Bahçeli: CHP milletvekilinin Türk ordusuna satılmış demesi, hesabı sorulması gereken şerefsizliktir kepazeliktir

Yayın tarihi: 1 Aralık 2020 Salı 10:53 am - Güncelleme: 1 Aralık 2020 Salı 2:32 pm

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli, CHP’yi hedef alarak, “CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür” dedi. Bahçeli, Tank Palet Fabrikası’nın Katar ortaklı BMC’ye devrini gündeme getiren Ali Mahir Başarır için, “Bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna satılmış demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir kepazeliktir” ifadesini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında açıklama yaptı.

Yandaşların hedefindeki Ali Mahir Başarır ne dedi? İşte gerçekler…

Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

“Kadın hakkı bir insan hakkıdır, bir iman hakikatidir. Kadınları hedef alan kaba, kırıcı ve kötü muamele insan haklarına aykırıdır. Kadınların yok sayıldığı, görmezden gelindiği, şiddete maruz bırakılan toplumların medeniyetinden bahsetmek mümkün değildir.

Son yıllarda artan kadın cinayetleri, istismar haberleri toplum bekasına karşı işlenmiş en büyük suç olarak değerlendirilmelidir.

Bizim atmamız gereken tarihi adımın ilk halkasında kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi yer almalıdır. Savunmasız bir insana canavarca bir hisle saldırmak vandallıktır. Hiçbir kadın şiddete müstehak değildir.

Türk kadınına 1932’de muhtarlık seçimine girme, 1934’te de milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 8 Şubat 1935’te yapılan milletvekilliği genel seçiminde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girmiştir.

Kadınlarımız her yerdedir, olmaya da devam edeceklerdir. Şiddetin kökü mutlaka kazınmalıdır. El birliği yaparak suça teşvik eden tüm kaynakları kurutmak şarttır. Kimin mağduriyeti varsa, kimin engeli varsa yanında olmalıyız, elinden tutmalıyız. Bir farkındalık günü olan 3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle her engelli kardeşimin görmek isteği haklar konusunda üzerimize düşeni yapacağımızın sözünü veriyoruz. Allah’ın izniyle engelleri birer birer aşacağız.

MHP bütün engelli kardeşimizi bağrına basmaktadır. Engelli kardeşlerimizi sadece 3 Aralık’ta değil, yılın her günü hatırlayacağız.

MHP bütün engelli kardeşimizi bağrına basmaktadır. Engelli kardeşlerimizi sadece 3 Aralık’ta değil, yılın her günü hatırlayacağız.

Katar ne istediyse AKP verdi: İşte peşkeş çekilenler

“CHP, TÜRKİYE’YE CEPHE ALMIŞ BİR SİYASET AYIBIDIR”

“Yine bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir? Terörle mücadelesi mi satılmıştır? Millet ve kanun ordusu oluşu mu satılmış görülmektedir? Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı Harekâtı’na, Barış Pınarı Harekâtı’ndan Pençe Operasyonları’na kadar ova ova, dağ dağ, mağara mağara, şehir şehir, deyim yerindeyse köşe bucak hainleri arayan, sonra bulan, bulduktan sonra da imha eden kahramanlar mı satılmıştır? Sınırımızda nöbetçi, gökyüzümüzde kartal, gönlümüzde şükran, dileğimizde dua, dilimizde Peygamber ocağı, tarihte muzaffer bahadırlık olan kahraman Türk askeri mi satılmıştır? Orduya satılmış demek, bedelsiz satılmışlığın, uşaklığın aleni beyanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle bu zehirli ve zillet CHP anlayışına diyorum ki; askere düşmanlık, düşmana askerliktir. CHP’nin kutuplaşmadığı, kurcalamadığı, kaşımadığı, kanatmadığı, karıştırmadığı geriye ne kalmış ne bırakılmıştır?”

