İstanbul Belediye Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davadan karar çıktı. Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak sürecini başlatan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararın ardından dün Saraçhane'de vatandaşlarla buluşan İmamoğlu, bugün de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın katılımıyla yine Saraçhane'de İstanbullularla bir araya geliyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise sağlık problemleri nedeniyle katılamadı. CHP Milletvekili Gürsel Tekin buluşma öncesinde, TELE1'den Evren Özalkuş'a değerlendirmede bulundu. Tekin şunları dile getirdi: "Bu topluluk Erdoğan'a mesaj veriyor. İstanbul sizin rant bahçeniz olmayacak. Size teslim etmeyeceğiz arayışıdır. Öylesine evlat acısı olmuş ki."

MİLLET İTTİFAKI'NIN BELEDİYE BAŞKANLARI ALANDA

Buluşma Millet İttifakı'nın belediye başkanlarının sahneye çıkmasıyla başladı. İlçe belediye başkanlarının ardından Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçi, Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Burdur Belediye Başkanı Ali Ercengiz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan, hukuksuz bir şekilde görevden alınan Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş sahneye çıktı. [caption id="attachment_755396" align="alignnone" width="690"] İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Altılı Masa liderleriyle birlikte alana geldi[/caption]

"BU ÜLKEYİ YÖNETENLERİN MİLLETİMİZLE NE ALIP VEREMEDİĞİ VAR?"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise alana Altılı Masa liderleriyle birlikte geldi. Sahneye çıkan İmamoğlu şunları söyledi: "Burası Saraçhane, burası sizin eviniz, burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ama önce sizlere soru sormak istiyorum; bana bu sorunun cevabını vermenizi istiyorum: Bu ülkeyi yönetenlerin milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart'ta oyunuzu kullandınız saymadılar, zarfa attığınız dört oy pusulasından -bu dört o dört değil- üçü geçerli büyükşehir belediyesi için kullandığınız oy ise geçersizdir dediler. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yeniden yaptılar. Eskiden; bizden bir gün önce kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi, sizin seçtiğiniz yönetime tam üç buçuk yıldır bir kuruş kredi vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda, dışarıdan krediler, fonlar bulup getiriyoruz. Bu defa da uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor. Bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var? 16 milyon insanımızdan ne istiyorlar? Siz ne yaptınız? Bir kere değil iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz. Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirerek karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri var? Sizinle alıp veremedikleri ne var?"

"BUNLAR MİLLETİN İRADESİNE ALERJİSİ OLAN İNSANLAR"

"Hükümet istifa" sloganları üzerine "Yok öyle kolay kaçmak yok, onları gönderecek altı siyasi partinin lideri burada." diyen İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hasta hem de çok hasta. Sizlere söyleyeyim bunlar milletin iradesine alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok ama başka türlü bir karar çıkarsa bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama yapsınlar, nafile... Ne hukuk ne ahlak gözetiyorlar; ne din ne iman gözetiyorlar, gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada bu büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için buradayız, haksızlığa karşı buradayız, adaletsizliğe karşı buradayız. Milyonlarca insan harekete geçiyor, demokrasi ve özgürlük için, hak hukuk, adalet için ayağa kalkıyor. Bu bir adalet refleksidir. Ortaya koyduğunuz şey bu rızanın kalktığının kanıtıdır, bunlar vicdansızlığın olduğu, milletin mağdur edildiği anlarda olur. Milletin iradesine alerjin varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan siyaset yapmayacaksın. 16 milyon İstanbullu gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı bir ve eşit görmüyorsan siz 'bu ülkeyi yönetiyorum' diyemezsiniz. Bugün yaşadıklarımız bize neyi ispat ediyor biliyor musunuz? Bu ülkeyi yönetmiyorsunuz. Sadece bir takım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, yakın aile vakıflarını, bir takım karanlık odakları yönetiyorsunuz."

