Meclis tutanakları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1920 yılında yaptığı bir konuşmada Vahdettin için 'hain' dediğini ortaya koyuyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 25 Eylül 1920 Cumartesi günü düzenlenen Gizli Celse 1. Dönem 72. Birleşim'de yaptığı konuşma esnasında Vahdettin için söylediği "Makamı hilâfet ve saltanatı işgal eden zat bu millet için hain bir adamdır" sözleri Meclis tutanaklarında yer alıyor. Mustafa Kemal Atatürk Vahdettin için şu cümleleri kuruyor:"MİLLET VE MEMLEKET İÇİN HAİN BİR ADAMDIR"
"Bugün bu makamı işgal eden zat bu millet ve memleket için hain bir adamdır. Müsaade buyurunuz beyim. Hain bir adamdır. Meclisi Âlinizde şimdiye kadar pek büyük ve cidden tarihî cüretler gördük. Maateessüf şimdi makamı hilâfet ve saltanatı işgal eden zat bu millet için hain bir adamdır. İspat ettiniz ve bu milletin bütün mukadderatına bütün manasiyle vaziülyed olduğunuzu- ispat ettiniz. Bunun sayesinde bize bütün dünya, bütün düşmanlarımız atfı ehemmiyet etmektedirler. Bu Meclis cidden tarihî hizmet ve cesaretler göstermiştir. Bu tezahürat ile bir milletin mevcudiyetini izhar ettiniz. Dünyada büyük inkilâp yapan ve büyük kuvveti olan devletler, bilhassa bugün fevkalâde müsait şeraitle temas ve irtibat hâsıl olmuştur.MUSTAFA KEMAL'İN BASRİ BEY'E YANITI
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Basri Bey'in "Zatıâlileri de tasdik buyurursunuz ki şahıs için bir şey mevzubahs değildir. Maksadımız bir hüsnüniyetten ve memlekette böyle bir dedikodu hâsıl olmasın içindir. Anadolu dahilinde hem de âlemi islâmda iyi bir tesir icra eder zannederim. Vazı meşruunu iktisap eder demekle zuhuru muhtemel olan dedikodulara nihayet vermek demektir. Bittabi bunu vermediğimize kanisiniz ve heyeti muhtereme de kanidir. Halife namı altında icrayı mefsedet eden bir zata hilâfet vazı meşruunu alır demekle o zat üzerinde" sözleri üzerine ise şu yanıtı vermiştir:"HALİFENİZ NEREDEDİR?"
Müsaade buyurur musunuz? Bu meseleye temas edersek bu mesele bu kadar ifade ve ikmal edilen bir mevzu değildir. Bu mesele, vasi, nazik ve mühim meseledir. Bugün fiilen tatbik etmek üzere yaptığımız birtakım mevaddı kanuniye vardır. Bunlara buna mümasil bir ifadeyi koyunca bize sorarlar, halifeniz nerededir? Halifeniz esir midir? Nerededir halife ve padişahınız?"ESİR OLAN ADAM PADİŞAH OLAMAZ"
Ne cevap vereceksiniz?.. Esir mi diyeceğiz? İşte ulema ve fuzelâyi kiramımız vardır. Esir olan adam padişah olamaz. Biz öteden beri diyoruz ki, halife ve padişahımız kuvvet ve kudreti şeriyesini istimalden memnudur, hainane hareket ediyor. Binaenaleyh bu mesele ile iştigal caiz değildir. Nerde bizim halife ve padişahımız deriz ve bugün ya onu tanımak lâzım veyahut onun yerine derhal birisini ikame etmek lâzım gelir, buyurursunuz. Binaenaleyh bu işi böyle muğlak yapmak halife ve padişah nerede, makamı hilâfet ve saltanat nerededir, esirdir, yahut kudret ve kuvvetini kullanamaz dersek ilga ederiz. İçinden çıkamayız. Sonra ufak bir madde ile içinden çıkamayız. İrtibatı nedir, hukuku nedir? Onlar için kanun yapmak lâzım gelir." Basri Bey ise Atatürk'ün yanıtı üzerine, "Efendim; maksadımızı arzettik. Bu mesele ile zaten iştigal etmiyoruz. Böyle bir maddeye böyle bir maddenin ilâvesini tasavvur ettik. Onun için takdim ettik. Mademki böyle bir mahzuru siyasî vardır, biz de vazgeçiyoruz" demiştir. Tutanağa tbmm.gov.tr'den ulaşılabiliyor.
Muhabir: Gizem Özlen