‘Asgari ücret konuşulacak’ denilen kabineden Lütfü Türkkan çıktı

Yayın tarihi: 8 Kasım 2021 Pazartesi 7:36 pm - Güncelleme: 8 Kasım 2021 Pazartesi 9:33 pm

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sona erdi. Yandaş medyanın toplantı öncesi asgari ücretin konuşulacağına dair haberleri boşa düştü. Toplantıdan İYİ Parti Grup Başkanvekilliği görevinden alınan Lütfü Türkkan çıktı. Elektrik faturalarındaki TRT payı ile enerji fonu kesintilerinin kaldırılacağını söyleyen Erdoğan, muhalefet liderlerini ve İstanbul Sözleşmesi’ni hedef aldı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki toplantı 3 saat 40 dakika sürdü. Toplantının ardından basının karşısına çıkan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Türkiye, salgınla mücadelesini dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek başarıyla devam ettirmektedir. İkinci yılın sonuna doğru yaklaştığımız salgın, yeni dalgalar ve yeni varyantlar halinde ilk dönemdeki ön görüleri aşarak insanlığı tehdit etmeyi sürdürüyor. Bu durum gelişmiş ülkeler dahil tüm devletlerin üretim alt yapılarını giderek zorlamaktadır. Kendi ülkelerini karalamak dışında bir iş bilmeyenler kafalarını kaldırıp dünyaya baksalar bu gerçeği görecekler. Ülkeler maske ve koruyucu malzeme kavgası verirken biz rahatça ihtiyaçlarımızı karşılayabildik. Bu sayede üretim ve dağıtım zincirleri çöküp insanlar temel ihtiyaç maddelerine bile erişmekte güçlük çekerken biz hiçbir sıkıntı yaşamadık. Sadece finans gücüyle böylesine büyük ve derin krizlerin aşılamayacağını büyük ekonomilere sahip ülkelerin durumu ortaya koyuyor.

“YÜZ YÜZE EĞİTİM KESİNLİKLE DEVAM EDECEK”

Sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize asla izin vermedik. Vaka, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayıları kontrol edebileceğimiz bir seviyededir. Sanayi üretiminde kesintiye meydan vermeyecek bir sistemi salgının ilk günlerinden itibaren kurmuştuk. Belirlenen yaş grubunun üzerindeki herkesin aşılarını olmaları veya tamamlamalarının salgının ağır sonuçlarının azaltılmasına katkıda bulunacağını tekrar hatırlatmak istiyorum. Okullar açık mı kalacak kapanacak mı tartışması sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim kesinlikle devam edecek.

Sağlık Bakanlığı’na 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum. Kapanma dönemlerinde verdiğimiz yerinde desteklerle ekonomik faaliyet yürüten aktörlerin telafi edilemez sorunlar yaşamalarının önüne geçtik. Genç işsizliği önlemek için 251 organize sanayi bölgesinde açmayı taahhüt ettiğimiz mesleki eğitim merkezlerinden 87’sini faaliyete geçirdik. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı ekonomi politikamızla bütçe disiplininden taviz vermeden ülkemizi büyütecek her adımı desteklemeye devam ediyoruz. Ülkemizin bu yıl yaklaşık yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini yaptığımız yatırımlar ve aldığımız tedbirlerle herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladık.

“KONUTLARDAKİ DOĞALGAZI 150 DOLARDAN VERİYORUZ”

Avrupa’da ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Avrupa’da doğalgaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibariyle günlük piyasada bin 500 dolar seviyesine çıktı. Buna karşılık ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğalgazı hala 150 dolardan veriyoruz. Doğalgazı hane halkında yüzde 76 indirimle vererek 50 milyar liralık bir sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz. Petrol fiyatları 2020 yılı başındaki 42 dolar seviyesinden 80 dolar seviyesine kadar yükseldi.

2021 yılı için vatandaşlarımızın cebinden toplamda 127 milyar liralık ilave bir meblanın çıkmasını önledik. Her vatandaşımıza yıllık bin 500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk. Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki TRT payı ile enerji fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık.

Türkiye’nin en büyük gücü milletimizin birliğidir. Bu gerçeği sadece biz görmüyoruz. Son dönemde yalana, iftiraya, tehdide dayalı senaryoların ürünü söz ve davranışların dışarda ve içerde giderek artış göstermesinin sebebi bu fotoğraftır. Güçlü Türkiye’nin inşası yolundaki son önemli imtihanımız olan 2023’ü de başarıyla geride bıraktığımızda ülkemizin dünyanın siyasi ve ekonomik liginin en üstündeki yerini alışına hep birlikte şahitlik edeceğiz.

