“Balyoz Planı” davasında verilen beraat kararı bozuldu!

Yayın tarihi: 16 Haziran 2021 Çarşamba 10:52 am - Güncelleme: 16 Haziran 2021 Çarşamba 2:36 pm

Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, “Balyoz Planı” davasında beraat eden 7 sanık hakkında verilen beraat kararını bozdu. Konuyla ilgili TELE1’e konuşan Avukat Celal Ülgen, “Mahkemeye ‘Amirallerin duyurusunda soruşturma konusu yapılan madde kapsamında yargılama yap ve öyle karar ver’ denilmiş oluyor” ifadelerini kullandı.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) başvuru yapan şikayetçilerin güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Hak ihlali kararı verilmesinin ardından yeniden görülen “Balyoz Planı” davasında Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 31 Mart 2015’te 236 sanığın yüklenen suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine karar verilmişti. Anadolu Cumhuriyet Başsavcı vekili Mehmet Aydın, sanıklar Çetin Doğan, İhsan Balabanlı, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, Metin Yavuz Yalçın, Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç’ın, beraat etmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunda bulunmuştu.

Çetin Doğan, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, İhsan Balabanlı, Metin Yavuz Yalçın, Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, “Balyoz Planı” davasında beraat eden sanıklar hakkındaki temyiz incelemesini tamamladı.

Sabah gazetesindeki habere göre kararda, sanıklar tarafından da doğrulanan plan seminerine ilişkin ses kayıtlarının çözümlemelerine yer verildi.

Çözümlemelerde, plana ilişkin olarak orgeneral Doğan’ın istekleri, dönemin komutanları tarafından yapılan çalışmalar ve verilen cevaplar yer aldı.

Doğan’ın seminerde oynanmakta olan “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo” içinde öngörülemeyen, “Milli Mutabakat Hükümeti” kurulmasından bahsettiğine de yer verilerek “Arkadaşlar, bu plan seminerini, plan çalışmasını kasıtlı olarak belli bir çerçeveye koyduğumuzu, günün şartlarımıza, günün konjonktürel gelişmelerine göre dikkatlerimizi nelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır” beyanlarının olduğunun görüldüğü belirtildi.

KARARDA ‘HUKUK DEVLETİ’ VURGUSU

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nce verilen kararın gerekçesinde, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunun altı çizildi. Kararda, başarıya ulaşmış bir darbenin yargılanmasının ne denli güç ise icrasına başlanmış bir darbenin de başarılı olamama ihtimalinde bile, korunan değerlere, anayasal demokratik düzene verdiği zararların tecrübe edilmiş gerçekler olduğuna yer verildi.

Kararda, Doğan ve 1. Ordu Komutanlığı’nda görevli rütbeli diğer sanıklar ile haklarındaki beraat kararı kesinleşen bir kısım sanıkların “Olasılığı En Yüksek Senaryo Semineri” çerçevesinde yapılan toplantıda, iktidardaki AK Parti hükümeti yerine “Milli Mutabakat Hükümeti kurmak”, somut yer ve isim belirtilmek suretiyle İstanbul büyükşehir ve diğer il, ilçe belediye başkanlıklarına atamalar yapmak, gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleştirmek, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı dahil bürokrasinin üst kademelerine atamalarda bulunmak, Milli Güvenlik Kurulu aracılığıyla hükümeti uyararak ve hatta gidişatın kötü olduğuna dikte ederek bunun sonunun iyi olmayacağı şeklinde hükümeti tehdit etmek dahil demokratik bir toplumda kabullenilmesi ve katlanılması mümkün olmayan ve TSK’nın görev, yetki ve sorumlulukları ile bağdaşmayan, doğrudan hükümeti cebren ıskata yönelen içerikte konuştukları ve bunlara ilişkin planların hazırlandığına dair beyanlarda bulunarak hükümeti devirmeye yönelik hareket ettikleri ve bunu açıkça ifade ettikleri belirtildi.

