Akşener: Erdoğan adına utandık, ama kendisi utanmadı

Yayın tarihi: 7 Temmuz 2021 Çarşamba 11:01 am - Güncelleme: 7 Temmuz 2021 Çarşamba 7:42 pm

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Avrupa’da aşı ücretli yapılıyor” açıklamasına değinerek, “Biz utandık ama sayın Erdoğan hiç utanmadı” ifadelerini kullandı. Akşener, bu hafta kürsüyü e-sporcu Hamza Sönmez’e bıraktı.

 

İYİ Parti Lideri Meral Akşener Erdoğan’ın ekonomi politikalarına tepki göstererek, “3 sene öncesini mumla arar olduk dolar 8.7 euro da 10,50 liralar yükseldi.” ifadelerini kullandı.

Meral Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

Milletimizin iktidarı denetleme görevi verdiği bizler bu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Ekonomiden adalete, kadın haklarına, gençlerimizin sorunlarından, esnafımızdan, memurlarımıza her bir vatandaşımızın iktidar karşısında hakkını, hukukunu savunmaya çalışıyoruz.

Hayatın her alanında ağır sorunlar yaşadığımız bir gerçek. Son dönemde bunlara sayın Erdoğan’ın da ruh hali eklenmiş bulunuyor. Sabah söylediğini akşam yalanlayan, 5-6 hatta 11 maaşlı kifayetsiz danışmanlarının elinde adeta oyuncak olan, milletimiz mağdur, ülkemizi de mahçup eden, bir gün çıkıp şurada bir hata yaptık diyemeyen bir garip ruh hali ile karşı karşıyayız.

Meral Akşener: Artagan’la herkes geliri üzerinden vergi ödeyecek

“KENDİSİ ADINA UTANDIK”

Bunun son yansımasını aşı meselesinde yaşadık. Erdoğan, “Batılı ülkelerde aşı ücretli yapılıyor” dedi. Bunun üzerine Avrupa’dan kahkaha sesleri yükseldi. Biz duyduk, kendisi adına utandık ama sayın Erdoğan düştüğü gülünç durumdan hiç utanmadı.

Ben size doğrusunu anlatayım. Küçük bir ülke hariç dünyanın bütün ülkeleri aşıyı ücretsiz yapıyor. Bununla kalmıyor, gelişmiş ülkeler aşı yaptırmaları için gençlerine bir de ödül veriyor. Esnafına, işçisine, memuruna pandemide ayakta kalabilsinler diye nakit desteği sağlıyor.

Bu kez de kendisi, sanki hiç yalan söylememiş gibi “Biz de dünyadaki ülkeler gibi aşıyı ücretsiz yapıyoruz” dedi. Sayın Erdoğan aslında aşıyı sen vatandaşına parayla satıyorsun. Hem de bunu aklınca vatandaşa hissettirmeden yapıyorsun. Tahsilata da insanlarımız daha ikinci doz aşısını olmadan yapıyorsun.

“BÖYLE BİR TEZGAH OLABİLİR Mİ”

Önce elektriğe yüzde 15, ardından da doğalgaza yüzde 12 zam yaptın. 4 kişilik bir aile bir sene boyunca yeni zam yapılmazsa yılda 600 lira fazladan para ödemek zorunda kalacak. DMO’nun açıklamasına göre, bir doz BionTech aşısının Türkiye’ye maliyeti 12 dolar yani 100 lira. Yani 4 kişilik ailemiz, kişi başı 100 liralık ikinci aşı için 600 lira ödeyecek. Böyle bir tezgah olabilir mi?

Elektriğe sadece 1 kuruş zam yapıldığında mevcut tüketime göre vatandaşımızın cebinden 2.3 milyar lira çıkıyor. 12 kuruş zam yapıldığına göre, 27.6 milyar lira çıkacak. Bu, pandemi boyunca vatandaşına sadece 10 milyar liralık nakit desteği veren AK Parti iktidarı, aynı vatandaşının cebinden bunun yaklaşık 3 katını alıyor demektir.

