Babacan’dan savcılara çağrı: Sinyal beklemeyin, harekete geçin

Yayın tarihi: 25 Mayıs 2021 Salı 5:22 pm - Güncelleme: 25 Mayıs 2021 Salı 5:24 pm

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarıyla ilgili savcıları göreve çağırdı. Babacan, “Sinyal beklemeyin; durmayın, harekete geçin” dedi.

Babacan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddiaları hakkında açıklamalar yaptı.

Meselenin sadece gündeme düşen iddialar olmadığını belirten Babacan, “Sorun, bu sonucu doğuran zihniyetin ve siyaset anlayışının varlığıdır. Sorun, hukuk devletinin katledilmiş olmasıdır. Adaletin olmadığı toplumlar çürümeye, adaleti yaşatmayan devletler yıkılmaya mahkumdurlar” dedi.

Babacan’ın açıklamaları şöyle:

“SUÇ ÖRGÜTLERİYLE AYNI ÇUVALA GİRMİŞ OLANLARIN YÖNETTİĞİ BİR ÜLKE OLMAYI HAK ETMİYORUZ”

Sevgili vatandaşlarım! Koskoca ülkenin itibarının nasıl iki paralık edildiğini gördükçe içinizin acıdığını ve tüm bu olan bitenleri kızgınlıkla karşıladığınızı biliyorum. İsyan ettiğinizi, ‘Artık yeter’ dediğinizi duyuyorum. Anne babaların, çocuklarının yarınlarından kaygı duyduğuna şahit oluyorum. Gençlerimizin umutlarının nasıl karardığını görüyorum. Haklısınız, bu ülkeyi suç örgütlerinin oyun alanına çeviren yöneticileri hak etmiyoruz. Suç örgütlerinin üzerine gitmek şöyle dursun, onlara her türlü ayrıcalığı tanıtıp ülkeyi korku egemenliğine hapseden yöneticileri hak etmiyoruz. Hukuku hiçe sayıp tüm yargı mekanizmasını baskı altına alıp sonra hiç utanmadan, sıkılmadan, yüzleri dahi kızarmadan yargı gereğini yapsın diyerek adeta milletle dalga geçen bu zihniyeti biz hak etmiyoruz. Hukukun çizdiği sınırları hiçe sayan, hukuk dışına çıkan ve bunun toplumsal sonuçlarını hesap edemeyen ferasetsiz insanların yönettiği bir ülke olmayı hak etmiyoruz. Suç örgütleriyle aynı çuvala girmiş olanların yönettiği bir ülke olmayı hak etmiyoruz. Suç örgütlerinden, mafyadan medet uman ve kendi çıkarlarına hizmet etmeleri için bu hukuk dışı yapılara alan açan, adaletten nasibini almamış insanların yönettiği bir ülke olmayı hak etmiyoruz.

“DEVLETİN BEKASI MAFYAYLA, SUÇ ÖRGÜTLERİYLE İŞ BİRLİĞİ YAPARAK SAĞLANMAZ”

Kızmakta, isyan etmekte sonuna kadar haklısınız. Bugün her şeyden önce; gerçeği tüm samimiyetimizle, cesurca konuşmamızın zamanıdır. Yaklaşık bir aydır tüm toplumun gündemini meşgul eden iddialar, ithamlar hepinizin malumu. Anne babalar olarak bu yayınları izleyen çocuklarımızdan, gençlerimizden utanır hale geldik. Anne babalar olarak hükümetin ve ortaklarının bu yapılara nasıl sahip çıktığını, bu yapılardan bazılarını nasıl himaye ettiklerini gördükleri zaman yine çocuklarından utandıklarının farkındayız. Bu milletin bağlı olduğu değerlere halel getirmeye çalışanlara hadlerini bildirmenin zamanı geldi artık. Ortalama bir demokraside sadece tek bir tanesi bile hükumetleri sallamaya yetecek kadar vahim olan bu iddiaların toplum önüne saçıldığını görüyoruz. Fakat ülkeyi yönetenler ya sessiz kalmayı tercih ediyorlar ya da her zaman yaptıkları gibi birtakım ezberlere sığınıp konuyu sulandırmaya çalışıyorlar. Milletin karşısına çıkıp devlet vakarıyla iddialara cevap vermek yerine devletin bekası söyleminin arkasına sığınarak insanların aklıyla alay ediyorlar. Hiç kimse kusura bakmasın bu devletin bekası mafyayla, suç örgütleriyle iş birliği yaparak sağlanmaz. Bu devletin, bu ülkenin bekası hukukla, adaletle sağlanır.

