Akşener İmamoğlu’nu işaret etti

Yayın tarihi: 23 Aralık 2022 Cuma 9:53 am - Güncelleme: 23 Aralık 2022 Cuma 8:34 pm

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hapse girdiği dönemde söylediği “Bu şarkı burada bitmeyecek” sözlerine atıfta bulunarak, “Şimdi Sayın İmamoğlu’nunki de bitmeyecek. Eğer sadece 16 milyon İstanbullu ile bırakırsanız işi, o çerçevenin içine koyarsanız o şarkılar biter. Sayın İmamoğlu’yla ilgili söylemiyorum ben. O zaman iddialar biter. Şamar oğlanına dönersiniz.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV’de İlker Karagöz’ün sunduğu Çalar Saat programına konuk oldu. Meral Akşener, hakkında hapis cezası verilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi geçmişiyle AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi geçmişiyle benzerlik kurulması konusunda açıklamalarda bulundu.

Meral Akşener, o dönem Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak destek verdiğini ve sürecin içinde olduğunu hatırlattı. Akşener, “Sayın Erdoğan oradan giderken ‘Bu şarkı burada bitmeyecek’ dedi gerçekten bitmedi biliyor musunuz? Bakın şimdi cumhurbaşkanı. Şimdi Sayın İmamoğlu’nunki de bitmeyecek. Eğer sadeece 16 milyon İstanbullu ile bırakırsanız işi, o çerçevenin içine koyarsanız o şarkılar biter. Tecrübe konuşuyor” ifadelerini kullandı.

İlker Karagöz, Akşener’in bu sözlerinin üzerine, “Sadece 16 milyon çerçevesine sıkıştırırsanız o şarkı biter mi diyorsunuz” sorusunu yöneltti.

Akşener bu soruya, “Sayın İmamoğluyla ilgili söylemiyorum ben. O zaman iddialar biter. Şamar oğlanına dönersiniz. Bakın tecrübe konuşuyoruz” ifadeleriyle yanıt verdi.

Meral Akşener’den ‘bakanlık’ yanıtı

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili de konuşan Akşener, “Masaya gelsin görelim, Biz herkesi partimize sorarak yaparız” ifadelerini kullandı. Akşener, İmamoğlu’na verilen hapis cezasının üzerinden AKP’li Cumhurbaşkanına, “Dünün mağduru bügünün vesayetçisi millet iradesine tokat attı, hem de yine Saraçhane’de” sözleriyle yüklendi.

Meral Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Asgari ücrete sayın Erdoğan 8 bin 500 olarak açıklamıştı. Biz bütün hesapları yapıp 9 bin 600 olarak açıklamıştık. Açlık sınırı Ocak ayında 8 bin 700 lira olacak yani asgari ücret yine açlık sınırının altına düşecek. Gıdaya erişim ve ısınma müthiş bir problem.

Buzdolabını açıyorsunuz gördüğünüz sadece hoşaf. Bu yoksul ailelerde protein alamadıkları için çocuklarda bodurluk başladı. 14’ünden itibaren obezlik başladı. Biz ‘Rüzgar gülü’ adında bir proje açıkladı. Dedik ki çocukların sabah kahvaltısını ve öğlen yemeğini verin. Hiç değilse 1 öğün verilsin diye teklif verdik reddedildi.

Eskiden sayın Erdoğan bu işi bilirdi. Bizim yaş grubu bu yollardan gelmeyiz. Ben bir köyden çıktım geldi, sayın Erdoğan Kasımpaşa’dan geldi. Eğitim sosyal adaleti, sınıf geçirgenliğini sağladı. Bizim bu yolları unutmamamız gerekiyor. Sayın Erdoğan Saray’a gitti. Paralel bir dünya orası. Sağlık adına sayın Erdoğan manda yoğurdu, kestane balı karıştırın yiyin dedi. O fakir evlerde neler olduğunu bilmediği için böyle diyor.

Ben gezerken emeklileri gördüm; 5 farklı maaş vardı. Emekli maaşı en azından asgari ücret kadar olsun. Maliyet yükseldi, kiralar uçtu, doğal gaz uçtu, bütün maliyetler arttı, buna karşın alım gücü düştü.