Pandemi döneminde senden başka temel ihtiyaçlara zam yapan başka bir hükümet var mı? Etrafına bak da utan…

Biri gelip partili cumhurbaşkanı nedir diye sorsa “Zamdır, zulümdür, milletini yoksulluğa mahkum etmektir” demek derim.

İktidarın büyüklü, küçüklü ortaklarına her fırsatta vatandaş zorda, nakit desteği verin diyoruz. Doğalgaza zam yapıyolar, esnaf perişan borçlarını ödeyin faizsiz kredi verin diyoruz elektriğe zam yapıyorlar. KÇÖ, işten çıkarma yasağını uzatın diyoruz duymazlıktan geliyor. Bu dar zamanda vatandaşlarımıza destek vermeye gelince cebinde akrep olanlar, milletimizi yolmaya gelince sınır tanımıyorlar.

Meral Akşener’den HDP açıklaması

“İTİBAR TASARRUF GENELGESİNDEN MUAF TUTULMUŞ”

 

Kamudaki israfa son verin deyince bize itibardan tasarruf olmaz nutukları atan sayın Erdoğan son olarak çıktı tasarruf genelgesi yayınladı. İtibar her zamanki gibi bu genelgeden muaf tutulmuş. Tasarruf sarayın yanından bile geçmiyor.

Tasarruf Saray’ın yanından bile geçmiyor. Milletimiz porsiyonlarını küçültmek zorunda. Bu arkadaş yeni sarayında sefa sürebilir her gün 8.6 milyon lira saraya para harcayabilir. Sayın Erdoğan kendi nefsinde yapamadığını milletimizin yapmasını istiyor. Son 2 yılda mutlak yoksul sayısının 3 milyon kişi artığı ülkemizde hala uçaklardan, arabalardan, yazlık saraylardan vazgeçmeyeceğim diyor.

Böyle vicdansızlık, umursamazlık olabilir mi? Ayıptır günahtır…

Onlar saraylarında israfa tam gaz devam ederken biz milletimizi karış karış geziyoruz. Koltuk değil ayakkabı eskitiyoruz.

İktidar bize ısrarla her şeyin ne kadar harika olduğunu anlatadursun, Kocaeli’nde kahvehane sahibi bir vatandaşımız, “60 yaşındayım. Oyumu inandım Tayyip Erdoğan’a verdim. Aç-kapa aç-kapa yaptılar şimdi 200 bin lira borcum var. Gelsin sayın Erdoğan bu borcu ödesin de göreyim” diyor.

Dul ve yetim maaşı alan bir hanımefendi bağıra bağıra sayın Erdoğan’a seslendi. A Haber de oradaydı. Diyor ki, “Bin lira emekli maaşı alıyorum. Nasıl geçineyim? Evime et girmiyor et. Ben cumhurbaşkanının üvey evladı değilim. Kuş gibi maaşlarımıza zam istiyoruz” diyor.

İlginç olan yaşlı bir hanımendinin biz Sayın Erdoğan’ın üvey evladı değiliz demesi. Vatandaş Sayın Erdoğan’ın babamız olduğuna inandırmasını kabul etmiş. Aile içinde haksızlık yaptığını söylüyor.

Ya işini yapacak ya sandık gelince yıkılan o duvarın altına kalacaksın.

Lebaleb kongrelerinde viyadük açılışlarında pandemi teğet geçmiş olabilir. Müteahhitlerin için her şey yolunda olabilir. Milletimiz hazırlanamadı. Süreç 1 Temmuz’da başladı. Hepinizi yakarım. Bu millet seni sandıkta öyle bir yakar ki şaşırırsın. Tütün üreticisini hapse değil tarlalara gönderelim.