Söz konusu seminer çalışma metninin Genelkurmay Başkanlığınca da olağan dışı görülerek bu konuda inceleme yaptırıldığı ve daha sonrada Yüksek Askeri Şura’da sanık Çetin Doğan ve bir kısım sanıkların emekli edildiğinin anlaşıldığı kaydedildi.

3 YILDAN 12 YILA KADAR HAPİS

Hükümde, sanıklar tarafından da varlığı kabul edilen seminer çalışmasına ilişkin kurumsal belgeler dikkate alındığında, sanıkların fikir birliği içerisinde vukuu bulan eylemlerinin unsurları itibariyle Türk Ceza Kanununun ilgili maddesince “suç için anlaşma” suçundan 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası düzenlenmesi suçunun nazara alındığı belirtildi.

Öte yandan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve beraat kararıyla sonuçlanan “Balyoz planı” davasında yargılanan bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin tutuklu sanık Mehmet Baransu ile 5 sanığın yargılandığı davada 2 Haziran’da mütalaa açıklanmıştı.

Açıklanan mütalaada tutuklu sanık Mehmet Baransu’nun “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek ve yok etmek ile devlet güvenliğine ilişkin bilgilerini açıklama” suçlarından 24 yıldan 45 yıla kadar hapisle cezalandırılması, sanıklar Ahmet Hüsrev Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur’un “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçundan 7 yıl altışar aydan 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları, firari sanık Tuncay Opçin ve tutuklu sanık Mehmet Baransu’nun birlikte hareket ederek Ergenekon ve Balyoz planı davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik operasyonların zemininin hazırlanması ve kamuoyu oluşturulmasına yönelik FETÖ’nün basın ayağını oluşturdukları istendi.

“Balyoz’da kumpas” davasının 35. duruşması ise 18-19 Ekim tarihlerinde görülecek.

AVUKAT ÜLGEN: AMİRALLERİN YARGILANDIĞI MADDEDEN KARAR BOZULDU

TELE1’e konuşan Avukat Celal Ülgen, beraat kararının bozulması kararını değerlendirdi. Ülgen şunları söyledi:

“7 emekli subay vardı onlarla ilgili beraat kararı bozuldu. Mahkemeye ‘Amirallerin duyurusunda soruşturma konusu yapılan madde kapsamında yargılama yap ve öyle karar ver’ denilmiş oluyor. Orada kullanılan maddeyi tatbik etmek üzere bu karar bozuldu”

Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Yargıtay’ın bu kararını Veryansıntv.com’dan Gamze Çınlar’a değerlendirdi. Doğan, “UYAP’ta şu anda Yargıtay’da incelemede görünüyor. Ancak malum Sabah’ta çıkan bu tip ön yazılar doğru olabilir. Bizi hükümeti devirmeye teşebbüsten yargılamışlardı, şimdi ise suç için anlaşma yaptığımızı iddia ediyorlar. İlginç olan nokta şu ki; davanın kendisinin kumpas olduğu karar verilmiş durumda” dedi.

Ordu Komutanı olarak kendisi ile Ordu Karargahından olmayan 6 komutanın suç için anlaştığı iddiasının “gülünç” olduğunu vurgulayan Doğan, daha önce Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararında da bunun bir jenerik senaryo olduğuna atıf yapıldığını söyledi.