Ulaştırma bakanının aldığı maaşla asgari ücretlinin aldığı maaş, hatta 2 asgari ücret koyun; büyükşehirde asgari ücretle kira ödesin de görsün. 1 yıl önce 15 bin lira olan kira şu anda 30 bin lira. Ama o ailenin maaşı 15 bin liradan 30 bin liraya artmadı.

Pazarcı esnafının da durumu berbat. Bu konuyu anlatmam mümkün değil. Devlet tarifinde açını doyurur, çıplağını giydirir. Vatandaşınızı aç bırakamazsın, açıkta bırakamazsın. Bu sosyal hak meselesini bir lütuf olarak çevirdikten sonra birçok konuda eksikler var.

Vidaları sıkıştırmaya başladığınızda buna Saray’dan, Ulaştırma Bakanlığı’ndan başlayacaksınız. Buzdolabını açıyoruz içinde hoşaf var. Mercimek çorbasının içinde sadece su var.

Motorlu taşıtlar vergisine zam yapılmadı dediler ama yüzde 62 zam yapıldı.”

“KÜFE VATANDAŞIN SIRTINDA”

“Küfe vatandaşın sırtında. Küfe 10 yaşındaki kızına meyve toplayan ve işsiz olan, plastik ve karton toplayarak geçinmeye çalışan babanın sırtında. Sayın Erdoğan beceremiyorsa gitsin. Hani ver yetkiyi gör etkiyiydi? Varsa bir küfe kendiniz aldınız siz. Acayip lüküs hayat var. 13 tane uçak var. Kardeşim 2 tanesi neyinize yetmedi?

Bu seyahatlere özel arabalar uçakla öncede gönderiliyor. Pek çok hükümetle çalıştık, acayip eleştirdik ama böyle bir şeyi anlatmam mümkün değil.”

“ERDOĞAN VATANDAŞINDAN TAMAMEN KOPTU”

“Biz İYİ Parti olarak eleştirilerimizi dile getiriyoruz sonra çözümlerimizi üretiyoruz. Al sen yap oyları da sen al. Herkes pandemide sandalyesinde otururken ben şehir şehir gezdim. Oralarda bir tane partiyi eleştirmedim. Somut çareler ürettik ve kamuoyu ile paylaştık.

Gerçekten vatandaşın derdi çok yüksek. Gıda fiyatları, kiralar uçtu gitti. Deniliyor ki Avrupa’da uçtu gitti. Avrupa’da pandemi sonrası pahalılık var ama bizde en ufak artış yüzde 110’da olmuş, onlarda en yüksek artış yüzde 70’lerde. Ben nerede yanlış yaptım diyeceksiniz. Muhalefete suçu atmak çare değil ki.

Sandıkta göreceksiniz. Bir de ‘onlar’ diye bir kavram var. Onlar diye bir şey yok. Bu millet için çalışıyoruz. Vergiler yüzünden sizin de maaşınız gitti. Bu vergileri ayarlamak gerekmiyor mu? Biz öneriyoruz, yapmıyorlar. Somut probleminize çözüm üretiyoruz, siyaset budur. Parmak sallayan pis dil sonuçta Saraylara tıktı, her şeyi ben yapayım oldu. Ama görüyoruz ki sayın Erdoğan vatandaşı ile tamamen koptu.”

“YAKIN ZAMANDA AK PARTİYE DESTEK VEREN İNSAN PARTİDEN KOPTU”

“20 Ocak 2020’de başlamışım, bugün aralık ayının sonundayız. O zamandan bu zamana en sert AK Partili kardeşlerimizden en doğru bilgileri aldık. Düşmanca bir kullanmadan dertleri dinlediğiniz zaman en doğru önerileri onlardan aldık. Bu zamana geldiğimizde o esnafların büyük bir çoğunluğu AK Parti’den koptu, dükkanlarını kapattı. İkinci turda gördüğüm kadarıyla 10 işçi çalıştırılıyorsa yarısı gitmiş. Diyorlar ki alım gücü düştü. Pandemide maliyeti 50 liraysa 75 lira oldu. Ama vatandaşın alım gücü böyle değil.