“MİLLETİN OLAN NE VARSA SATMANIN PEİŞNDE”

AK Parti iktidarı milletimizin hazinesini boşalttığı yetmemiş gibi bir yandan da milletin olan ne varsa satmanın peşinde. MKE’nin ardından sırada TEİAŞ var. Milletin olan bu şirket 2020 yılında 14. 9 milyar lira ciro yapıp 2.5 milyon liraya yakın da kar etti. Buna rağmen özelleştirilmesi için düğmeye basıldı. Her seferinde, “Ben ekonomistim” diyen sayın Erdoğan belli ki piyasa yapılarının anlatıldığı derslerde uyumayı tercih etmiş.

Sayın Erdoğan seni tekrardan uyarıyorum. Elektrik üretimi stratejik bir öneme sahiptir. TEİAŞ kar amacı gütmemesi gereken bir kurumdur. Bu sektörün kontrolü kamuda olmazsa ekonomik bağımsızlık tehlikeye girer. Hani yerli ve milli, beka meselesi diyorsunuz ya işte zurnanın zart dediği yer burası.

Sayın Erdoğan gitmeden Türkiye zenginleşemez, sayın Erdoğan ve arkadaşları gitmeden Türkiye düze çıkamaz.

Sayın Erdoğan ne ekersen onu biçersin.

Türkiye internete erişim konusunda Almanya’nın 2007’sini yeni yakalamış durumda. Dünya değişiyor. 50 yaş üstündekiler dikkatiniz dağıldı değil mi? Dünyada yeni kavramlar ortaya çıkmış durumda. Yeni medyadan, yeni eğlence platformlarından, e-spor’dan bahsediyoruz. Kısıtlı erişim imkanlarıyla yeni trendleri yakalayamıyoruz.

Meral Akşener’den ‘Madımak’ paylaşımı

 

“DAHA ÖNCE UYARDIK”

Faiz sebep enflasyon sonuçtur anlayışının ülkeyi getirdiği nokta ortada. Daha dün gibi hatırlıyorum. 2018 genel seçimlerinde dolar 4 liraya, euro da 5 liraya yükselmişti. Aynı uyarı uyarıları o zaman da yapmıştık. “İş bilmez damadından ekonomi bakanı olmaz. Türkiye’nin altını oyuyorsun” dedik. “Demokrasi olmadan ekonomi düzelmez” dedik.

Merkez Bankası’nı sarayın arka bahçesine çevirirsen Türkiye’nin itibarı kalmaz dedik. Aradan üç sene geçti, bugün dolar 8.7 liraya, euro, 10.50 liralara geldi. Türkiye üç yıl öncesini bile mumla arar oldu. Keşke olmasaydık ama o zamanda haklıydık, bugün de haklıyız. Yarın da haklı çıkacağız. Bu gerçek artık tescillenmiştir.

Kayıt dışı ekonomi gibi yüksek enflasyon gibi ithalata bağımlılık gibi sayın Erdoğan da attık Türkiye ekonomisinin yapısal bir sorunu haline gelmiştir. Bizzat sayın Erdoğan Türk ekonomisinin yapısal bir problemi haline gelmiştir. Ne son on yılda ne son beş yılda ne de son üç yılda yaşadıklarımızdan tek bir ders dahi çıkaramadık. Öğrenmeye kapalı. Akla ve bilime düşman demokraside zayıflık olarak gören bu zihniyet Türkiye’nin en büyük yapısal sorunu. İşte o nedenle Sayın Erdoğan gitmeden Türkiye zenginleşemez. Sayın Erdoğan ve arkadaşları gitmeden Türkiye özgürleşemez. Bu iktidar değişmeden Türkiye düze çıkamaz. Bu değişimi ne kadar önce yaparsak, ülkemiz adına o kadar hayırlıdır. Türkiye yeni bir sayfa açmamızı bekliyor. Milletimiz güçlü, zengin ve mutlu bir ülkede yaşamak istiyor.