“SİZ DOKSANLARA BİLE RAHMET OKUTUYORSUNUZ”

Artık, her başları sıkıştığında dış mihraklar masalını anlatmanın kâr etmediğini de göremeyecek kadar milletten kopmuş durumdalar. Her evde, her sokakta, her köşe başında bu vahim iddialar konuşuluyor fakat her konuda açıklama yapma gereği duyan Cumhurbaşkanı bu konuda tek bir kelime dahi etmiyor. Daha da kötüsü tüm ülke bu iddialarla çalkalanıyor, tek bir savcı dahi adım atmıyor. Daha evvel ‘Ülkemizi doksanların karanlığına son sürat götürüyorsunuz’ demiştim. Ama maalesef siz doksanlara bile rahmet okutuyorsunuz. Karşı karşıya olduğumuz mesele sadece gündeme düşen iddialardan ibaret değildir. Sorun, bu sonucu doğuran zihniyetin ve siyaset anlayışının varlığıdır. Sorun, hukuk devletinin katledilmiş olmasıdır. Adaletin olmadığı toplumlar çürümeye, adaleti yaşatmayan devletler yıkılmaya mahkumdurlar.

“BU ÜLKE HAKİKATİ YÜREKLİ BİR SAVCININ KALEMİNDEN ÇIKAN İDDİANAMEDE ARAMALI”

Buradan bir çağrı yapıyorum: Vicdan sahibi, ülkesini seven her yurttaşımızı ülkesine sahip çıkmaya çağırıyorum. Tüm hukuk ve yargı temsilcilerin ülkemize hep birlikte sahip çıkman için göreve çağırıyorum. Savcılarımızı göreve çağırıyorum. Sinyal beklemeyin; durmayın, harekete geçin. Bu ülke hakikatleri bir organize suç örgütünün liderinin ağzından çıkan sözlerde aramamalı. Bu ülke hakikati, yürekli bir cumhuriyet savcısının kaleminden çıkan iddianamede aramalı.

“CUMHURBAŞKANI’NA SESLENİYORUM: SİZ TEK SORUMLUSUNUZ, BUNU SİZ İSTEDİNİZ”

Buradan milletvekillerine ve Meclis’te grubu olan bütün siyasi partilere de seslenmek istiyorum. Derhal bir soruşturma komisyonu kurun ve bu korkunç iddiaların açığa kavuşması için çalışmalara başlayın. İddialar sadece yayınlanan videolar değil. Büyük resme bakın. Bu ülkenin hukuksuzluklarına bakın. Bu ülkenin mafya, çete ve her türlü yapılanmalarına bakın. Ama tam da bugün halk iradesinin temsilcisi olmak, milletin emanetine sahip çıkmak günüdür.

Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum. Her konuda tek yetkili olmayı çok istediniz. Tek bir imzayla ülkeyi yönetmeye talip olan sizsiniz. Bakanları adeta sekreterya seviyesine düşürüp, kabine tabirini siz kullanmaya başladınız. Ancak unutmayın, tek yetkili olmak tek sorumlu olmayı da beraberinde getirir. Sistem, eski sistem değil. Eski sistemde sorumluluk, bakanlar kurulunun müşterek sorumluluğuydu. Şimdi öyle değil. Siz artık tek sorumlusunuz. Derhal, sizi o makama getiren milletin karşısına çıkın ve tutumunuzu ortaya koyun. Bunu siz istediniz. Ya atadığınız bakanlarınıza, parti yöneticilerinize sahip çıkın ya da bu insanları görevden alıp yargının işini rahat yapmasını sağlayın.

“BU BÜYÜK MİLLET BU İKTİDARI TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATACAKTIR”

Gerçek bir hukuk devletinde yaşamak hepimizin hakkı. Biz bu liyakatsiz ve basiretsiz insanlara mecbur değiliz. Biz bu keyfi yönetime, kötü yönetime mecbur değiliz. Bu topraklar çok karanlık günler gördü, çok sancılı günler geçirdi. Ama her zaman karanlıklardan dimdik çıktı. Korkmayın, çoğunluk bizleriz. Bu kötü insanlar azınlık. Gençlere bir şey söylemek istiyorum. Sizler için bu rezillikleri anlamanın zor olduğunu biliyorum. Ülkelerin inişli çıkışlı demokratikleşme evrelerinde bazen böyle acı şeyler olabiliyor. Ama bunlar yeniden doğuş öncesi sancılardır. Bu büyük millet, bu iktidarın işkencesine biraz daha sabredecek ama ilk seçimde milletimiz gereken cevabı verecek ve bu iktidarı tarihin çöplüğüne atacaktır.”