"BİR AVUÇ İNSAN AVUCUNU YALAR OLDU"

Seçimden önceki vaatlerini hatırlatan İmamoğlu, "Sizden yetki isterken görevi berin bu israf düzenini yok edelim dedim. Şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi; kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, derneklere, kişisel yakınların olduğu bu tarz gruplara yakın olmayacağız, herkese eşit olacağız dedik. İstanbullular beni bunun için seçtiler. İstanbul'da israf düzenine hep birlikte son verdik, belediyenin kaynaklarının yönünü hep birlikte değiştirdik, bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan avucunu yalar oldu. Zaten bugün yaşadıklarımızın tümü işte bu yüzden. Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık İstanbul'da insaf düzeni kurduk" diye konuştu. "İstanbul üç buçuk yıldır vicdana ve mantığa uygun bir şekilde yönetiliyor. Artık İstanbullunun insafsız bir yönetime tahammülü yok. Türkiye'de de artık israf düzenini milletimiz istemiyor. Bu yüzden vatandaşın iradesini yok saymak için bin bir numara çeviriyorlar" diyen İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR"

"Cumhuriyet çok değerli bir rejim. Cumhuriyet nedir biliyor musunuz? Yöneticilerin yani bizlerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun. Halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir şekilde görevden almak haddini bilmemektir. Hukukla bağdaşmaz. Yüzüncü yılına girerken gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti bu ülke vatandaşlarının kanıyla, canıyla hep birlikte mücadele ederek bin bir emeğiyle kurulmuştur. Cumhuriyet bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun; özgür ve onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet arkada kimse kalmasın diye kuruldu. Atatürk'ün dediği gibi; Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması için cumhuriyet kuruldu. Peki bu yüksek hürriyeti ve yüksek eşitlik ve adaleti nasıl kuracağız? Yine Atatürk ifade ediyor; tam ve kesin anlamıyla milli egemenliğin kurulmasıyla diyor. Yani 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor. İşte Türkiye tam da bu yönüyle yol ayrımındadır. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Toplumda yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız başka hiçbir yolumuz yok. Milli egemenliği, kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracağız. Yanında duracaksınız. Eğer hepimize eşit ölçüde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında durmak istiyorsak adres burası; Altılı Masa.

"ALTILI MASANIN EN ÇALIŞKAN NEFERİ OLACAĞIM SÖZ VERİYORUM"

İşte tam da ben bunun için; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, 16 milyonun yetki verdiği bir hemşehriniz, bir kardeşiniz olarak söylüyorum ki Altılı Masa'nın en çalışkan neferi olacağım. Hepinizin huzurunda söz veriyorum. Değerli hemşehrilerim; Türkiye'nin işte buna çok ihtiyacı var. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içerisinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettiği kararlardan asla korkmuyorum. Benim sığınacak hakimlerim savcılarım, mahkemelerim yok ama çok şanslıyım; benim arkamda 16 milyon hemşehrim var, milletimiz var. Bu milletin birliğine, özellikle bu süreci inşa etmeye karar vermiş bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu büyük Türkiye ittifakı var. Sizler şu anda burada bu iradeye büyük güç kattınız." İmamoğlu, "Sizler üç buçuk yıl önce sizlerin kararını değiştirmek isteyenlere tam iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz, hiç kuşkum yok. Umudunuz eksik olmasın, birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Bu dava bana açılmış dava değil, bu dava parti davası değil. Bu dava ülke davası, bu dava adalet davası, bu dava  eşitlik davası. Değerli hemşehrilerim 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil hepimiz için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Bu akşam bizleri yalnız bırakmadınız. Hepinizi çok seviyorum, hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Her şey çok güzel olacak" diyerek sözlerini sonlandırdı.