‘BU KADAR İNSAFSIZLIK OLMAZ’

“Balyoz davasının iddianamesini hazırlayan savcı Bilal Bayraktar şu anda yargılanıyor. Yargılandığı ilk aşamada FETÖ üyesi olmaktan hüküm giydi. İkinci olarak da kumpas kurmaktan yargılanıyor. Bu kişinin, 2001 senesinden bu davanın açıldığı Ocak 2010 tarihine kadar bizim bütün internet konuşmamıza, her türlü medya ile iletişim kurduğumuz kişilere ilişkin ‘bir suç unsuru var mı’ diye resmi yazısı var. Fakat işine gelmediği için resmi yazısına gelen cevabı dosyaya koymuş değil. Bu arkadaşlarla nerede konuşmuşum, nerede anlaşmışım? Herkesin gözü önünde seminerde yapılan konuşmalar bunlar. Bu gülünç bir şey. Biz her türlü şeyi göğüslemeye hazırız ama bu kadar insafsızlık olmaz. Bu çok edepsizce bir şey. O arkadaşların hangisinin yaptığı konuşma diğer ‘suç için anlaşmaya girmeyen’ arkadaşlardan farklı? Bantlar var mukayese edin.

‘YARGITAY’DA BU SUÇTAN YARGILANIYORLAR’

Benim davada ileri sürdüğüm bir konu vardı; Burada Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yapılan bir darbenin ötesinde, vatana ihanet suçu işleniyor. Çünkü gerçek planların irdelendiği bir seminer bu. Bunları ortaya koydular. Nitekim şimdi Yargıtay’daki iddianamede bu suçtan yargılanıyorlar. Gizli kalması gerekirken, o dönemde gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlandı her şey. Yunan gazetelerine bakın, Türkiye’nin herhangi bir duruma karşı ne yapacağı irdelendi.”

Yargıtay’ın bu kararının FETÖ’cülere yarayacağına dikkat çeken Doğan, “At izi it izine karıştı zaten. Eğer bu karar doğruysa yargıya artık FETÖ elinin tekrar yerleştiğini söyleyebiliriz. Yahutta ittifak kurma çalışmalarının bir sonucu diyebiliriz” yorumunu yaptı

‘İKTİDARIN ‘BALYOZ SAPINA KADAR GERÇEK’ AÇIKLAMALARINA YANIT

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerekse AKP’li Binali Yıldırım’ın “Balyoz sapına kadar gerçekti” sözlerini hatırlattığımız emekli Orgeneral Doğan, şöyle yanıt verdi:’

Ortaya koydukları belgelerden hangisi gerçek? Islak imzalı hiçbir belge yok. Seminerdeki konuşmada bunun bir jenerik senaryo olduğunu belirtiyoruz. Olasılıklara göre düzenlenmiş bir senaryo. Biz bu semineri planların irdelenmesi için düzenledik. Planlar neye karşı; TBMM’nin, hükümetin verdiği karar da var, Kırmızı Kitap’a girmiş karar da var. Yunanistan kara sularını 12 mile çıkardığı zaman harp sebebi, ‘casus belli’ diyoruz. İnceleyeceğimiz konu ise böyle bir olasılık var mı..

‘BU KADAR KARANLIĞA GÖMÜLDÜĞÜMÜZÜ BEKLEMİYORDUM’

Bu davada gerçek olan ne? Bir jenerik senaryonun tartışmasından başka bir tek belge var mı? Camiye bomba atacaklardı vs. İmzalar ortaya çıktı… Hepsi sahte. Bu kadar sahteliğin olduğu yerde, bu kadar yozlaştığımız, bu kadar karanlığa gömüldüğümüzü beklemiyordum.

‘KARAR YÜZ KARASI OLACAK’

Biz kendimizden eminiz. Gerçekler şu veya bu şekilde çıkıyor ama bu yüz karası olacak. Bu konuya imza atacaklar, karar verecekler. Bizim en küçük bir endişemiz yok. Gerçeğin peşindeyiz ve gerçeğin ne olduğunu da biliyoruz.”

5-7 Mart 2003’te 1. Ordu’da yapılan seminerin rutin olarak yapılan, ordudaki mevcut planların öngörülen senaryolar şartlarındaki yeterliliğini irdeleyen seminerlerden biri olduğu dava sırasında ifade edilmişti. Seminere ilişkin ses kayıtları ve kullanılan sunumlarda dikkat çeken aşırı tehditler