Ankara'nın ortasında öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, 5 gündür süren duruşmayı 'kumpas tiyatrosu' olarak değerlendirdi. Ateş, "Bu yargılamaya 'eksik iddianameyle yapılan yarım mahkeme' diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararda hukuki olarak eksik bulduğumuzu beyan ediyoruz" dedi.
Silahlı saldırıda öldürülen
Sinan Ateş’in faillerinin yargılandığı davanın ilk duruşması 5’inci günde görüldü. Duruşmada verilen ara kararda 22 tutulu sanıktan 10’u tahliye edildi. Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde yakalandığına dair raporun dosyaya girmesi talebi talebi reddedildi. 17 kişinin hakkında yürütülen soruşturmanın ana dava ile birleştirilmesi talebi reddedildi. Duruşma 19 Temmuz’a ertelendi.
Duruşmanın sona ermesinin ardından Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş açıklamada bulundu.
Sözlerine, "Şu anda burada dudağımdan dökülecek olan her sözün, kanayan bütün vicdanlar için, adalet dilenen birer yoksulluk olarak kayda geçmesini talep ediyorum" diyerek başlayan Ayşe Ateş şunları söyledi:
Dost dediklerimizden gördüğümüz onca vefasızlıktan ve alçaklıktan; düşman bildiklerimizin gösterdiği bunca merhametten ve şefkatten sonra hayatta tutunduğum tek dalın iyilik olduğunun, insanları iyiler ve kötüler olarak ayırdığımın altını da bir kez daha çizmek istiyorum.
https://tele1.com.tr/selma-ates-8-isim-verdi-sinan-ates-durduk-yere-katledilmedi-1096379/
'KUMPAS TİYATROSU'
Beş gün boyunca, sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak-verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan, basın-yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı. Malumunuz olduğu üzere, kapsadığı şüpheliler, şüpheliler arasındaki bağlantılar ve deliller bakımından bütünüyle ilişkili olmasına karşın birbirinden ayrılan iki dosya var. Bu yüzden biz bu yargılamaya 'eksik iddianameyle yapılan yarım mahkeme' diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararda hukuki olarak eksik bulduğumuzu beyan ediyoruz.
Bunun sebeplerini sıralamam gerekirse;
Dosyaya bakan savcılar hakkında FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli dayanağı da torbacıların, kiralık katillerin beyanlarıydı. Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar bugün bunu beğenmez oldu. İddianamenin hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen meclis kürsüsünden yapılan 'İddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı' çağrısı akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu.
Birkaç hafta önce Burak Bekiroğlu isimli şahıs yapmış olduğu paylaşımda beni de etiketleyerek, 'Eğer bir daha konuşursan seni FETÖ'ye öyle bir monte ederim ki yüz avukat tutsan kurtulamazsın. Seni Pensilvanya'ya gömerim' şeklinde tehditlerde bulunmuş, bu cinayeti de Mustafa Özcan'ın azmettirdiği iddiasını ortaya atmıştır. Üstüne bir de 'Bu gerçeği sen de biliyorsun' demiştir. Ben tehditlerine ilişkin kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Kendisi ise bu cinayeti firari FETÖ imamı Mustafa Özcan'ın azmettirdiğine dair bilgi ve belgeleri savcılığa teslim etmedi.
Müdafiler bu cıvık iddiaları ısıtıp duruşma sırasında önümüze koydular. Bulgu ya da belge sunmadılar. Tıpkı Sinan'ı Selman'ın öldürdüğüne dair kiralık katil beyanını esas alarak konuşanlar, aklandığını iddia edenler gibi.
"ÇİZDİĞİNİZ ÇERÇEVEYİ PARAMPARÇA EDİP AYAKLARINIZIN ALTINA ATACAĞIM"
'Bu olayı FETÖ yaptı' diyerek kapatmak istiyorlar. Aslında diyorlar ki 'Biz ne diyorsak onu kabul edecek, çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkarsan seni mahvederiz'... Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım. Bunu herkes böyle bilsin. Çizdiğiniz o çerçeveyi de paramparça edip ayaklarınızın altına atacağım.
Hem katledilmeden hemen önce resmi hesaplar üzerinden hem de katledildiği andan itibaren açılan sahte hesaplar aracılığıyla Sinan ile alakalı olarak yürütülen karalama kampanyalarının, FETÖ'cü iftiralarının merkezinde kurgulanan ve sergilenen bu tiyatro varmış. 'Biz bunu öldürdükten sonra savcı, emniyet mensubu, ana, başı, eş demeden FETÖ'cü ilan eder, Sinan da FETÖ'cü der ve elimizdeki gücü kullanarak da üzerini bu şekilde kapatırız' şeklinde bir plan yapılmış. Bunu iddia etmiyorum. Bu senaryoyu karanlık gücün satılık kalemleri, trol hesapları sosyal medyada ve basında her gün yazıp çiziyor.
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMASINI TALEP ETTİ
Bir daha bu dosyada delil karartıldığına dair en ufak bir şüphe uyanmaması, bu yargılama sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, korkutucu bir güce sahip bu karanlık tarafından yargının ve emniyetin üzerinde kurulmak istenen baskının önüne geçilmesi ve bu siyasi cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için bir “Meclis Araştırma Komisyonu” kurulması gerekliliği açıkça ortadadır.
Çünkü Ankara’nın göbeğinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin dibinde, kameraların önünde ve güpegündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi karanlık ve kuytu bir köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir. Buradan alınan cesaretle peş peşe birçok siyasi cinayet işlenebilir. Malumunuz olduğu üzere tarih; bu ve benzeri acı tecrübelerle doludur. Sinan’ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır.
Şüphesiz ki kurulacak olan bu komisyonla birlikte ülkemizde adalet dilenen bütün yoksulluklara umut olacak yeni bir sürecin ilk adımı da atılmış olacaktır. Bu kapsamda Yüce Meclis’imizdeki her bir milletvekilimizden bu hususta ortaya bir irade koymasını rica ediyorum.
https://tele1.com.tr/sinan-ates-cinayeti-davasinda-10-tahliye-1096164/