KILIÇDAROĞLU: 11 MADDE HALİNDE DÜŞÜNCELERİMİ PAYLAŞACAĞIM

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıktı. "Hiç endişe etmeyin, iktidar olacağız" diye söze başlayan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: "11 madde halinde düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım: 1 - Mevlana der ki adalet Kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur ve kainat onun etrafında döner. Bugün bizi buraya getiren yaşadığımız adaletsizliktir. Ama hepinizin huzurunda söz veriyorum; adalet ya gelecek, ya gelecek. 2- Adaleti dağıtacak kişi yani yargıç hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde adaletsizlik olur. 3- Adaleti dağıtacak kişi kralın sofrasına, sultanın sofrasına, sarayın sofrasına asla oturmayacak. Çünkü sofraya oturan alimin verdiği fetva yanlıştır ve doğru olmaz. 4- Milli irade 1921 ve 1924 anayasalarının birinci maddesi şudur; 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vurulmuştur. Biz milli iradeyi yeniden inşa edeceğiz. 5- Adalet bugün yaşadığımız Türkiye'de temel bir soruna dönüşmüştür. Bizler Altılı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız ve bu ülkeye mutlaka getireceğiz. Bugün Türkiye'de hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkarmıyor ama bir genç tweet attığı zaman gözaltına alınıyor. Bu manzarayı bitireceğiz. 6- Yargıç koltuğunda oturup yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, çetelerle yan yana gezerler. Bu tabloyu da değiştireceğiz. 7- Güzel bir sözümüz var; zulmün artsın ki tez zeval bulasın. Öteden beri bu ülkede zulüm var. Bu tablo zulmün arttığı bir tablodur, yakında zeval bulacaklar demektir. 8- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar asla ve asla kabul edilemez. Toplumun vicdanı kanamaktadır. Şunu herkes çok iyi bilsin; Ekrem başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik bile geri adım attırmayacaktır. Ve biz başkanın arkasında duracağız. Açık ve net ifade edeyim hiçbir güç Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacaktır. 9- Göndereceğiz; adaletsizliği kural haline getirenleri göndereceğiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri göndereceğiz. Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz. Yargıyı itibarsızlaştıranları göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin, altılı masa kararlı. 10- Hiç kimse unutmasın ve hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir 100 metre koşusu değil, bu bir maratondur ve maratonun sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek yeni bir Türkiye'yi göreceksiniz, güzel bir Türkiye'yi göreceksiniz, kucaklaşan bir Türkiye'yi göreceksiniz. 11- Sevgili İstanbullular; asla başınızı öne eğmeyin. Önümüzde 6 ay kaldı geliyoruz. İktidar olmak için geliyoruz, iktidar olacağız."

BABACAN: FERYADIMIZI TÜMTÜRKİYE DUYSUN DİYE BURADAYIM

Kılıçdaroğlu'nun ardından sahneye çıkan DEVA Partisi Genel başkanı Ali Babacan şunları söyledi: "Biliyorum çok öfkelisiniz, hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Birkaç evvel Canan hanıma yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. İsyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul, tüm Türkiye duysun diye buradayım. Nedir bu çektiğimiz ya! Devlet gücünü eline geçiren başlıyor aşağıdakilerini ezmeye, Kendi rakibini kendi sevmediklerini ezmeye, zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor, zulmetmeyle başlıylor. Sandık günü hep beraber cevabını vereceğiz inşallah. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz bu ülkede yaşanan nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz. Bu millet 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz'da silah, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş millettir. Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediplere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen millettir. Bu millet yargı oyunlarıyla kendi irad esini görmezden gelenlere en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Çok yakında verecektir. Biz herkes için adalet demek içni buradayız. Herkes için özgürlük demek için buradayız. Kürt, Türk, Sünni, Alevi hiç fark etmez. Yaşam farkı, inansın, inanmasın farketmez, hep beraber Türkiye'yiz. Yıl 2002. Şu andaki iktidar 3 Y ile mücadele edeceğim diye başa gelmedi mi? 3 Y neydi? Yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele. İş döndü dolaştı 3 Y bu milletin başına çöktü. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar var mı? Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan zihniyet. Kendi mücadelesini unutan aynı sıkıntıyı başkalarına yaşatan zihniyetle karşı karşıyayız. Devlet gücünü kullanan, süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Üç dönem kuralı vardı. 2015'de doldu bu üç dönem. Uçaktan gelirken yok bırakmam demiyor. Yetmiyor, şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitinde vardı. Süre doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz işte o andan itibaren güç yozlaştırması olur. 2018'den sonra bütün yetkiyi elinde toplayan, tek imzayla ülkeyi yöneten ülkeyi bataklığın içine düşürmüş durumda. Farklı fikirlerden, kimliklerden, dünyadan korkmayan Türkiye istiyoruz. Özgürce konuşan cesur ve zengin Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok, biz buradayız. halkın yanındayız, hakkın yanındayız. Bu meydan var ya bu meydan. Yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek meydan. Korku mu, umut mu? Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? Birileri cevabı alsın. Nasıl bir Türkiye'de yaşayacağımızı bu meydan ilk seçimde karar verecek. Sözlerime son verirken, 95 milyon 1'den büyüktür, Türkiye 1'den büyüktür diyorum, hepinize saygı ve selamlar."

