Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile kavga eden sonra da ‘gelin barışalım’ modu. Onlar da Erdoğan’a ‘Müslüman Kardeşlerle ilişkini kesersen hem barışır hem de para veririz’ demişlerdi ama her nedense hiç biri Ankara’nın Libya ve Suriye’deki İslamcılara sürdürdüğü yardımlara sesini çıkarmıyor.
Tezgahı bol tipik bir ‘Ortadoğu Tiyatrosu’.
Kim başrolde kim figüran belli değil.
Herkes bildiğini okuyor ve kendi halkına yutturabildiği kadar yutturuyor.
Örneğin Sisi hakkında söylemediğini bırakmayan ve bu konuda kendi seçmenini yıllarca Rabia işareti ile gaza getiren Erdoğan yakında Ankara’ya gelmesi beklenen Sisi’yi krallar gibi karşılayacak ve Erdoğan’a oy verenler de onu alkışlaya alkışlaya bir hal olacaklar.
Mısır’da da durum bundan pek farklı değil.
Erdoğan’a söylemediğini bırakmayan Sisi’nin medyası şimdi 180 derecelik dönüş için hazırlık yapıyor.
Demokrasi ve özgür medya olmayınca her şey normal yani anormal.
2013’de darbe ile iktidara gelen Sisi canı sıkıldıkça anayasayı değiştiriyor ve 2034’e kadar başkan kalmayı planlıyor.
Sonrasında üç oğlu ve bir damadı var.
Bizde ise 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan önce Nisan 2017 referandumu ile anayasayı değiştirdi sonra da üçüncü kez kendini seçtirdi. Konuşulanlara bakılırsa Erdoğan dördüncü kez seçilmenin altyapısını hazırlıyor.
Yani 2033’e kadar iktidarda kalmak istiyor.
Erdoğan’ın da iki oğlu ve iki damadı var.
Neyse ki Putin’in oğlu yok ama o da 2032’ye kadar başkan kalmayı planlıyormuş.
Körfez’in sultan, kral, emir ve şeyhlerinin böyle bir derdi yok.
Suudi Arabistan’da El-Suud, BAE’da El-Nehyan, Katar’da El-Sani, Kuveyt’te El-Sabah, Umman El-Said ve Bahreyn’de El-Halife …
Eller ayaklar birbirine dolandı ama kimsenin umurunda değil çünkü bu ülkelerde demokrasi adına hiç bir şey yok ve hepsi ABD, Batılı ülkeler ve Türkiye ile birlikte Suriye’ye demokrasiyi getirecekti.
Kimse de adamlara hesap sormuyor.
Kim kime benziyor bilinmez ama Erdoğan bu kral, emir ve şeyhleri çok seviyor.
Bu sevgi ve aşk karşılıklı mı değil mi bilinmez ama Netanyahu gelseydi Erdoğan’dan çok şey öğrenebilirdi.
Örneğin yargıyı sessiz sedasız ele geçirme taktik ve stratejilerini.
Adam yargı yasasını çıkarttı ama ülkede kıyamet kopuyor.
Kurulduğu 1948’den bu yana İsrail’de ilk kez iç savaş korkusu yaşanıyor. Toplum ikiye ayrılmış ama Netanyahu’nun dikta eğilimli politikalarına karşı çıkanlar geri adım atacak gibi görünmüyor. Bizde ise herkes korkutulmuş, sindirilmiş ve teslim olmak için sıra bekliyor.
Büyük tezgahın aparatı gibi davranan muhalefet partilerini, tartışmalı yöneticilerini, muhalif gibi görünen gazetecileri ve elbette işe yaramayan sivil toplum örgütlerini anlatmaya gerek yok.
Dolaylı-dolaysız hepsi iktidara hizmet ediyor.
Bunun farkında olan İktidar ise kendine oy vermeyenlerle birlikte verenleri de perişan etmenin keyfini yaşıyor.
Böyle giderse, ki öyle görünüyor, iktidar kimsenin aklına gelmeyecek adımları atarak vatandaşın sabır taşını test edecektir.
Örneğin benzin 50 ve dolar 40 olursa vatandaş ne yapar?
Bir şey yapmazsa dolar 50 benzin 60 olur.
Ve ölen ölür kalan sağların hepsi iktidarın kulu
kölesi olur.
Anlayan varsa beri gelsin yoksa sosyolog ve psikologlardan yardım isteyelim!