Haber

AYM'den Gezi direnişiyle ilgili önemli karar: İnsan haysiyeti ile bağdaşmayan...

Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı Direnişi eylemleri sırasında üniversite öğrencisi Duran Eren Şahin'in polis tarafından göz yaşartıcı gaz tüfeğinden atılan kapsül ile başından yaralanması olayını, “insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele” olarak nitelendirerek, hak ihlali kararı verdi.

Kapatılan soruşturma dosyasının yeniden açılmasına hükmeden AYM, “devletin kötü muamele iddiası içeren şikâyetler karşısında derhal verdiği tepki ile bu gibi olaylara müsamahakâr davranmadığını göstermesi” açısından derhal soruşturma açması gerekirken, bunu yapmamasını da eleştirdi. Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, olay tarihinde Ankara’da üniversite öğrencisi olan Duran Eren Şahin, 2 Haziran 2013’te, Kızılay’da düzenlenen Gezi eyleminde gaz bombası kapsülüyle başından yaralandı. Şahin’in avukatı Doğukan Tonguç Cankurt, polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılığa MOBESE görüntülerinin silindiğini ifade eden Emniyet, gaz mühimmatı kullanan personelin de tespit edilemediğini öne sürdü. Savcılık, üç yıl sonra şikâyete ilişkin “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Kararda, polislerin görevini yaptığı iddia edildi.

20 BİN TL TAZMİNA

AYM İkinci Bölüm, “polisin yaptığı müdahale nedeniyle Şahin’in toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine” karar verdi. Başvurucunun başına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle de “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğini” belirten mahkeme, kararın bir örneğinin bu ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti. Şahin’e 20 bin TL manevi tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. Kararda “Başvurucunun toplantı hakkını kullanırken barışçıl olmadığının kamu makamlarınca açıkça ortaya konulamadığı görülmektedir. Bu durumda başvurucuya karşı kullanılan gücün gerekli olduğu söylenemez” denildi. Mağdur hakkında hastanede düzenlenen adli rapor sonrası kamu otoritelerinin olaydan haberdar olduğu ve bu kapsamda derhal resmi bir soruşturma açılması gerektiği vurgulanan kararda, şu eleştirilerde bulunuldu: “Ancak başvurucunun olaydan yaklaşık 40 gün sonra başsavcılığa başvuruda bulunmasına kadar herhangi bir resmi soruşturmanın başlatılmadığı görülmektedir. Bu gecikme iki açıdan önem arz etmektedir: İlki devletin kötü muamele iddiası içeren şikâyetler karşısında derhal verdiği tepki ile bu gibi olaylara müsamahakâr davranmadığını göstermesi, ikincisi ise belli bir zaman dahilinde kaybolma olasılığı olan delillerin bir an önce toplanmasının sağlanmasıdır. Nitekim soruşturmanın başlamasındaki anılan gecikme olay anına ilişkin MOBESE görüntüleri ile özel bir işletmeye ait görüntülerin elde edilememesine neden olmuştur. Dolayısıyla derhal resmi soruşturma başlatılması zorunluluğu açısından gerekli özenin gösterildiği söylenemeyecektir.”