CHP VE HDP’Yİ HEDEF ALDI

Türkiye’nin en büyük gücü milletimizin birliğidir. Bu gerçeği sadece biz görmüyoruz. Son dönemde yalana, iftiraya, tehdide dayalı senaryoların ürünü söz ve davranışların dışarda ve içerde giderek artış göstermesinin sebebi bu fotoğraftır. Türkiye’yi diledikleri gibi yönlendirebilecekleri vaktini ve enerjisini çalabilecekleri müstemlekelerinden biri sananlar ile kendi ihtirasları uğruna onların değirmenine su taşıyanların heveslerini kursaklarında bırakmak bizim boynumuzun borcudur. Ülkemizi eser ve hizmet siyasetiyle 19 yılda bu seviyesine nasıl biz getirdiysek 2023 hedeflerine ulaştırmayı da gençlerimize 2053 vizyonunu emanet etmeyi de rabbim bize nasip edecektir.

Bu ülkenin ikinci büyük partisi ünvanını taşıyan bir siyasi teşekkülün milli çıkarlarımıza yönelik ciddi bir tehdit haline dönüşen tutarsızlıklarından endişe duyuyoruz. Geçtiğimiz hafta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’taki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekatlarına imkan veren Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi konusunda yaşanan tartışmalar bu endişelerimizi daha da artırmıştır. Türkiye’nin sınır ötesi harekatları siyaset üstü bir konudur. Geçmişte defalarca evet dedikleri bir tezkere metnine bu defa ‘yabancı asker’ gibi ‘vatana ihanet’ ithamı gibi zırvalık gerekçeleriyle saldıranların bir yerlerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır. Böyle değilse hiçbir siyasetçinin kendisiyle bu derece çelişeceğini sanmıyoruz. Bu tezkereye karşı çıkmak Türkiye’nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir. Bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Çünkü ilk günden beri Meclis’te tezkerelere en şiddetli karşı çıkan terör örgütünün şamar oğlanlığından öte bir değer taşımayan bu kesimdir. Türkiye’nin en eski ve ikinci büyük partisinin bu örgüt kuklası yapı tarafından yönlendirildiğini görmekten üzüntü duyuyoruz.

Son seçimlerde yapılan gizli ortaklıklarla kimi belediyelerdeki bazı birimlerin bu partinin yönetimine verildiğini zaten cümle alem biliyor. Şimdi bu ortaklığın ülkenin milli güvenlik meselelerine kadar uzanmış olması artık konunun siyasi ittifakla izah edilemeyecek bir boyuta taşındığının işaretidir. Meclis’e Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini yalan ve iftiralarla savunanların Yozgat’a gidince Kandil’i yakıp yıkmaktan söz etmeleri de bir başka omurgasızlık örneğidir. Nerede neyi konuşacaklarını da iyi biliyorlar. Meclis’te tezkereye hayır demekle kalmayıp egemenlik haklarımıza saygı göstermeyen büyükelçilere verilen tepkiye destek olmayan, Kanal İstanbul projesini yabancı büyükelçilere şikayet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez.

‘LÜTFÜ TÜRKKAN’ TEPKİSİ

Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl’de şehit yakınına yapılan edepsizliği de aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyorum. Bir şehit yakınının feryadını, onun namusuna bacısına en ağır hakaretleri küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak insanlığa sığmaz. Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir.

Sadece bir kamu bankası olan Ziraat Bankası’na 36 milyon dolar borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi aynı zamanda Kocaeli’nde devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle de çok ciddi orada sıkıntılar yaşanmıştı. Bizim inancımızda ve kültürümüzde her birimizin annesi, bacısı, eşi herhangi bir birey olmanın ötesinde değere sahiptir. İYİ Parti’nin başındaki hanımefendi milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu hakarete tepki göstermelidir. Buradan kadın STKlara sesleniyorum. Ey kadın STKlar siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayana küfredilirse hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız?

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Ana muhalefetin başı iki gün önce yaptığı açıklamalarda kadın haklarından bahsediyordu. Bu saldırıyı nereye kadar görmezden geleceksiniz? Meclis’te aynı renk ve sloganlarla bezeli maskeler takan sözde siyasetçiler vardı. Bunların hiçbiri de şehit yakınına hakaret eden bu rezil şahsın terbiyesizliğine karşı derhal harekete geçmemekle amaçlarını göstermiştir. Her kim bu ülkede bir daha ‘İstanbul Sözleşmesi’ diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir.

Bingöl’deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için tüm imkanları kullanacağız. Milliyetçiliği kimseye bırakmayanların aslında millete nasıl baktıkları bu tür örneklerle ortaya çıkmaktadır.”

İYİ Parti’de Lütfü Türkkan toplantısı: Ne gerekiyorsa yapacağız!

Habertürk’ten ‘Lütfü Türkkan tam bir İstanbul Beyefendisidir’ açıklaması