Babacan: Cumhurbaşkanlığı için yaptırılan uçağın maliyetine 50 yangın söndürme uçağı alırsınız

Yayın tarihi: 11 Ağustos 2021 Çarşamba 10:34 pm - Güncelleme: 12 Ağustos 2021 Perşembe 4:27 pm

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk TV’de Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas ve Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca’nın sorularını yanıtladı

Katıldığı Habertürk yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlayan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’de devam eden yangınlara ilişkin eleştirilen müdahaleler hakkında konuşan Babacan, “Cumhurbaşkanlığı için yaptırılan uçağın maliyetine 50 yangın söndürme uçağı alırsınız” ifadelerini kullandı.

Babacan’ın açıklamalarından satır başları ise şu şekilde:

“Özellikle başta Suriye’den gelen vatandaşlar olmak üzere 6,5 ila 8 milyon arası tahmin ediyoruz. Ciddi kayıt dışı olan yabancı ülkelerin vatandaşları yaşıyor şu anda. Sayın Erdoğan ile Biden’ın yaptığı konuşma marjında bunları yaşıyoruz biz. Türkiye’nin Kabil Havalanı’nı koruması bizim milli çıkarlarımız açısından ne olacak? Türkiye ile Afganistan arasında çok ciddi kardeşlik var ama bizim havaalanını korumakla ilgili milli çıkarımızı birisi çıkıp açıklamalıdır”

Türkiye’nin ABD ile yaptığı görüşme acaba başka bir şeylerin pazarlığı mı, S-400 meselesi var mesela. Surye’den gelenlerde sivil ağırlıklı bir görüntü vardı. Afganistan’dan gelenlerde böyle bir görüntü yok. Bu işi ortada bırakmak hükümetin yapacağı bir iş değil. Olan bizim ülkemize, vatandaşlarımıza oluyor. Bu göç meselesine asla ve asla ırkçılık, yabancı düşmanlığı çerçevesinde bakamayız. Uluslararası hukuk çerçevesi ve insani reflekslerle bakmalıyız. Aynı zamanda kendi vatandaşlarımızın açısından bakmalıyız. Burada acaba milli menfaatler mi acaba üç beş kişinin menfaati mi, öğrenmek istiyoruz. Şu anda bir Suriye stratejimiz yok. Sadece kavga, meselelerde taraf olan başka ülkenin iç siyasetlerinde karşı taraf arayışında olan bir zihniyet şu anda bizi yönetiyor. Bunlar mutlaka bir gün gelip kendi ülkelerine döneceklermiş gibi Türkiye’nin politika çalışması lazım. Madem bu insanlar artık ülkemizde, yaşadığı dönemde de onları mümkün olduğunca topluma entegrasyonla ilgili özel programlar lazım.

“SURİYE’DEKİ SIKINTIDA TÜRKİYE’NİN BİR MİKTAR PAYI VAR”

“Şu an Türkiye’nin hiçbir politikası olmadığı için. Kimi zaman ‘muhacir-ensar’ diyorlar kimi zaman sınırlara gönderiyorlar. Bir strateji, politika, tutarlılık yok. Bu kadar insan varsa şu anda bunun asli sorumlusu şu anda Türkiye’yi yöneten hükümettir. Suriye’de bu kadar sıkıntı varsa Türkiye’nin bir miktar payı var herhalde. Burada geniş bir popülizm ve istismar alanı var.

Biz DEVA Partisi olarak bu alana asla girmeyeceğiz. Afgan ve Suriyelilerin geri dönmesi oradaki istikrara bağlı olacaktır. Bugün niye hala Afgan vatandaşı İran sınırından niye geçiyor? Bu niye engellenemiyor. Hükümet diyecek ki, ‘Ben sınır güvenliğini sağlayamıyorum’ diyecek ya da ‘Biz bir söz verdik, bu söz kapsamında geliyorlar’ diyecek.”

“PUTİN’İN KAPISINDA BEKLEMEK ZORUNDA KALMADIK MI?”

“ABD ve Kanada vize için başvururlarsa veririz dediler. Burası insanların yığılacağı bir istasyon mu. Bizi tampon ülke görüyorlar. Biz dış politika perspektifimizde öncelikle siyasi diyalog, istişare, diplomasi, sorunların barışçıl yöntemlerle çözümünün öncelenmesi var. Başka ülkelerin iç siyasetleri biz taraf olmamalıyız. Türkiye başka ülkelerin iç meselelerinde, seçimlerinde alenen taraf olmaya başladı.

Bu adeta bayrak sallayarak övünç kaynağı haline geldi. Biz o kadar güçlüyüz ki demek istediler. Bu çok yanlış. Taraf olduğunuz parti kaybederse ne olacak? En az 5 yıl o ülkeyle ilişki bozuluyor. Hele demokrasi yoksa otokrat bir rejim varsa o otokrat kişinin ölümüne bağlı oluyor yeniden düzelme. Maalesef Türkiye’nin caydırıcı gücü artıyor askeri gücünüzü test ettiğinde. Kullanmadığınızda caydırıcı oluyorsunuz. Kullanınca test ettiriyorsunuz. 34 tane şehit verdikten sonra sayın Putin’in kapısında beklemek zorunda kalmadık mı?”

“BUNLAR KOSKOCA DEVLET İÇİN PARA DEĞİL”

Orman yangınlarıyla mücadelede yaşanan sıkıntılara da değinen Babacan, “Türkiye’nin yangın söndürme uçakları var aslında. Bunlar Türk Hava Kurumu’nun. Daha önce kullanıldı. Hatta benim Dışişleri Bakanlığım döneminde Yunanistan’a gönderdik. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bütün yetkiyi elinde topladığı için, sayın Erdoğan’ın dikkatine gelmiyorsa kalıyor o konu. Bir makbul kurumlar var bir de tu kaka diye bakılan kurumlar var artık.

O dönemde ekonominin başındayız biz. Acil sorunlar, afetler gündeme geldiği zaman anlık olurdu. Bunlar koskoca devlet için para değil. Yangın söndürme uçağı filosu kaç para ki? Cumhurbaşkanlığı için özel yaptırılan bir uçak var. Onun maliyetine tam 50 tane yangın söndürme uçağı alırsınız. Yangın söndürmeden sorumlu kim? AFAD mı? Direk Cumhurbaşkanlığına mı bağlı? Türkiye’nin yangın söndürme uçağı alamaması tamamen kötü yönetimdir.”

“SAYIN EDOĞAN KAYBEDECEĞİNİ BİLE BİLE NİYE SEÇİM YAPSIN”

Erken seçim tartışmalarını değerlendiren Babacan, “Seçimin ne zaman olacağı belli olmaz bu ülkede, hazırlıksız yakalanmak istemedik. Soran herkese ihtimallerle konuştum. 2022 yılında seçim olma ihtimalini daha fazla görüyorum diyordum. 2023’ün haziranına kadar da bekleyebilir. Sayın Erdoğan kaybedeceğini bile bile niye seçim yapsın diyorum. Şu anda kamuoyu desteği son derece zayıf. Elindeki gücü niye riske atsın diyorum. Unutmayalım burada bir ortaklık var, bu ortaklık kolay bir ortaklık değil. Ortaklığın çatladığı anda ülke paldır küldür seçime gidebilir.” diye konuştu.

 

Ali Babacan: Erdoğan teorisini ilerletti