Büyük dil modelleriyle geliştirilen yapay zeka uygulamalarının dil konusundaki becerileri her geçen gün açığa çıkarken, dil öğrenmenin geleceği de tartışma konusu hâline geldi. Güncel bir araştırma, yapay zekanın öğretmen-öğrenci ilişkisinin yerini dolduramayacağını gösterdi.
İstanbul — OpenAI’ın geçtiğimiz haftalarda tanıtımını gerçekleştirdiği ChatGPT-4o’nun simültane çeviri ve dil yetkinlikleri, uzun süre gündemi meşgul etti. Bu durum ABD borsasında işlem gören dil öğrenme uygulaması hisse senetlerinin performansına dahi yansıdı. Ancak güncel bir araştırma, dil öğrenme sürecine yapay zekanın, öğretmen - öğrenci ilişkisinin yerini alamayacağını gösterdi. Preply tarafından yapay zekanın öğrenme süreçlerine etkisine ışık tutmak için hazırlanan bir araştırma, 10 öğrenciden 7’sinin öğrenme sürecinde insan etkileşiminin ve rehberliğinin farkında olduğunu gösterdi.TÜRK ÖĞRENCİLERİN %67’SI GERÇEK ÖĞRETMENLER İLE ÖĞRENMEYİ ÖNEMLİ GÖRÜYOR
İngilizce dersleri başta olmak üzere, en çok talep gören yabancı dil derslerini dünyanın dört bir yanından 32 bin öğretmenle kullanıcılarına ulaştıran Preply tarafından hazırlanan araştırma kapsamında, aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok ülkede 2.700’den fazla öğrenciye ve 1.000’i aşkın İngilizce öğretmenine sorular yöneltildi. Yanıtlar, Türkiye’deki öğrencilerin de yapay zeka ile öğrenme konusunda çekimser olduğunu, öğrencilerin %67’sinin gerçek bir öğretmenden öğrenmeyi önemli gördüğünü ortaya koydu. Preply internet sitesinde paylaşılan araştırma sonuçlarında, öğrenci-öğretmen ilişkisinin yalnızca ders bağlamında olmadığı, insan etkileşiminin öğrenme sürecine ve deneyimine katkısının yadsınamadığı belirtildi. Öte yandan Z kuşağına mensup katılımcıların %31’i, yapay zeka ile kişisel bilgilerini paylaşma konusunda istekli olmadıklarını dile getirdi.ÖĞRETMEN MOTİVE EDİYOR, ÖĞRENCİ İLERLİYOR
Araştırmaya katılan öğrencilerin %31’i, yapay zeka tabanlı öğrenme süreçlerine ilişkin temel endişelerinin, insani bağlantı ve öğretmenin sağladığı motivasyon eksikliği olduğunu söyledi. Yapay zeka tabanlı öğrenmenin, literatüre girmiş olsa da öğrenci-öğretmen arasında kurulan organik ilişkinin yerine geçemediği tespit edildi. Araştırma sonuçlarına ilişkin yorumlarda, öğretmen-öğrenci arasındaki ilişkinin motivasyon ve ilerleme yaklaşımını içerdiği vurgulandı. Öğretmenlerin öğrenciyi motive etmesinin ilerlemeyi beraberinde getirdiğini, ilerleyen öğrencinin de motivasyonunu koruduğu değerlendirmesinde bulunuldu. Yapay zeka tabanlı dil öğrenme uygulamalarını bırakma sebepleri arasında da motivasyon kaybı öne çıktı.2 İNGİLİZCE ÖĞRETMENİNDEN BİRİ YAPAY ZEKAYI KULLANIYOR
Yapay zeka, öğrenme sürecinde öğretmenin yerini alamamış olsa da, 2 İngilizce öğretmeninden yaklaşık biri (%47) hâlihazırda yapay zekayı kullandıklarını söyledi. Öğretmenlerin yarısına yakını, dil bilgisi ve kelime egzersizleri oluşturmak (%41), dil eğitimi konusunda yardım almak (%36), okuma ve dinleme etkinlikleri oluşturmak (%35) ve yazma egzersizleri için örnek metinler üretmek (%34) için yapay zeka ve otomasyon araçlarından yararlandığını dile getirdi. Yabancı dil öğrenmeyi zamandan ve mekândan bağımsız hâle getiren Preply tarafından hazırlanan araştırma, özellikle Türkiye, İspanya, İtalya gibi ülkelerde yaşayan %54’lük bir çoğunluğun, dil öğreniminin yapay zeka teknolojisi ile insan etkileşiminin dengeli bir karışımda bir araya geldiği bir gelecek hayal ettiği vurgusuyla sona erdi.
Kaynak: BÜLTEN