Bunların tamamı çözülür. İsrafı, yandaş kayırmayı bırakacaksınız. Kur korumalı mevduat sistemine gidecek para 200 milyar dolar. Merkez Bankasına maliyetini sorduk, atanmış memur cevaplamadı.

Çocuğunun yanına öğlen yemeği koymakta zorlanan aileler var. Ne olurdu o 5 müteahhide verilen paralar yerine o çocuklara beslenme verseydiniz?

Bizim Cumhurbaşkanı Katar’a gitmiş. Başka kimler vardı. Katar emiri, Macron zaten finaldeydi bir de Sayın Erdoğan. Kupayı kazanan Arjantin’in Başbakanı israf olmasın diye gitmedi.

Suriye’den Irak’a, Ukrayna’dan İran’a 7 trilyon dolar hacim var. Türkiye bunlar içinde en iyi üreten ülke. Bunun içine Avrupa Birliği’ni Asya ve diğerlerini kattığımızda 21 trilyon dolar olur. Siz şahsım devleti ederseniz kim beni daha çok seviyor derseniz böyle oluyor. Vahim olan kişisel sempati ya da antipati üzerinden yürümesi.

Dışişleri’nde Tanzimat’tan beri hafıza vardı. Monşer dendi o hafıza kaybedildi. Milletvekilinden büyükelçi yapıldı. Ülkeler arasındaki ilişki kurumsaldır.”

“İSTANBUL’A ÇÖKMEK İÇİN CEZA VERİLDİ”

“Millet iradesine ‘çak’ yapıldı aslında. Sayın Erdoğan da hapishaneye giderken ‘çak’ yapmamıştı. Dünün mağduru bügünün vesayetçisi millet iradesine tokat attı, hem de yine Saraçhane’de. İstanbul’da yapılan ilk seçimi sayın İmamoğlu 134 bin 500 oy farkla kazandı. Sonra millet iradesini yok saydınız, sadece büyükşehir belediye başkanının oyunu yok saydınız sonra 805 bin oy farkla İmamoğlu yine başkan oldu. Meclis üyeliklerini de yenileseydiniz acaba bugün ne olurdu?

Sayın İmamoğlu’na ‘ahmak’ dendi. Sayın İmamoğlu o sözü iade etti. Sonra o ahmak lafından çıkan 2 ay 7 aylık süre. Siz 1998’i hatırlasanıza? O karar verildiğinde ne halde olduğunu hatırlasana? Orda ‘çakmak’ olmaz, orada teselli olur. Benim sayın İmamoğlu’na yerimden kalkıp satılma nedenim budur.

Bizzati İstanbul’a çökmek ve siyasi yasak vermek için verilmiş bir ceza. Ben biliyorum ki milli irade kendisine uzatılan eli kırmıştır, sandıkta göreceğiz. AK Partili bir vekilin bir açıklaması var. Bu durumun rahatsız ettiği yönünde. Biz bir kanun teklifi verdik. Biz diyoruz ki yapılan bir yanlış, biz bunu düzeltelim. Bakalım AK Partili vekiller buna ne diyecek. Bir çok gruba sayın Erdoğan ‘terörist’ dedi. Binali Yıldırım’a mı oy vereceksiniz Sisi’ye mi diye sordu. Bu çok çirkin bir dil. Ben de Denizli’de çıkıp ‘Merhaba teröristler’ dedim. Erdoğan da beni hapse atmakla tehdit etti. Ben de çantamla çıktım çünkü eskiyi hatırlattım. Bir yargı problemi vat Türkiye’de. Bu böyle olamaz. Bu karar sayın Erdoğan’ın kararı. Bu bir seçim gündemi. Seçime giderken muhtemelen İstanbul’a çökme kararı. 16 milyonu ilgilendiren bir bütçe var ve o bütçe sistemin dışına çıktı.”

