Almanya‘nın Mannheim kentindeki İslamcı terörist saldırının kısa ve orta vadede çok olumsuz yansımaları olacak. Çoğunuzun bildiği gibi Almanya’nın Mannheim şehrinde geçen Cuma (31 Mayıs 2024) günü İslamcı bir Afgan, ırkçı Alman bir grubun standına saldırdı. Saldırıda; aşırı sağcı, İslam karşıtı Michael Stürzenberger ve stanttaki grubun diğer üyeleri yaralandı. Kendisini "İslam eleştirmeni" bir gazeteci olarak tanımlayan blog yazarı Stuerzenberger, Almanya'nın doğusunda sürekli eylem yapan PEGIDA hareketi dahil, İslam karşıtı çok sayıda aşırı sağcı örgütün üyesi. Olayda yedi kişi yaralandı. Saldırgan, olaya müdahale eden 29 yaşındaki bir polisi de arkadan saldırarak bıçağıyla ağır yaraladı. Polis, ne yazık ki hayatını kaybetti. Tüm Almanya şimdi bunu konuşuyor. Göçmenlerin konumlarını, haklarını tartışıyor.
Mannheim'daki cinayet, Almanya'da insanları deyim uygun ise şoke etti. Haklı olarak, kanlı eylemin kitlelerce paylaşılan videosu sadece saldırganın vahşetini ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda tüm ülkeye militan İslamcılığın hala güvenlik için büyük bir tehdit olduğunu yeniden ve aniden hatırlattı. Sadece Orta Doğu ya da Kuzey Afrika'da değil, burada, Almanya'da da…
Irkçılık arttıkça radikal İslamcılık da güçleniyor ve sosyal uyum frenleniyor.
Almanya’ da bugün hiç kimse ırkçılık, ayrımcılık yok diyemez. Bu olumsuz gelişme artık kurumlara bile sıçramış durumda. Son yıllardaki ırkçı saldırılar, kundaklamalar, cinayetler, Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütü (NSU) infazları, 9 göçmenin öldüğü Hanau baskını ve ırkçı Almanya için Alternatif Parti'nin (AfD) önlenemeyen yükselişi bu ırkçılığın somut göstergeleridir.
Almanların çoğu, özellikle de ırkçı kesimi, aşırı sağcılar bu tip saldırılar sonrasında ülkelerinde artık daha fazla mülteci istemiyor. Almanya'ya uyum sağlamak istemeyen, suç işlemiş yabancıları bu ülkede görmeyi reddediyorlar. Refahı kendi kültürlerinden olmayan, kendilerine biat etmek istemeyen göçmenlerle paylaşmak istemiyorlar. Adeta bir zenginlik, sermaye şovenizmi yapıyorlar. Açıkça söylemeseler de, göçmenlere, ‘’biz efendi siz kölesiniz’’ demeye getiriyorlar. Tipik beyaz adam tavrı ve edası içindeler.
Irkçılık bu şekilde durdurulamaz
Peki bu ırkçı, ayrımcı politikalara, tutumlara böyle bir tepki mi verilmeliydi? Elbette hayır. Ama maalesef İslamcıların tepkileri hep böyle oluyor, hiç şaşırmadık. Siyasal İslam bulunduğu her yerde yıkıma yol açıyor. Kan, gözyaşı bırakıyor geride. Müslümanlık ile siyasal İslam aynı şey değildir. Ben terör veİslamı asla aynı kefeye koymuyorum. Normal inançlı her insana saygı duyuyorum.
Göçmenler ile uçurum derinleşecek
Bu saldırıda genç bir Alman polis hayatını kaybetti. İki çocuğu artık yetim... Şimdi bazı ılımlı Almanlarda bile göçmenlere karşı yeni bir nefret oluşup, önyargılı, mesafeli ilişkiler başlayacak. Sosyal ilişkiler minimuma inecek. Bu hiç hoş değil. Biz göçmenlerle Almanlar arasındaki iş arkadaşlığı, komşuluk ilişkileri, size devlet dairelerindeki muamele değişecek. Yine işe alımlarda, meslek kursu bulmada göçmenler özellikle de Müslümanlar, Almanların hep son tercihleri olacak. Bu da insanlarımızın hayatını hayli zorlaştıracak. Kaldıkları ülkeden soğutacak, aidiyet duygusunu ortadan kaldıracak, paralel yaşamlar oluşturacaktır.
Dört kuşaktır, 63 yıldır Almanya'da yaşayan insanlarımız bunu hiç hak etmiyorlar. Zor günler bekliyor Türkiye'den Almanya'ya gelen ve burada yaşayan insanları. İslami terör kim bilir daha hiç olmadığı kadar ne kadar canlar yakacak. Türkiye onca insanımızın öldüğü Gar, Suruç katliamını, İstiklal Caddesi ve daha başka terör eylemlerini unutmadı. IŞİD, Nusra, ÖSO, Ahraru Şam ve Türkistan Birlikleri adlı İsrail destekli terör örgütleri Suriye’yi harabeye çevirmediler mi?
Bu duruma bir itirazımız olacak elbette…