Arda Turan: Yıllardır uyku problemi çekiyorum, ülkedeki ortam hevesimi kırıyor

Yayın tarihi: 11 Mayıs 2022 Çarşamba 3:50 pm - Güncelleme: 11 Mayıs 2022 Çarşamba 4:01 pm

Galatasaraylı Arda Turan “Diyet yapıyorum 10 gün sonra bozuyorum. Çalışmaya başlıyorum sonra vazgeçiyorum. Kimseyi suçlamıyorum ama ülkedeki ortam hevesimi kırıyor” dedi.

Performansına yönelik eleştirilere değinen Galatasaraylı futbolcu Arda Turan dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Turan, sürekli yargılandıklarını ve bunun psikolojik olarak kendilerini çok yorduğunu anlattı. Örnekler vererek sitemde bulunan yıldız futbolcu şu açıklamaları yaptı:

‘ÇOK HATALARIM OLDU’

“Gelmeden önce bu konuşmayı düşünmüştüm. Uzun zamandır aklımda hep şöyle başlangıçlar oluyor; ‘Arda çok hataları oldu ama iyi çocuktur’ yüzde 100 gerçekten çok hatalarım oldu. Bunlar emin olun sizin bildikleriniz değil. Kendi içimde bildiklerim ve aslında ailemle olanlardı. Ama hayatımız boyunca hata yapmaya devam edeceğiz. Hata yapmalıyız da kendimizde hata yapacak cesareti bulmalıyız. Bazen yaptığım şeyler unutuldu mu? Ya da ilham verme işi geçti mi? diye düşünüyordum. Bu ödül uzun zaman sonra gerçekten bunların hatırlandığını, bana gençlere hala ilham verebileceğini gösterdi. İçimdeki gerçekten başarma azmini, tekrardan çalışma azmini o kadar uyandırdı ki önemini size anlatamam. Açıkçası topluma karşı bir çekincem de vardı. Uzun zaman sonra yaşadığım mutluluğu anlatamam. Çünkü siz bugün Arda’nın hatalarına ‘ama’larına değil de güzel tarafına bakmayı seçtiniz. Benim güzel tarafıma baktığınız için teşekkür ediyorum” dedi.

‘SÜREKLİ YARGILANIYORUZ, ÇOK YIPRANDIM’

Spor dalındaki hocalarımız yargılıyor, evde annemiz yargılıyor, en büyüğü kendi kendimizi sürekli yargılıyoruz. Bir şeyler yapmak için cesaretimiz o kadar az kaldı ki. Sürekli korkuyoruz ve bizim için kaybetmek çok kötü bir şey gibi geliyor. Bu işin sıkıntılı olan kısmı psikolojik olarak yıpranma çok fazla buna hazırlık olmalıyız. Galatasaray A takımına çıktığımda önümde büyük bir miktar para, minimum 3-4 kelime İngilizce ve hiçbir psikolojik eğitim almamış bir çocuktum. Sonrasında her davranışımı doğru beklediler. Hep söylerim bana verilmeyen şeyleri geri istediler. Şimdi altyapımızla ilgili ‘İngilizce eğitimi alıyorlar mı? Psikologları var mı?’ diyorum. Şu ana kadar 700 maç oynadım. Fiziksel olarak yaşadığım sakatlıkları geçiyorum, tolere edilebilir ama geldiğim noktada o kadar çok psikolojik olarak yıprandım ki çünkü milli maça çıktığınızda kazandığında kahraman kaybettiğinde hain oluyorsun.

‘İNSANLAR MUTLU OLSUN DİYE BAMBAŞKA BİRİ OLDUM’

Kendinizi sürekli etraftakileri mutlu etmek için hazırlıyorsunuz. Artık 700 maçın sonundaki panik vücudunuz doğru reaksiyonlar veremiyor, doğru düşünemiyorsunuz, paylaşamıyorsunuz. Artık tahammül sınırınız hiç kalmamış oluyor çok fazla tepki vermeye başlıyorsunuz. En büyük tavsiyem ne olursa olsun kendinizi mutlu edin. Eğer siz mutlu olmazsanız ne ailenizi ne de takım arkadaşlarınızı mutlu edersiniz. Bu hataya son yıllarda çok düştüm. İnsanları mutlu edeceğim, dediklerini yapacağım diye kendim olmaktan bambaşka biri oldum.

‘GİYDİĞİME, YEDİĞİME, İÇTİĞİME, EĞLENDİĞİME ÇOK FAZLA TAKILDILAR’

Çok fazla giydiğime, yediğime, içtiğime, eğlendiğime takıldılar. Oyunu geliştirmek adına bir şeyler yaptığımı, düşündüğümü düşünüyordum. Hocalarımla bunu tartışabilme yeteneğim vardı. Bilinçaltında o kadar çok ‘Arda algısı’ vardı ki rahatsız edici olabilir. Ben de çok agresiflikler yaptım, her yerdeydim. Kimseyi kırmamak için sabah kalkıyorsun magazinde, sporda, ekonomide var. Boş boş konuştuğum bir sürü zamanlar oldu.

Bir oyuncuda futbolcu olması için 10 tane fiziksel özellik gerekiyorsa bunların 7’si bende mevcut değildir diye düşünüyorum. Sadece içimde adalet duygusuyla gelişmiş inanılmaz bir kazanma arzusu vardır. Hayatımda hiçbir oyunda hile yapmam. Eşim burada, evde kağıt oynarken bile hile yapmam ama sonuna kadar kazanmak için uğraşırım. Bir başka özelliğim ise çok iyi bir oyuncu zekasına sahibim. Dünyadaki en üst düzey orta sahalarında, yani Iniesta’nın Royce’un yani o seviyedeki oyuncuların oyun görüşüne yakın bir görüşe sahibim. Bu benim için çok büyük bir avantajdı. Her zaman topa sahip olmanın büyük takım için çok değerli olduğunu düşündüm ki Real Madrid bunu her defasında kanıtlıyor.