“ALDIĞINIZ KARARLARIN SONUÇLARI VAR”

Bunlar gelirse her şeyi keserler dediler, Millet İttifakı belediyeleri bunun önüne geçti. Millet ittifakı belediyeleri pandemide vatandaşın yanında oldu. 16 milyon İstanbullunun ürettiği bir değer bu. Şimdi mamalar kesildi, İstanbul’a çökme işi bu. Köprüyü nasıl yıkarız böyle bir şey mümkün mü? Hayal etsenize elimizde kazmayla yıkıyoruz. Saray bütün mantığı attaya götürdü.

Ankara ve İstanbul’u kaybetmenin koma hali var. İçişleri Bakanlığı hemen terör soruşturması başlattı. Ben eski bir İçişleri Bakanı olarak söyleyeyim. Pek çok FETÖ iltisaklısı çıktı. Bunları işe almada imza sahiplerine ne oldu? Güvenlik soruşturmasında eksik bilgi varsa sorumlu sizsiniz, işe alan değil. Habur’da mahkemeler kuruldu, rahatsızlık olmasın diye devlet dairelerinde Atatürk resmi kaldırıldı. Şimdi görülüyor ki devran değişti. Aldığınız kararların sonuçlarının sorumluları vardır.

“TEK ADAMLIK TÜRKİYE’DE DEVLET HAFIZASINI ORTADAN KALDIRDI”

Kardeşi hakkında soruşturma var, İçişleri Bakan Yardımcısı’nın haberi yok. Gerçekse ben gece uyuyamam. Gerçekse nelerin olabileceği belli değil. Dümense anlarım orada sorunu göremiyor. Çeşitli iftiralarla karşı karşıya olduğumuz için Türkiye’de en çok temkinle giden biziz. Ben aday adaylarını sordurdum, hala Ergenekon’dan suçsuz olduğu halde sicili düzelmeyenler çıktı. Sayın Çataklı kardeşinden dolayı suçlu olamaz ama bize gelince biz her konuda suçluyuz. Benim çok geniş bir ailem var. Benim babamın babası yörenin en önemli din alimlerinden biri. Ben hep FETÖ’cülükle suçlandım. 7 göbek sülalemde 1 tane çıksın ben siyaseti bırakırım.

Sandık geldiğinde bu işi kazanmalıyız, kazanacağız. Bu tek adam sistemi Türkiye’nin devlet arşivini ortadan kaldırdı, yazıktır.

“DÜNÜN MAĞDURU BUGÜNÜN SİYASETÇİSİ OLDU”

16 milyon İstanbullunun iradesine uzanmış bir el var. Bu milli iradeye el uzatma hadisesine karşı 84 milyon senin yanında mesajı verdim. Bu Türkiye’nin milli iradesine çökmedir. Sadece İstanbullunun meselesi, İmamoğlu’nun meselesi olarak bakarsak yanılırız. Dünün vesayetçileri Sayın Erdoğan’a yapmıştı.

Benim Emine hanımla olan sistemimiz başka. Başından beri Sayın Erdoğan’a yapılan haksızlığın karşısında olmuş bir kişiyim. Şiirin suç olmadığını söyledik. Ben o zaman DYP’de Genel Başkan Yardımcısıydım. Bizim hakkımızda fezlekeler verildi. Ben 2 defa tazminat verdim. Refah Patisi’ne açılan kapatma davasına karşı olan çok sert beyanatı ilettik. Sonra bize tazminat davası açıldı. Hem onun için hem de Erdoğan için tazminat ödedim. O zamanki parayla yanlış hatırlamıyorsam her biri için 3,5 milyar lira tazminat ödedim. Bu bir dayanışma meselesi. Anayasa Mahkemesi kapatma davası açmış, sayın Erdoğan hapse girmiş, DYP’nin Genel Başkan Yardımcıları bu karşı tutum almış

Dünün mağduru bugünün vesayetçisi oldu. Şimdi sayın İmamoğlu’nun ki de bitmeyecek. Sadece İstanbul çerçevesine koyarsanız bu şarkı biter.

