İzmir'de yaşayan üniversite öğrencisi ile annesi arasında farklı evde yaşama isteği nedeniyle tartışma çıktı. Bunun üzerine Anne ile oğlu arasında arabuluculuk sözleşmesi imzalandı. Sözleşmedeki para yönetimi ile ilgili maddeyi ihlal eden genç, 2.5 ay sonra eve geri dönmek zorunda kaldı.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) öğrencisi Ozan Kurt (18), arkadaşlarıyla ayrı evde yaşamak istediği için annesi Yeliz Kurt (46) ile yaşadığı tartışmayı ara buluculuk sözleşmesi imzalayarak çözdü. Kurt, sözleşme şartlarına uymayınca 2,5 ay sonra ailesinin evine döndü. Kurt, "Sözleşmedeki maddi kuralları yerine getirmeyince arkadaşlarımın yanından ayrılıp eve dönmem gerekti. Sıkışınca ailemin yardımını almak zorunda kaldım. Şu an her şey iyi. İyi ki de yaşadım gördüm" dedi.
Sözleşmeye göre Ozan Kurt, şu taahhütleri yerine getirmeyi kabul etti:
"Ozan, ilk 5 ayda 7000 TL anneden destek alacak, kendi geliri olursa olduğu kadar destekten düşülecek. Eylül 2024'e kadar güvenlik, sağlık, zaman ve para yönetimi becerilerini geliştirebilirse ayrı evde yaşama hakkı kazanacak, geliştiremez ise tekrar eve geri dönecek ve yeterince güçlendiğinde tekrar aynı deneyimi yaşayabilecek."
"BELİRLİ MADDELERDE ANLAŞTIK"
Anne-oğul, sözleşmeyi imzaladı. Arkadaşlarıyla ayrı evde yaşamaya başlayan Kurt, sözleşme şartlarını yerine getiremediği gerekçesiyle 2,5 ay sonra ailesinin evine döndü. 7 yaşlarında ikiz erkek kardeşleri olduğunu söyleyen Kurt, evde kardeşlerinin çok gürültü yapması nedeniyle kendine ait sessiz bir odaya ihtiyacı olduğunu bu nedenle ayrı bir eve taşınmak istediğini belirterek, "Müzik ve sanatla uğraştığım için özel bir alana ihtiyacım vardı. Grup aktivitelerini yerine getirmek istedim ve arkadaşlarımla ayrı bir eve çıkmaya karar verdim. Aileme anlattığımda olumsuz bir tepkiyle karşılaştım. Annem bu kararıma karşı çıktı. Daha sonra Müzakereci Arabulucular Derneği Başkanı Feridun Balcı'ya danıştık. Onun yardımıyla belirli maddelerde anlaştık. Kurallara uyarsam ayrı yaşamaya devam edeceğim, uymazsam da eve geri döneceğimin belirtildiği maddeleri kabul ettim" dedi.
"PARA YÖNETİMİNDE TAKİBİ KAÇIRDIM"
Elektrogitar çalıp, müzik yazılım programları kullandığını söyleyen Kurt, "Sözleşme yaptıktan sonra stüdyo ekipmanlarımı, hoparlörlerim, bilgisayarım, ses kartım ve mikrofonumu yeni eve taşıdım. Ama arkadaşlarımla anlaşmazlık yaşayınca ayrı bir odam da olmadı. Salonda kalmak zorunda kaldım. Daha sonra anlaşmazlıklar büyüdü. Sözleşmedeki maddi kuralları yerine getirmeyince geri dönmem gerekti. Ailemden ilk kez ayrılmıştım. Sonuçta ailem kadar tanımadığım insanlarla bir arada yaşıyordum. Bazı durumları kestiremedim. İş bölümünde sorumluluk benim üzerimdeydi ama arkadaşlarım sorumluluklarını yerine getirmedi. Ben hep elimden geleni yaptım ama benim için onların yapmaması sorun yarattı. Belli bir yere kadar madden zorlanmadım. Fakat para yönetiminde takibi kaçırdım. Sıkışınca ailemin yardımını almak zorunda kaldım. Sözleşmeye uyamadığım için ailemin evine geri döndüm. Şu an her şey iyi. İyi ki de yaşadım gördüm. Tekrar ayrı eve çıkmayı düşünüyorum ama emin değilim. Bunun için biraz daha hazır olmam gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"MÜZAKERE İLE KAYGILARIM AZALDI"
Yeliz Kurt da oğlunun yaşadığı deneyim sayesinde ders aldığını belirterek, "Üniversitede istediği bölümü kazandı. Fakat arkadaşlarıyla eve çıkmak istedi. Sorumluluk almak istediğini söyledi. Maddi manevi yönden düşününce ayrı bir eve çıkmasını istememiştim. Müzakere sayesinde kaygım azaldı. Hatta Ozan'ı anlamaya başladım. Riskleri göze aldım. Ozan'ın bu deneyimi kazanmasının para harcamamdan daha önemli olduğunu düşünüp, sözleşmeyi imzalamaya karar verdim. Onun da bu deneyimi yaşaması gerektiğini düşündüm. Sözleşme yaptık. Para sıkıntısı yaşayacağını tahmin ediyordum ama daha en başında arkadaşlarıyla ilgili de sıkıntılar yaşamaya başladı" diye konuştu.