“CHP MİLLİ GÜVENLİK MESELESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”

“Boşa kürek çekiyorlar, boşuna çırpınıyorlar. Bilhassa Türkiye hak ve menfaatlerini muktedir şekilde savundukça Kılıçdaroğlu’nun gözüne perde, gönlüne peçe iniyor. CHP, sokakları tahrik etmiş, vatandaşlarımızı istismara yeltenmiş, fakat başaramamıştır. Sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını manipüle etmiş, ne var ki sonuç alamamıştır. Uluslararası toplumu, küresel kuruluşları, husumet lobilerini kışkırtmış, velakin emeline muvaffak olamamıştır. Şimdi de sırayı Türk askeri mi almıştır? Türkiye Cumhuriyeti, pastane liberallerinin, meyhane devrimcilerinin, arada poşu takan, derede mekap giyen, tepeye varınca mermiyi yiyen kanlı bölücülerin, köşeleri kaybolmuş tatlı su kurnazlarının, pos bıyıklarıyla doymayan kursaklarıyla boğazın iki yanına tutunmuş küreselcilerin eline, emeline, heveslerine, hedeflerine terk edilemez, Allah’ın izniyle de terk edilmeyecektir. Artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki ismini saydıklarımın çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür. İşte zillet budur. İşte hezimet budur. İşte dalalet, işte cehalet bu kirli anlayışla mündemiçtir.”

“FRANSA, TARİHİN YANLIŞ TARAFINDADIR”

“Türkiye hakkın yanındadır, haklının yanındadır, hakikatin yanındadır. Fransa’nın yanında olduğu da terör örgütleri, kanlı şebekeler, bölücü mihraklar, paramiliter gruplar, denizlerde yan kesicilik yapan korsanlardır. Özgürlük diyorlar, eşitlik diyorlar, kardeşlik diyorlar, bunların hepsini göre göre, göstere göstere çiğniyorlar. Fransa Senatosu’nun Dağlık Karabağ ile ilgili hükümsüz, geçersiz ve kağıt parçasından farksız kararı Türklüğün ayakları altındadır. Neymiş, Senato, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni küstahça tanıyormuş. Bu konuda Fransa hükümetine de akıl ve hukuk dışı bir tavsiyede bulunuyormuş. TBMM’de grubu bulunan dört siyasi partinin Fransa Senatosu kararına sert ve isabetli tepkisi kayda değer ve takdire şayan bir duruşun belgesidir. Ermeni sevdası nükseden Fransa her zaman olduğu gibi, tarihin yanlış tarafındadır. Bu Fransızlar ister kabul etsinler, ister etmesinler, ister sevsinler ister sevmesinler, Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır, Karabağ Türk’tür, Karabağ ebediyen Türk yurdudur”

“KİMLERİN HAFTER’İ DESTEKLEDİĞİ ORTADADIR”

“Türkiye’nin AB ile karşılıklı saygı ve eşit haklara dayalı diyaloglarını canlandırmak için sıcak mesajlar verdiği bir dönemde, üstelik 10-11 Aralık 2020 tarihlerinde yapılacak AB Liderler Zirvesi’ne sayılı günler kala, Doğu Akdeniz’de vuku bulan provokasyonun izahı yoktur, ifadesi yoktur, saklanacağı hiçbir kılıf da olamayacaktır. Bu korsan müdahale, muhatap hiçbir devletin yanına bırakılmamalıdır. Libya’ya kimlerin silah sevk ettiği, kimlerin Hafter’i desteklediği malumdur, ortadadır. Uluslararası Deniz Hukuku’nun mihenk taşı olan ticari gemilerin seyrüsefer güvenliği ilkesi yok sayılmıştır. Bize göre İrini Harekatı Doğu Akdeniz’de kurulmuş mayınlı bir tuzaktır. 31 Mart 2020’den bu tarafa devrede olan bu harekatın meşruluk temelleri zayıf, güvenirliği sallantıdadır. Taraf ülkeler akıllarını başlarına devşirsinler, Doğu Akdeniz’de önümüzü kesen kim olursa olsun her ihtimali göze almalıdır, bir yaparken bin düşünmek mecburiyetindedir. Mavi vatana karşı boyun borcumuz neyse yapılması gereken odur. Dileğimiz AB Liderler Zirvesi’nde aklı selimin hakim olması, yaptırım yanlışına üye ülkelerin düşmemesidir. Yine dileğimiz, Doğu Akdeniz’de sağduyunun, yapıcı ilişkilerin, dayanışmanın, eşit ve adil paylaşımın hakimiyet kurmasıdır.”