Biz bu çağrıyı duyduk ve geçtiğimiz hafta ARTAGAN’ı açıkladık. Büyük bir mutlulukla görüyoruz ki, sadece biz değil, artık tüm Türkiye ARTAGAN’ı bekliyor. İktidara oy vermiş olanlar da, muhalefete oy vermiş olanlar da. Tüm vatandaşlarımız ARTAGAN etrafında birleşiyor. Teknolojiyi kullanarak dünyanın en baskıcı düzenini kurmak da mümkün, dünyanın en demokratik düzenini kurmak da mümkün. ARTAGAN teknolojinin demokrasi tarafındadır. Biz ARTAGAN’la bu eğri düzenini kökten değiştireceğiz. Ve bizden sonraki nesillere hak ettikleri bir Türkiye’yi miras bırakacağız. Bizim amacımız sadece iktidara gelmek değil, yüz yıl sonra bile hatırlanacak yeni bir hikaye yazmaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeye nasıl bir miras bıraktıysa aynı onun gibi milletçe gurur duyacağımız kutlu bir miras bırakmaktır. Sayın Erdoğan ne ekersen onu biçersin. Sen aklını rant için kullandın, ortaya Kanal İstanbul gibi bir ucube çıktı. Biz aklımızı, milletimiz için kullandık, ortaya zengin bir Türkiye’nin kapısını açan arkadan çıktı. Sen önce şahsım sadece şahsım dedin, ortaya partili Cumhurbaşkanlığı sistemi çıktı. Bu ucube sistem çıktı. Biz önce millet, önce millet önce memleket dedik. Ortaya iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem çıktı. Liyakat işte budur. Vizyonlarımız arasındaki uçurum işte budur. İyi Parti’nin farkı işte budur, bu kadar basit. Aziz milletim değerli milletvekilleri, dünya dijital kağıda hızla ilerliyor. Türkiye bu yeni dünyadaki yerini almadığı takdirde iktidarın zenginlik masallarını dinlemeye maalesef, devam edeceğiz. Şimdi anlatacaklarımı elli yaş üstündekiler anlayacak mı bilmiyorum. Doğru zamanda doğru yatırımlar yaparak doğru kararlar alarak dünyanın gerisinde kalmamak artık ülkeler için kritik önem taşıyor. Çünkü bu değişimleri sonradan yakalamaya çalışmanın maliyeti artık çok yüksek.

Son yirmi yılda 3G’den 5G’ye hızlı geçişimizin nedeni deri hızındaki artış ihtiyacıdır. 3G’yle iki saatlik bir filmi indirmek yirmi altı saat sürüyordu. 4G’yle bu süre altı dakikaya indi. Ama 5G bunu 3,6 saniyeye indirmeyi vadediyor. Peki Türkiye bu hızın neresinde? Çok uzak değil. 2025 yılında 5G bağlantı sayısının ülke nüfuslarına oranı Japonya’da yüzde seksen üç. Kore’de yüzde yetmiş bir ABD’de yüzde elli beş, Fransa’da yüzde kırk yedi, Çin’de ve Rusya’da ise yüzde otuz iki olacak. Peki Türkiye için beklenti ne kadar? Sadece yüzde 13. Belli ki yeniliklere yetişemiyoruz. Peki mevcut internetimiz ucuz mu? Hayır, tam tersine. Gelişmiş ülkelerin vatandaşları internete gelirlerinin yüzde 05 ile yüzde 1,5ini ödüyorlar. Bizse bu yavaş internete bile gelirimizin yüzde 2’sini ödüyoruz. Mesela bir Portekiz’iyle bir Türk vatandaşı internete gelirine göre aynı oranda para ödese de Portekizli beş kat daha hızlı internet kullanıyor. Peki bunları neden anlatıyorum? Mesela hala iç karışıklıklarla uğraşan Ukrayna’daki bir genç bir genç bir oyunu yirmi dakikada indirebiliyorken bu sürenin Türkiye’de kırk dakika.

