Ankara Katliamı davasında sanık olması gereken IŞİD’liler ‘tanık’ olarak dinlendi

Yayın tarihi: 17 Şubat 2020 Pazartesi 11:54 am - Güncelleme: 17 Şubat 2020 Pazartesi 11:54 am

Türkiye’nin en kanlı katliamı olan 10 Ekim Ankara Garı katliamının firari sanıklarının yargılandığı son duruşmada sanık olması gereken isimler tanık olarak dinlendi. Kendi yargılandıkları davalarda ‘etkin pişmanlıktan’ yararlanan dört IŞİD’li kadın “tanık” olarak ifade verdi.

10 Ekim 2015’te 103 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı Ankara Katliamı’yla ilgili 16 firari sanık yönünden açılan davada, 10 Ekim Katlamı’nın planlayıcılarından olan ve ‘kırmızı bülten’ ile aranan İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı, ‘kırmızı bülten’ ile arama kararı bulunan Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi, canlı bomba listesinde ismi olduğu için İnterpol’un arama listesinde isimleri bulunan Ayşenur İnci ve Demet Taşar tanık olarak beyan verdi.

CANLI BOMBA LİSTESİNDEKİ İSİMLER

Etkin pişmanlıktan faydalanan, IŞİD’in canlı bomba listesinde isimleri yer aldığı için İnterpol’ün arama listesinde isimleri bulunan ve şu an serbest dolaşan isimlerden, IŞİD’in firari zanlısı Ersel Ocak’ın imam nikâhlı eşi Ayşenur İnci, hakkındaki bilgiler şöyle:

1 milyon 500 bin lira ödülle İçişleri Bakanlığı’nın ‘Terörden Arananlar Listesi’nde mavi kategoride yer aldı. 15 Aralık 2018’de Habur Sınır Kapısı’nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Adıyaman’da mahkemece serbest bırakıldıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden tutuklandı. Hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra etkin pişmanlıktan faydalanarak serbest bırakıldı ve hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Bu karara itiraz edildi.

TERÖRDEN ARANANLAR MAVİ LİSTESİNDEYDİ

Tanık olarak dinlenen isimlerden Firari IŞİD zanlısı Mehmet Taşar’ın eşi Demet Taşar, 1,5 milyon TL ödülle İçişleri Bakanlığı tarafından “Terörden Arananlar Listesi’nde” mavi kategoride yer aldı. 22 Ocak 2018’de Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde sınırdan geçiş yaparken yakalandı. Adıyaman’da adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Etkin pişmanlıktan yararlandı.

Serbest kalan ve haklarında hüküm kurulmayan diğer önemli iki isim de kırmızı bülten ile aranmasına karşın öldükleri iddia edilen İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin eşleri, Hülya Balı ile Şengül Büyükçelebi.

ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANDI

IŞİD’in ‘Türkiye Emiri’ olduğu belirtilen Ebu Bekir kod adlı İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı ise 2018’de MİT’in operasyonuyla yakalandı. IŞİD son toprağını kaybedene dek 4 yıl boyunca Rakka ve Deyrizor bölgelerinde yaşadı. Sevk edildiği mahkemece tutuklandı. 16 ay cezaevinde kaldı. Yargılama sonunda ‘örgüt üyesi olmak’ suçlaması ile 6 yıl üç ay hapis cezası aldı. Ancak etkin pişmanlıktan yararlandığı gerekçesiyle hapis cezası İstinaf Mahkemesi’nce bozuldu.

Suriye ve Türkiye arasında sınır geçişlerini kontrol eden IŞİD firarisi Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi: 2018’de yakalandı. Eşinin IŞİD’e insan kaçakçılığı yaptığı dönemde yurtdışından gelenleri evinde ağırladığını itiraf etti. Örgüt içindeki hiyerarşiyi ve faaliyetleri kısmen anlattı. Deşifre olan ve IŞİD mensubu olduğu bilinen isimler dışında kimseyi teşhis etmedi. 4 yıl Suriye’de sınırda yaşayarak insan kaçakçılığında eşine yardım etti.

SANIK SANDALYESİNDE OLMALARI GEREKİYORDU

Tanık olarak dinlenen isimlerle ilgili Birgün’den Burcu Cansu’ya konuşan avukat Senem Doğanoğlu, bu kadınların “eşlerinin peşinden sürüklediği masum kadınlar olmadığını” vurguladı.

Av. Doğanoğlu, “Bu kadınlar IŞİD’in ‘aklanması’na aracılık eden etkin pişmanlıktan yararlanarak serbestçe aramızda geziyorlar” dedi ve ekledi: “İlk ifadeleri ve duruşmadaki ifadeleri de değerlendirildiğinde şu gerçek açığa çıkıyor ki, bu kadınların hiçbiri örgüt açısından yeni bir bilgi vermiyor. Teşhis edilen isimler nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanıyorlar fakat teşhis ettikleri isimler IŞİD mensubu olduğu bilinen isimler.”

Evrensel’den Burcu Yıldırım’a konuşan dava avukatlarından İlke Işık da “Biz de bu süreç içerisinde öğrenmiş olduk ki ‘Etkin pişmanlık’ denilen şey IŞİD’lilerin serbest kalması anlamına gelmiş” dedi. Işık, şunları söyledi:

‘ETKİN PİŞMANLIK DENİLEN YASA IŞİDLİLER İÇİNMİŞ’

“Biz de bu süreç içerisinde öğrenmiş olduk ki ‘Etkin pişmanlık’ denilen şey IŞİD’lilerin serbest kalması anlamına gelmiş. Suriye’nin en sıkıntılı çatışma bölgelerinde 4-5 yıl yer almış, artık IŞİD’in kaybettiği en son aşamada Türkiye’ye gelmişler ve hiçbir bilgi vermeden etkin pişmanlıktan yararlanmış oldular. Doğru bilgi vermedikleri belliydi, bilgi sakladıkları çok açıktı. Bunu biz görüyorsak, Adıyaman ve Nizip’te yargılandıkları mahkemeler nasıl fark etmediler ve etkin pişmanlıkla tahliye edebildiler? IŞİD’lilerin tahliye edildiği bir yargı sistemi var. 5 yıl önce ‘Devletin ve yargının IŞİD’e gösterdiği toleransın sonucunda firari sanıklarla birlikte 10 Ekim Katliamı yaşandı’ dediğimiz yere döndük. Bu tanıklıklarla bir kez daha geri dönmüş olduk.”

“Adıyaman grubunda birlikte gittikleri ekipten Yunus Emre Alagöz, Ankara bombacısı. Kardeşi Abdurrahman Alagöz Suruç bombacısı. Orhan Gönder, Diyarbakır Mitingi’nde alana bombayı yerleştiren kişi ve adı onlarla birlikte anılan Ömer Deniz Dündar, Valentina gibi isimler bizim dosyamızın firari sanığı… Bunlar TEM’den gelen yazılarda canlı bomba olarak geçiyor. Hiç rastlantısal bir şeyden bahsetmiyoruz. Canlı bomba olarak yetiştirilip Suriye’ye gönderilen insanlar bunlar.”