşmuştu.
Erdoğan’ın bu açıklaması, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın nefret içerikli Cuma Hutbesi’ne barolardan yükselen tepki üzerine gelmişti.
Baroları hedef alan Erdoğan, “Ankara Barosu’nun ve aynı zihniyetteki yapıların Diyanet İşleri Başkanımız ile onun şahsında İslama yönelik fütursuz saldırılarına şahit olduk. Sadece bu örnek dahi meslek kuruluşlarının seçim yöntemiyle ilgili düzenlemenin aciliyetini ve ehemmiyetini göstermiştir” diyerek seçim sistemine müdahale sinyali vermişti.
Buna, Türkiye Barolar Birliği ve 81 ilin baro başkanlıkları
yazılı bir açıklamayla tepki göstermişti.
Açıklamada, “Ülkemiz aylardır Corona virüsü salgınıyla, ekonomik ve toplumsal ve siyasi sorunlarla mücadele etmektedir. Özelde ise Avukat meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlar tahammül edilmez boyutlara ulaşmıştır” denilmişti.
Avukatlık Kanunu’nda barolar ve seçim sistemlerine yönelik değişiklik girişimlerinin doğru bulunmadığının vurgulandığı açıklamada, “Bu girişimlerin durdurularak, geri çekilmesini, Ülkemizin gerçek gündemlerinin çözümüne dönülmesini talep ediyoruz” diye belirtilmişti.
Avukatlık Kanunu hazırlanması aşamasında asıl muhatabın barolar ve Türkiye Barolar Birliği olması gerektiği vurgulanırken, şu talep dile getirilmişti:
“Türkiye Barolar Birliği nezdinde, 80 baronun, uzmanlar ve akademisyenlerin katılımıyla bir komisyon oluşturulmalı, bu komisyonca hazırlanacak tasarı, kamuoyu ve ilgililerle paylaşılmalıdır. Doğru, adil ve hukuki olan hareket tarzı bu olmalıdır.”