“ERDOĞAN TÜRK EKONOMİSİNİN PROBLEMİ HALİNE GELDİ”

Bizzat sayın Erdoğan Türk ekonomisinin yapısal bir problemi haline gelmiştir. Türkiye internete erişim konusunda Almanya’nın 2007’sini yeni yakalamış durumda. Dünya değişiyor. 50 yaş üstündekiler dikkatiniz dağıldı değil mi? Dünyada yeni kavramlar ortaya çıkmış durumda. Yeni medyadan, yeni eğlence platformlarından, e-spor’dan bahsediyoruz. Kısıtlı erişim imkanlarıyla yeni trendleri yakalayamıyoruz.

İYİ Parti iktidarında Dota 10 kişinin oynadığı ve sonunda Korelilerin kazandığı bir oyundur klişesini gömeceğiz.

Akşener kürsüyü e-sporcu Hamza Sönmez’e bıraktı:

Herkese merhaba. Sayın Genel Başkanım, değerli parti mensupları ve Milletvekilleri, kıymetli misafirler. İsmim Hamza Sönmez. Gençlik yaşlarından itibaren oyun ve e-spora olan ilgimi hobimi üniversite çağında işe çevirip lisans eğitimimden sonra da yeni projelerde görev aldım. Lisans eğitimimin devamında ise daha çok değer yaratımına önem verdiğimiz, çocuk girişimciliği ve finansal teknolojiler temelinde belli projelerle ülkede gençlerin ihtiyaçlarını karşılayacak teknolojik çözümler yaratır. Yıllar geçti, yıllar içerisindeki süreçte bu teknolojilerden bu işlerimizden bu girişimlerimizde kazandığımız kaynakları ise aslında yeni dönemde yeni bir noktaya taşımak için şu an bir proje içerisindeyim bu da ülkemizi uluslararası arenada bayrağımızı çok gururlu bir şekilde dalgalandıracak, temsil edecek bir takım kurmak, Türk oyunculardan kurulu bir Türk takımının Avrupa’da dünyada ses getiren başarılara imza atması için şu an çalışıyorum. Bugün son dönemde büyük ilgi uyandıran ve pek çoğumuzun da gerek çocukları, gerek yeğenleri, gerek genç yaştaki akrabaları aracılığıyla odakta yer aldığı, pek çok zaman belki de kuşaklar arası çatışmaya da sebep olan ama aslında sadece üç beş arkadaşın bir araya gelip oyun oynamaktan ibaret olmadığı e-spordan biraz derinlemesine bahsetmek istiyorum. Çünkü espor aslında sanılanın aksine kendi ekonomisini yaratabilecek duruma çoktan gelmiş ve herhangi bir mesleğin yerine geçmek yerine geçmek yerine kendi ekosistemini oturtabilmiş ve ilerleyebilmiş bir boyuttadır. Ama bu gelişmiş ülkelerde daha ileri bir pozisyondadır. Peki biz bu gündemin neresindeyiz?