UYSAL: BU KARARIN MİLLETİN VİCDANINDA NOKTA KADAR KARŞILIĞI YOKTUR

DP lideri Gültekin Uysal ise şöyle konuştu: "Bir tarihi günde buradayız. Aya ilk ayak basan astronotun dediği gibi 'Benim için küçük ama insanlık tarihi için büyük adımdır' dediği gibi. Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Bir büyük üzüntü içerisindeyim. Bir büyük hüzün içerisindeyim. Milletim için, üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Gençlerim adına büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatların geleceğini göremeyen annelerin, babaların adına üzüntü içerisindeyim. Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Yekvücut oluyoruz, hep beraber 'yeter söz milletin' diye haykırıyoruz. 2019 yılında aslında Türk demokrasisinin çok partili hayata geçmemizden itibaren darbelere, kesintilere rağmen, sandıkla ilgili bir büyük tartışma olmamış. 6 Mayıs 2019, Türk demokrasisi için bir büyük kırılmanın yaşandığı tarihtir. Demokrasisinin ana kolunun çökertildiği tarihtir. İstanbul'da milletin iradesiyle belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nun yetkisinin alındığı tarihtir. Ama milletimiz milli iradenin önüne set çekilmez, duvarlar örülmez, milletin gücü, azmi, kararlılığı her daim önüne örülmüş o duvarları yıkıp atmıştır. Türk demokrasisi işte bunun tarihidir. İşte bugün de bu bitmez kin ve garezin, İstanbul'da millete yaslanarak iktidar olanların zaman içerisinde devletin tahakküm eden gücü ile beraber milletin iradesinin üzerine hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir iradesi üzerine kayıt ve şart koymak için dün Ekrem İmamoğlu'na, İstanbul şehremenine bu cezayı verdiler. Ama bilsinler ki, bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur. Bu kararı alanları biliyoruz. Aldıranları biliyoruz. Bilmiyor muyuz, her kesin bildiği bir sır biliyoruz. Demokrasiyle, hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanları çok olduk. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı. Buradan haykırıyorum, adaleti sistematik bir şekilde bu memlekete uygulayanlara haykırıyorum, adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. Yarınlarda göreceğiz, bu ülkenin kaldırım taşlarında İstanbul başta olmak üzere, bu kararları alanları alnı dik, başı dik şekilde dolaşamayacaklar. Nasıl Yassıada'da 'sizi burayı tıkan irade böyle istiyor' diyorlarsa burada ortadaki çarpıkları ifşa edercesine hakim karar veriyor. Zaman zaman bu iktidarın hukuk reformundan bahsettiğini biliyoruz. Yakınlarda bütçe görüşmelerinde TBMM'de ifade ettim, siz reform yapmayın, siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ'cülerin size bıraktığı hukuksuzluk icat etmekten vazgeçin. İşaret fişeğini buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin, demokrasi mücadelemizin, eninde sonunda milletin iradesiyle, tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası, ideali ve davaları var. Onlar bir kişinin, ailesinin ve şurekasının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizler bugün ne kadar haklı, doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. 6'lı Masa etrafında bir araya gelmiş olanlar. Bugün burada bulunanların demokrasi diye kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi kurmak gibi ideali, mücadelesi kavgası var. Bugün buradan attığınız adımla beraber büyük Atatürk'ün 1919'da Bandırma vapuruyla İstanbul'dan Samsun'a giderken tarihe düştüğü gibi kaydı not düşüyorsunuz. Kızkulesi açıklarında Bandırma vapuru aranmak istenir. Büyük Atatürk aranmasına müsaade eder. En nihayetinde bir şey bulamazlar. Bandırma vapuru usul usul Karadeniz'e açıldığında, işte bizim için de mihenk, kılavuz olan tarihi sözü nakşetmiştir: Onlar zannediyor ki, biz Anadolu'ya mühimmat ve silah götürüyoruz. Oysa bilmiyorlar ki, biz Anadolu'ya mühimmat ve silahtan daha önemli bir şey götürüyoruz. Anadolu'ya cesaret ve irade götürüyoruz demiştir. Bugün buradan sadece İstanbul'umuz değil, çatlamış toprakların hasretini dindirmek için her birimiz Türkiye'nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız. Allah'ın izniyle taşıyacağız. Gün görünmez ordularla buluşma günüdür. Bu büyük Cumhuriyetin tarihi yürüyüşle bize bahşettiği değerlere sahihp çıkacak. Yeter söz milletindir diyecek bu atanmış hakimlerin verdikleri kararları Allah'ın izniyle hep beraber yerle bir edeceğiz. Bugün burada bu tarihi ana şahitlik etmekten dolayı çok mutluyum. Bu mutluluğumu şu sözlerle tamamlamak istiyorum; bugün bu büyük ülkenin herşeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya karar verdiler. Ama bilsinler ki, günümüzü çalanlara yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız."