Ailelere de ergenlerle yaşadıkları sorunları aşmak için müzakere yapmalarını tavsiye eden Kurt, "Çok korkmamak gerekiyor. Biraz korkak bir yapıya sahibim. O yüzden en kötü senaryoları gözden geçiriyordum. Kaygılardan biraz arınıp onlara yol vermek lazım. Deneyim kazanmaları gerekiyor. Hiçbir şey olmasa bile ileride belki yine isteyecek ama şimdi yaşadığı sorunları gözden geçirip, ona göre yola çıkacak ve arkadaşlarını ona göre seçecek. Doğru insanla yola çıkacak. Para yönetiminde nerelerde tökezlediğini düşünüp, nerede durması gerektiğini bilecek. İlerleyen dönemde başka sorunlar yaşayıp, yaşamayacağımızı bilmiyorum ama ben biraz daha rahat olacağım. Yaşayarak öğrensin. Gençler de bir şeyleri yaşayamazsa öğrenemez. Tecrübeyi yaşayarak kazanırız. Buradan yola çıkmak lazım" dedi.
"2,5 AY SONRA OZAN, GERİ DÖNMEYİ KABUL ETTİ"
Müzakereci Arabulucular Derneği Başkanı Feridun Balcı ise ara bulucunun yaptığı en önemli işin, tarafların farklı gördüğü resimleri birbirine göstermek olduğunu ifade ederek, "Ara buluculuk sürecinin sonunda ilişki, zaman ve para yönetimini Ozan başarılı bir şekilde sürdürebilirse ayrı evde kalmaya devam edebilecekti. Aile ekonomik olarak ekstra külfete katlanmak zorunda kalacak ama aslında bu becerileri çocuğu için satın almış olacaktı. Eğer Ozan başarılı olamazsa ilişki, zaman, para yönetiminin kolay bir iş olmadığını görecekti. Bu deneyim hem Ozan'a hem anneye ciddi önemli yaşamsal kazanımlar sunuyor. Müzakere sürecinde sorduğumuz soruların ardından anne bu kararı onayladı. Sözleşmeyi yazdık. 2,5 ay sonra Ozan yaşayarak, deneyimleyerek ilişki, zaman ve para yönetimini yapmak için henüz erken bir yaşta olduğunu gördü ve eve geri dönmeyi kabul etti" diye konuştu.
"KUŞAK ÇATIŞMASINDA MAKASIN EN AÇIK OLDUĞU DÖNEMDEYİZ"
Kuşak çatışmasının uzun zamandır ailelerde yaşanan en büyük sorunlardan biri olduğuna dikkati çeken Balcı, ebeveynlere şu önerilerde bulundu:
"Gençler başka, ebeveynler bambaşka bir resimle bakıyorlar dünyaya. Kuşak çatışması günümüzde makasın en açık olduğu dönemi yaşıyor. Bundan 30-40 yıl önce çocuklar dünyanın büyüklüğünü mahallenin büyüklüğü ile ölçebilirdi. Kendimizi birileriyle kıyaslayamazdık. Bugün internet sınırları kaldırdı. Bugünün gençleri için dünyanın büyüklüğü, dünyanın kendisine eşit. Bugünün kuşağıyla ebeveynlerin tek seçeneği, müzakere etmek. Çocuğu da dinleyip anlamak gerekiyor. Yakın zamanda ünlü bir manken, çocuğuyla yaşadığı anlaşmazlığı müzakere edemediği için çocuğunu sosyal hizmetlere göndermek durumunda kaldı. 'Gitsin biraz burnu sürtülsün de doğruları öğrensin' dedi. Elbette annenin penceresinden çocuğun öğrenmesi gereken ve henüz bilmediği doğrular vardır. Bunu reddetmiyorum. Ama öbür taraftan 'Bugünün genci olan çocuk kendi penceresinden baktığında biz yetişkinlerin göremediği ama çocuğun gördüğü başka doğrular yok mudur?' sorusunu sormalıyız. Çocuklara kendilerini geliştirebilecekleri alanlar açmamız lazım. Müzakere bu alanlardan bir tanesidir. Bugün çocuğunuz bizimle müzakere ederek bir hedefini ve isteğini sonuna kadar bize karşı savunabilirse bu çocuk, yetişkin olduğunda iş hayatında yöneticilerine karşı, aile kurarsa partnerine karşı bu becerisini kullanacak. Müzakere becerisi çok önemli bir yaşam becerisidir."
https://tele1.com.tr/izmirde-orman-yangini-19-1083810/