Ben öncelikle e – sporu milletin kürsüsüne taşıma fırsatı veren sayın başkanıma ve tüm parti mensuplarına çok teşekkür ediyorum. Çünkü e-sporun önce aslında ne olmadığını anlatmamız gerekiyor. Gerek velilere, gerek gençlere gerek bu işle ilgili kariyer hedefi olan herkese. Çünkü bugün baktığımızda üç beş arkadaşın bir araya gelip oyun oynadığı bir sektör gibi gözükse de aslında e-spor derinlemesine eline alındığında ve karar alıcılar nezdinde uzmanlarla birlikte doğru reçetelerle ülke çapına yaygınlaştırıldığında bugün gençliğin yaşamış olduğu işsizlik meslek ve iç tutarsızlığı. Bakınız ben de bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi mezunu bir öğretmenim aslında ama pek çoğumuz gibi mezun olduğumuz okul ve yaptığımız iş tutarlılık göstermiyor. meslek anlamında mezuniyet anlamında sayıca çok fazla mezun veren ancak bir şekilde istihdam kotasını dolduramayan mesleklere ise yeni bir bakış açısı yeni bir kanal yaratıyor. Nasıl mı? Çünkü e-spor sadece oyun, bilgisayarın başında oyun oynayan kişilerden oluşmuyor. Bir takım düşünün oyunlarına göre dört veya beş ana oyuncudan az oyuncudan oluşuyor. Bunun yedek oyuncuları var. Bunun koçu var. Bunun taktik analisti var. Performans koçu var. Öte yandan sağlık açısından düşündüğümüzde çok fazla günde süreyi bilgisayar başına geçirdikleri için. Göz muayenesi yapan doktorları var, reçetelerini yazan psikolojik danışmanları var. Beslenmelerine dikkat etmesi için, beslenme ve diyetetik uzmanları var. Mental olarak güçlü kalması için, bunlara destek veren sağlık uzmanları var. Bununla da bitmedi. Bu aslında yeni nesil bir eğlencenin ana kaynağı. Bu ana kaynağı bu ana kaynak televizyonlarda yayınlanmıyor. Bu ana kaynak internet platformlarında yayınlanıyor. Çocuklarımız, gençlerimizin pek çoğu artık televizyondaki gündelik programları değil internet platformlarındaki bu kanalları izliyor. Doğal olarak bu da aslında büyük bir canlı yayın operasyonu anlamına geliyor. Doğal olarak yine ışık, ses, görüntü yönetmenliği buradaki sunumları yapan sunucular maçlara yorumlar yapan arkadaşlar işin hem sahnenin ön tarafında hem de arka tarafında yer alan pek çok mesleği için aslında okulundan mezun olan arkadaşlar için yeni bir kanal yaratmış oluyor. Çünkü bu meslekler zaten var. Bu meslek için mezun olunan okullar zaten var. Ama bu mesleklerin istihdam yaratma gücü belli yerlerde kısırlaşmakta yetersiz kalmakta. Ama bu yeni nesil eğlence sistemi bu yeni nesil rekabet sistemi aslında bu insanlara bu meslek gruplarına tamamen yeni bir iş kolu sağlıyor. Bundan da öte, doğru yönlendirildiğinde doğru reçete sunulduğunda aslında gençlerimiz için kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaşma onları yeni bir kariyere doğru yönlendirmek için de en büyük fırsatlardan biri e spor. Ama bunların yapılabilmesi için biz şu an aslında ülkece neredeyiz? Birkaç tane çok temel sorundan bahsetmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi internetimizin yetersiz olması, altyapımızın yetersiz olması. Tüm operasyonun internet üzerinden gerçekleştiği bir durum da internetimizin hızının yavaş olması kopmalar yaşanması düşmeler yaşanması, veya işte dediğimiz anlık yayında kayıpların yaşanmasının mümkün olmaması gerekmektedir. Yani bizim daha stabil bir internete ihtiyacımız var. Bu neye sebep oluyor? Çok basit anlamda. Aslında aynı saniyede ekranda aynı şeyi görmüyorlar. Veya bir mause hareketini tetikleme hızı Almanya’daki arkadaş anlık bir sonuç alabiliyorken, Türkiye’deki mause tıklasa bile aksiyonu ekranda aynı anda gerçekleşmiyor. Ama bunlar aynı ortamlarda mücadele ediyorlar. Doğal olarak bir rekabet eşitsizliğine sebep oluyor. Bunların da gerçekleşmesi için başta internet servis sağlayıcılarının tabii belli yatırımları yapması ve bu konuda gerçekten konu uzmanlarının gündeme getirilerek bununla ilgili çalışmalar yapılması lazım. Onun dışında en büyük eksiklerimizden bir tanesi profesyonelleşememe çünkü e sporun ne olduğunu daha veya ne olmadığını da tam idrak edememiş boyuttayız. Onun dışında yeni nesil nitelikli insan eksiğimiz var, pek çok konuda olduğu gibi. Burada da gerek ilgili bakanlıklar, gerek yerel yönetimler gerekse de üniversiteler ve eğitim kurumları ve biz takımlar sadece kendim için değil.