Hep şöyle eleştiriler olurdu; Arda takımı yavaşlatıyor. Asla takımı yavaşlatmıyordum, topa sahip olup oyuna hükmetmemizi sağlıyordum. Hep böyleydi ama tabi sosyal medyada halk, karşı kaleye gidelim istiyordu. Arkadaşlar oyun 90+ oynanıyor, bir oyuncunun ayağına iki dakika top değiyor. Yani geriye kalan 90 dakikada zaten topsuz oyun oynuyoruz. O yüzden inanın bana top o kadar kıymetli ki topu kaybetmemek, topa hakim olmak çok önemli. Bugün açıkçası kendi takımımızın, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın da yaşadığı en büyük sorun topa sahip olmamak. Topa sahip olamazsanız rakip olur ve daha çok koşarsınız, koştukça da bu oyunu oynayamazsanız.

‘YILLARDIR UYKU PROBLEMİ ÇEKİYORUM, ÜLKEDEKİ ORTAM HEVESİMİ KIRIYOR’

Yıllardır uyku problemi çekiyorum, rahat uyuyamıyorum. Bir itiraf olacak ama kendime iyi bakamadım. Sebebi tamamıyla psikolojik. Psikolojimi bir türlü iyi toparlayamadığım dönemler oldu. Diyet yapıyorum 10 gün sonra bozuyorum. Çalışmaya başlıyorum sonra vazgeçiyorum. Çünkü kimseyi suçlamıyorum ama ülkedeki ortam hevesimi kırıyor. Gelişememek hevesimi kırıyor. Bu oyunu biz neden daha iyi oynayamıyoruz? Neden pas oyununu daha iyi oynayamıyoruz? Derken ben de biraz duygusalım çabuk düşerim. İspanya’da kendime çok daha iyi bakıyordum çünkü çok daha özgür hissediyordum. İnsanın kendimi özgür hissetmesi kadar güzel bir şey olamaz. İspanya macerama tamamlanmış hikaye olarak bakıyorum, tabi ki çok güzel günlerdi. Özlüyorum ama gönül rahatlığıyla tatlı bir özlem var.

‘MİLLİ TAKIM İÇİN ÇOK FEDAKARLIK YAPTIM, ASLA HAK ETMEDİM’

Üzüldüğüm zaman gülebiliyorum, bazen evde de böyle oluyor. 2016 elemelerinde İzlanda maçından sonra beni çok yıpratan bir gülümseme olayım var. Maç öncesi bir hafta taç atışına çalışmıştık. İzlanda takımı bir hafta boyunca taç ve uzun top atıyor. Teknik direktör Mircea Lucescu da ‘topa vurmanız önemli değil, düştüğü yer önemli o yüzden topa çok kalabalık çıkmayın’ diyordu. Dünya kupası gibi önemli bir maçta ilk uzun topa iki kişi birden çıktık ve düştüğü yer bomboştu gol yedik. O beni çok sinirlendirmişti ve bütün maç ona takılarak devam ettim. Oyundan çıktığımda da onun sinirine gülmüştüm. Hayatım boyunca milli takım için çok fedakarlık yaptım. O kadar çok ki size anlatamam. Barcelona’dayken ayak tendomumda yırtılma vardı ve açıkçası Barcelona kulübü 2016 elemeleri için beni göndermek istemedi ama ben onları dinlemeyip buraya geldim. Karşılığında yıllarca muhteşem bir sevgi gördüm ama ıslıklarla gönderildim. Kendim de sonuç olarak bıraktım. Asla bunu hak ettiğimi düşünmüyorum.

BARCELONA YANITI: TUR REHBERİ DEĞİLİM

Hocaların, kulübümüzün tercihi, ben takım kaptanı olarak yükümlülüğüm doğru davranışlarda bulunup, doğru şekilde devam etmek. Çünkü Galatasaray altyapısını ve kültürünü temsil ettiğimi düşünüyorum. Saygıyla karşıladım, Göztepe’de Konya’da yoksam gerçekten takım için önemli değilsem Barcelona’da olmamın da bir anlamı yok çünkü ben tur rehberi değilim.

‘O KRAMPON İYİ Kİ HAKEME GELMEDİ’

Kupa çeyrek finaliydi, galiba biz 1-0 öndeydik. Fernando Torres’in vurmasıyla, Javier Mascherano’nun eline top çarptı. Hepimiz penaltı olduğunu düşündük ve penaltı oldu diye duraksadık. Duraksayınca Barcelona kontratağa çıktı, biz de açık alanda Messi, Neymar ve Suarez’e yakalandık ve o arada golü yedik. Golü yiyince hakeme şiddetli şekilde itiraz ettik. Bu itiraz devre arasında da sürdü. Devre arasındaki bu itiraz devam ederken hakemin tavrı bize karşı çok sertti, Barcelonalı oyunculara karşı çok daha kibardı. Ben de buna çok sinirlendim ve öteki pozisyonda Dani Alves ve Rakitic ayağıma basıp kramponumu çıkardı hakem de ‘devam’ dedi açıkçası tamamen refleksti iyi ki hakeme de gelmedi. Tamamıyla yanlış davranış ama kabul ediyorum çok güzel anı.”