Ayasofya ibadete açılacak mı? Duruşma sona erdi

Yayın tarihi: 2 Temmuz 2020 Perşembe 10:31 am - Güncelleme: 2 Temmuz 2020 Perşembe 1:09 pm

Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesiyle ilgili 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10’uncu Dairesi’nde açılan davanın duruşması bugün yapıldı. Yarım saat süren duruşmada Danıştay’ın aldığı karar 15 gün içinde açıklanacak.

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davayı görüştü. Duruşmaya, Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Ve Cumhurbaşkanlığı taraf olarak katıldı.

Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın haberine göre, Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya’nın camiden müzeye çevrilmesine ilişkin 1934’te alınan Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle 2016’da Danıştay’a dava açmış, karardaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait imzanın da sahte olduğunu ileri sürmüştü.

Dava kapsamında bugün duruşma yapılmasını kararlaştıran Danıştay 10. Dairesi, duruşmada davayı görüşmeye başladı, davacı derneğin iddialarını dinliyor. Yasa gereğince Dairenin, aynı gün ya da 15 gün içerisinde kararını açıklaması gerekiyor.

Duruşmadan notlar

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Avukatı Selami Karaman, “Ayasofya Fatih Sultan Mehmet’in şahsi mülküdür. 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile mülkiyet hakkı görmezden gelindi. Bakanlar Kurulu kararının iptalini istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Müşaviri ise, “Mahkemenin takdirine sunuyoruz” dedi.

Danıştay Savcısı, “O tarih itibariyle işlem hukuka uygundur. Bakanlar Kurulu’nun takdirindedir. Şu anda da Ayasofya’nın açılması Cumhurbaşkanın takdirindedir. Dava reddedilmelidir” ifadelerini kullandı.

Danıştay hâkimi, “Duruşma bitti kararı daha sonra açıklayacağız” dedi.

Atatürk’ün imzası sahte mi?

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesine ilişkin 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararında bulunan Mustafa Kemal Atatürk’e ait imzanın sahte olduğunu ileri sürüyor. Dernek gerekçe olarak da Soyadı Kanunu’nun bu tarihten sonra çıktığını, farklı evraklarda farklı imzaların bulunduğu savunuyor.

Soyadı Kanunu her ne kadar 2 Ocak 1935’te yürürlüğe girse de, 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilmiş ve 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadının verilmesi de Bakanlar Kurulu’nun Ayasofya kararıyla aynı gün gerçekleşti. Yani 24 Kasım 1934. Ancak Mustafa Kemal’in, Ayasofya kararındaki “K. Atatürk” imzasının aynısını bu tarihten önce de kullandığına ilişkin resmi belgeler bulunuyor.

Sözcü gazetesinden Sinan Meydan, “O imza Atatürk’e ait” başlıklı yazısında, Mustafa Kemal’in aynı ya da benzer imzaları hem bu tarihten önce hem de sonra kullandığını belirterek Cumhuriyet Arşivi’ndeki bazı belgeleri paylaşmıştı.

Yargısal süreçler

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005’te Danıştay’a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.

Danıştay Onuncu Dairesi, 24 Haziran 2005’te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008’de ise Ayasofya Camisi’nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetmişti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016’da tekrar Danıştay’a dava açmıştı.

Derneğin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018’de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya’nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, “incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.