Burada da gerek ilgili bakanlıklar, gerek yerel yönetimler gerekse de üniversiteler ve eğitim kurumları ve biz takımlar sadece kendim için değil, bu sektörde yer alan, emek veren, bunun büyümesi için çalışan herkesin de bir araya geleceği belli konsorsiyumların kurulması belli iş alanlarının yaratılması gerekmektedir. Çünkü bizim önce e-spor anlatmamız gerekiyor. Ve bu anlamda da nitelikli bir çalışmanın olabilmesi ailelerin ön yargılarının kırılabilmesi için. Çünkü bugün baktığımızda aileler için çocuklarla bilgisayar oyunları arasında bir bariyer var tabii ki de bunun suistimal edilmemesi eğitimlerin eğitimlerine negatif şekilde yansımaması ve hayatlarında sosyal bir varlık olarak devam edebilmeleri için çok önemli bir nokta. Bu algının da kırılması için karar alıcılarımızın, yerel yönetimlerimizin ve eğitim kurumlarımızın işin içine girmesi aileleri de bilinçli bir hale getirerek aslında e sporu yeni bir meslek alanı yeni bir kariyer alanı ve sadece oyuncu olarak değil, az önce bahsettiğim diğer başlıklarda da meslekler edinmesi için bir şans olduğunu anlatmamız gerekiyor. Bu konuda da biraz da tabii eğitim temelli bir eğitim eğitim geçmişi olduğu için, eğitim fakültesinden mezun oldum. Bununla ilgili de birkaç tane nokta var. Burada biz konu uzmanı olarak bunları paylaşırken aslında bunu hayat boyu öğrenmenin bir eğitim başlığı altına yedirebiliriz. Üniversitelerin sürekli eğitim merkezlerinde bunun altında entegre edebiliriz. Yerel yönetimler ve bunların sağlayacağı alanlarda gençlerin yetişmesi için meslek kurslarıyla başlayıp daha sonrasında üniversitelerin lisans ve lisans üstü programlarına gidecek bir eğitim programıyla aslında bunların gelişimini zaman içerisinde sağlayabiliriz. Bu tabii ki de geceden sabaha, bir günde, iki günde olacak şeyler değil ama bu konuşma dahi bu fırsatın verilmesi dahi aslında bu adımların atılması için büyük bir şans.

 

“İNTERNETİ TEMEL İHTİYAÇ OLARAK GÖRÜYORUZ”

Hamza Sönmez’den sonra tekrardan kürsüye çıkan Akşener, sözlerine şöyle devam etti:

Değerli dava arkadaşlarım, geçen hafta ARTAGAN projemizi anlatırken de bahsetmiştim dijitalleşen dünya Türkiye için fırsatlarla dolu. Her biri birbirinden yetenekli zeki ve çalışkan gençlerimiz var. Tek yapmamız gereken onlara potansiyellerini açığa çıkartabilecekleri imkanları ve altyapıları sunmak. Bu kadar basit. Internet hızı, internete erişim ve bilgi toplumuna entegrasyon bunlardan bazıları. Peki biz ne yapacağız biz interneti milletimiz için elektrik gibi, su gibi temel bir ihtiyaç olarak görüyoruz. O nedenle her şeyden önce iletişimdeki vergi yükünü hafifleteceğiz. ARTAGAN hayata geçtikten sonra da vergiyi kaldıracağız İnternetteki vergiyi kaldıracağız. İnternet altyapı hizmetlerini güçlendirip yatırım miktarımızı OECD ortalamasının üzerine çıkaracağız.