DAVUTOĞLU: MESELEMİZ SADECE İMAMOĞLU'NUN HAK ETTİĞİ MAKAMI KORUMAK DEĞİLDİR"

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise şunları ifade etti: "Meselemiz sadece Sayın İmamoğlu'nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumak Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik değerlerini korumaktır. Yargı bir kez daha siyasallaştı. Altı genel başkan olarak buradayız hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz, demokratik hukuk devleti diyoruz. Bu meydan ve bu bina tarihi sahnelere şahit oldu. Dün akşam İBB'ye girdiğimde hafızamda iki manzara canlandı. Tarih 21 Nisan 1998 28 Şubat şartlarında Sayın Erdoğan'a benzer bir mahkumiyet kararı verilmişti. Ben de o zaman o binadaydım. Ve tarih 15 Temmuz 2016 bu binayı savunmak üzere nice yiğitler Saraçhane'de darbe teşebbüsüne karşı demokrasiyi savunmak için şehit oldular. Yüreğimde bir şeyler düğümlendi. Boğazımda düğümlendi. 21 Nisan 1998'de İBB'de hangi değeri savunduysam 15 Temmuz 2016 akşamı televizyon ekranlarında ulusal ve uluslararası basında hangi değerleri savunduysam yine aynı değerler için buradayım. Buradan güç sahiplerine sesleniyorum sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 27 Mayıs'ın darbesini yapanlar 12 Mart'ı 12 Eylül'ü 28 Şubat'ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Partileri kapattılar siyasetçileri yasakladılar basını yok ettiler. Ama onlar gitti ama milletimizin aşkı kaldı ve kalacak. O avcunuzda tuttuğunuz güç var ya güç onu kaybetmemek için sıktığınız her anda kordan bir ateş gibi sizi yakar. Milletin vicdanına dönünüz. Dün aldığınız kararla bize masajınız şuysa... Nasıl iki kez seçilmesine engel olduğumuz İBB Başkanını bir kez daha mahkumiyet üzerinden makamından alabiliyorsak 2023 seçimlerine de ipotek koyarız diyorsanız işte buradan bu meydanı dolduran adına değil 85 milyon adına söylüyorum; korkmadık, korkmuyoruz., korkmayacağız. Sizin tertiplerinize boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin hakkını koruyacağız. Sakın seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Ve yine daha bu konuda hiçbir söz söylememiş olan Sayın Erdoğan'a ve iktidarın sözcülerine sesleniyorum. Sakın ha bize tarafsız mahkeme karar verdi demeyin. İnanmayız. Çünkü biz sizin rahip davasında, Deniz Yücel davasında, Kaşıkçı davasında o şerefli Türk yargısını nasıl siyasete esir ettiğinizi biliyoruz. Biz bu kararı tanımadık tanımayacağız. Zor bir döneme giriyoruz. Her birinizin aile kaygısı taşıdığınızı biliyorum. Ama zor dönemlerin hakimleridir tarihe geçenler.YSK başta olmak üzere seçime giderken hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz. Ama eğer baskı altına alınırlarsa bilsinler ki o yargı mensuplarının arkasında altı siyasi parti olarak dimdik duracağız. Cesur olsunlar, siyasi talimata teslim olmasınlar. Buradan toplumsan gerilimi ortaya çıkarmaya çalışan iktidara karşı seçmenlere sesleniyorum. Basiretle davranın. Özellikle iki genel seçime başlarında girdiğim AK Parti seçmenine sesleniyorum. Değerli kardeşlerim sizler vesayete karşı milli irade dediniz. Sakın ha asla tahriklere kapılmayın milli iradeyi esir alanlara karşı sesini yükseltin. Biliyorum o geniş kitlelerin başları öne eğildi ama kaldırsınlar kafalarını biz yeni vesayetler kurmak için emek vermedik desinler Sayın Erdoğan'a ve Beştepe'de oturanlara."

