Anadolu Ajansı “kadının yaşam hakkı mücadelesine” sansür uyguladı iddiası

Yayın tarihi: 19 Şubat 2023 Pazar 10:03 pm - Güncelleme: 19 Şubat 2023 Pazar 10:05 pm

Kadın ve çocuklar için verdiği mücadele ile tanınan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, Anadolu Ajansı’nın kendilerine  sansür uyguladığı iddiasıyla ilgili dikkat çeken bir açıklama yaptı.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, Anadolu Ajansı’nın “kadının yaşam hakkı mücadelesine” uyguladığı iddia etti. Kadın ve çocuklar için verdiği mücadele ile tanınan dernek, eczacı Cem Kılınç ile başlattığı HPV aşı mücadelesinde Bakanlığa karşı kazandığı davalarla da sık sık gündem olmuştu.

Türkiye’nin dört bir yanında kadın ve çocuklar için verdiği mücadelenin yanında, İktidarın kadın ve çocuklara yönelik politikalarına karşı tepkileriyle de adından söz ettiren dernekten dikkat çeken bir açıklama geldi.

Derneğin üstlendiği ve katile “eşi kasten öldürme” suçuyla ‘indirimsiz’ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Zeynep Kıcık davasının haberleştirilme sürecinde uygulanan sansür iddiasına ilişkin yapılan açıklama şu şekilde:

“Sevgili dostlar, Anadolu Ajansının kadının yaşam hakkı mücadelemize uyguladığı sansürü sizlerle paylaşmak isteriz.
Zeynep Kıcık boşandığı erkek tarafından Sinop Boyabat’ta katledildi. Katil daha önce Zeynep’i kemerle dövmüş, kolunu kırmış, bıçaklamıştı.
Zeynep hayatta kalmak için defalarca şikayette bulundu ama olmadı. Zeynep’i koruyamadık.
Ölümü göze alarak özgür bir kadın olmak için mücadele etti.
Derneğimiz davayı üstlendi, yalnız katilin cezalandırılması değil Zeynep’in mücadelesini onurlandırma kavgasını da veriyorduk.
Bu hafta dava sonuçlandı, katil “eşi kasten öldürme” suçuyla İNDİRİMSİZ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
Davaya koşan avukatımız depremde yakınlarını yitirmişti ama “söz verdim, duruşmada olacağım” diyerek Boyabat’a gitti. Bir kez daha sevgiyle sarılıyoruz Esma’ya.
Muhabir arkadaşımız derneğimizle temasa geçip davayı detaylı haberleştirdi.

Duruşmalarda derneğimizin pankartıyla fotoğraf çekiliriz. Fotoğraflarda yakınlarını kaybedenler de olur. Bizim için mücadelemizi belgelemenin boyun eğmeyenlerin hatıratını yaratmanın da bir yoludur bu.
Kadın cinayeti dosyaları kaybettiğimiz kadının avukatları için zordur ama yakınları için daha zordur. Her defasında acıları tazelenir, katilin, katilin yakınlarının iftiralarına, tehditlerine maruz kalırlar. Mahkeme heyeti de çoğu kez pek dostça davranmaz.
Hiç kolay değildir.
Bu zorluğu aşarken dernek pankartını açmanın, onun arkasında durmanın birleştirici bir gücü vardır. Hem bize hem onlara yalnız olmadığımızı hissettirir. El eleyizdir.
Muhabirle paylaştığımız, haberde yer verdiği fotoğraf bu.

Ama Anadolu Ajansı, haberi servis ederken bu fotoğraf yerine Zeynep’in katille yan yana fotoğrafını kullanmayı tercih etmiş.
Ajansın fotoğraf seçimi, katledilen kadınla katil arasındaki duygusal bağa işaret ediyor.
Ajansın seçtiği fotoğraf, bir kadının öldürülmesini, bir kadın ve erkek arasında, her türlü toplumsal etkenden bağımsız biçimde gelişen bir tatsızlık/talihsizlik olarak düşündürmeye hizmet ediyor. Bunu bilinçli yaptıklarını biliyoruz. İdeolojiler çarpışmadan duramaz!
Kadın cinayetleri iki insan arasındaki biricik ilişkinin idare edilememesinin sonuçları değildir.
Toplumsal bir afettir. Erkek egemenliğinin toprağında biter, yoksullukla, gericilikle büyür, afetleşir.
Bizim dünya görüşümüz de budur, Anadolu Ajansının dünyasına çarpmadan duramaz!
Derneğimizin üstlendiği her dava, yalnız faillerin cezalandırılması için değil, kadın cinayetlerine neden olan düzeni ifşa etmek içindir de. #İstanbulSözleşmesi için açtığımız davada, kızlarını, annelerini, kardeşlerini kaybedenler o yüzden yalnız bırakmadı bizi.

Yakınlarının ölümüne yalnız bir katilin değil, o katili yaratanların, cesaretlendirenlerin, kadınları korumayanların sebep olduğunu biliyorlardı. Çünkü birlikte mücadele ederken öğrenmiştik.
Anadolu Ajansı bu gerçeği değiştiremez. Öğrendiklerimizi unutturamaz, öğreteceklerimizden vazgeçiremez.
İstediği kadar haberden derneğimizin adını, katledilen kadınların mücadeleci ailelerinin fotoğraflarını çıkarsın, gerçeği sansürle boğmaya çalışsınlar. Başaramayacaklar.”