“BU BELEDİYE BAŞKANLARI 2 PARTİNİN OYLARIYLA SEÇİLDİ”

Erdoğan tek adam olmak için tüm Türkiye’yi bozdu. Bu işin suçlusu Erdoğan.

Biz sayın Davutoğlu ile saat 11.00’da görüştük. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nu aradım. Ben aradığımda telefonu kapalıydı. Ben Almanya meselesini unuttum. Sonra öğrendim ki o sırada programdaymış. Birlikte güç almak için sayın Gültekin Uysal’ı aradım. İzin almak için aramadım, öyle bir durumunuz yok. Bu belediye başkanları 2 partinin oylarıyla seçildi. Bu arkadaşlarımızın iyi yaptığı işlerden biz mesulüz, kötü yapılanlardan da. Bizim izin almak gibi bir durumuz yok. O sırada büyük saygısızlıklarla kaşılaştık. Sayın Uysal ağır grip geçiriyormuş. Temel beye ulaşamadık, kendisi hastanedeymiş. Kendi seçtiğimiz belediye başkanı için niye izin alayım. Bir kalabalık güç gösterisi yapalım diye aradım.

Millet İttifakı 2018’de 4 partiden oluşuyordu. O zaman Deva ve Gelecek Partileri kurulmamıştı. 2019’da Türkiye’yi tercih ettik ve bu müthiş bir sinerji yarattı. 2019’da Saadet Partisi aday çıkarmıştı.

“DEMEK Kİ İMAMOĞLU’NU YALNIZ BIRAKMAK SİYASİ TERBİYEYMİŞ”

Burada gümbürtüye Tayyip Erdoğan gitti. Bir kesim de siyasi nezakete uymuyor dedi. Sonra siyasi terbiyesizliğe döndü. Demek ki Sayın İmamoğlu’nu orada yalnız bırakmak siyasi terbiyeymiş. Ben böyle bir ahmaklık görmedim. AK Parti’nin Meral Akşener’in bilgisi var trollüğü üzerinden yürümeye çalıştılar. Ben de o otobüste bekledim. Demek ki keşke o otobüsün üzerinde yapayalnız konuşaydı.

Beni ve arkadaşlarımızı incitse de kenara koydum o sözü.  Bu söz burada yeniden öne çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu’da iç işlerine karışmakla ilgili bir söz etti. Bir siyasi partinin içişlerine karışmak gibi bir durum yok. 6’lı masa Sayın Kılıçdaroğlu’nun gayretleriyle ortaya çıktı.

Cumhuriyet Halk Partisi neye karar verecek bilmiyorum Bu ülkede baş örtüsü nedeniyle hakkında fezleke yapılan tek siyasetçi de benim. Bu işi tarafı olmuş biri olarak söylüyorum. Şimdi önümüze geldi. Biz buna evet demek zorundayız denildi ama henüz bir karar yok. Milletvekillerimizi toplayacağız görüşeceğiz.

Adaylık için de öneri de bulunmadık.

“CHP’NİN İÇİŞLERİNE KARIŞMAK YOK”

İkili bir sistem o. Normalde sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediği söz oraya gitmekle alakalı değil. Oraya giden söz genellikle kurmaylardan geldi. Bu beni ve arkadaşlarımı incitse bile kenara koyduk. Sayın Kılıçdaroğlu’nun gazetecilerle yaptığı toplantıda sorulan soru aslında sayın Kılıçdaorğlu’na söylediğim ve kamuoyu ile paylaştığım bir söz. Sayın Kılıçdaroğlu da içişlerine karışmakla ilgili bir söz söyledi. Burada içişlerine karışmak yok. 6’lı masa toplandı ve Cumhurbaşkanı adaylığı liderlere bırakıldı. Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu görevden alın şuraya koyun dersem bu içişlere karışmak olur. Aday tespiti konusunda herkes hür ve bağımsız.

Sayın İsmail Kahraman bana Meral Kılıçdaroğlu dedi. Bu çok büyük bir hakarettir. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili konuşan Akşener, “Masaya gelsin görelim, Biz herkeyi partimize sorarak yaparız”