AKŞENER: GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER

Mahkeme kararının ardından hemen yola çıkarak İstanbul'a gelen ve dün de İmamoğlu ile birlikte Saraçhane'de vatandaşlarla buluşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener sahneye çıkar çıkmaz atkısını İmamoğlu'nun boynuna attı. "Zulüm sizinse sandık bizimdir diyorsunuz; millet burada, milletin sesi burada, irade burada, milletin iradesi burada ve Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki 'yaşasın hürriyet kahrolsun istibat.' Evet yaşasın hürriyet kahrolsun istibdat; bu sese kulaklarını kapayanlara inat." diye söze başlayan Akşener şunları kaydetti: "Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyenler burada. İstanbul’dan haykıranları duymadıkları anda biz Saraçhane’deyiz. Siz diyorsunuz ki 'Saray sizinse Saraçhane bizimdir.' 16 milyon İstanbullunun iradesi burada. Size, bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da bu irade, bu yürek, bu cesaret, bu demokrasi aşkı bu sandıkta verilecek cezanın ortaya koyduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiyelinin de Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğunu görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir"

SABRİ TEKİR: ADALET DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir ise şunları söyledi: "Sayın Karamollaoğlu'nun selam ve sevgilerini sizlere iletmek için aranızda bulunuyorum. Genel Başkanımız sizinle buluşmayı çok istedi ancak rahatsızlığı nedeniyle bulunamadı, selam ve sevgilerini benimle gönderdiler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın İmamoğlu hakkında bir karar bulunmaktadır. Bu kutlu beldenin şehremini hakkında verilen karar için buradayız. Verilen bu karar hukuki olarak kabul etmemiştir. Bu karar kamu vicdanında siyasi bir karar olarak algılanmıştır. Tıpkı yıllar önce aynı amkamda olan kişi için şiir okuduğu için verilen kararı algıladığı gibi. Tarihin çeşitli dönemlerinde defalarca tecrübe edilen bir gerçektir bu dünden bu güne adalet mekanizmasını kişisel hesaplarla. Bu mekanizmaya müdahale edenler mutlaka zaman içinde kaybetmişlerdir. Buna müdahil olanlar hiç şüphesiz yine kaybedeceklerdir. Tabi at böyle bir akışı asla ve asla müsaade etmemektedir. Birileri hukuksuzluk yaparken. Adaleti çiğnerken. Biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız. Bu milletin huzuru bu milletin geleceği için hukukun sınırları içinde kalmaya kararlıyız. Birileri adaletsizliği bir siyasi araç haline getirip hukuksuzluğa tenezzül etse dahi biz adalet demeye devam edeceğiz. Bizim esas şiarımız adalet demeye devam edeceğiz. Onlar kutuplaşma dedikçe biz kucaklaşmayı hedefleyeceğiz. Sevgili İstanbullular yüce milletimiz şuna emin olunuz aklı selimle bu süreci devam ettireceğiz. Yarının Türkiye'sini inşallah el ele kurmaya çalışacağız."