AKP’nin yeni macera alanı; Ukrayna!

UKRAYNA KRİZİNİN DERİNLİĞİ!

Moskova’dan Medya Günlüğü’ne yazan siyasi analist ve gazeteci Fuad Safarov, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ukrayna'nın başkenti Kiev'i ziyaret etmesinin, Rusya gündeminin ön sıralarında yer aldığını belirterek, AKP liderinin sözde arabuluculuk girişiminin büyük tepki topladığına dikkat çekiyor. Safarov’un aktardığına göre; ünlü Rus siyaset bilimci ve yorumcu Vitaliy Tretyakov, "Erdoğan'la aşkımız bitiyor, çünkü kırmızı çizgiyi aştı" diyor. Devlet kanalı Rossiya-1'de yayınlanan "60 Minut" adlı programda ise, sunucu Olga Skabeyeva, Erdoğan'ın Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy tarafından karşılanışı sırasında, tören kıtasını, "Slava Ukraine!" diye selamlamasını defalarca ekrana getiriyor ve protesto ediyor. Program konuklarından Tretyakov, Erdoğan yönetiminin Kiev’e, Bayraktar marka İHA ve SİHA’lar satmaya devam ettiğini hatırlatarak, "Erdoğan'ın, Rusya'ya karşı olan güçleri desteklediği çok açık" diyor. Tepkiler sadece şöhretli bazı yorumcuların eleştirileriyle de sınırlı kalmıyor. Rusya Federasyonu Devlet Egemenliğini Koruma Komisyonu Başkanı Andrey Klimov da, yaptığı bir açıklamada, Ukrayna'ya silah sevkıyatının bir provokasyon olduğunu belirtiyor ve bu konuda AKP iktidarını açıkça suçluyor. Ukrayna krizi, Sadece bir NATO-Rusya gerilimini ya da geçmişte sık rastlanan türden klasik bir Batı-Doğu çatışmasını ifade etmiyor. Krizi, Rusya’nın son dönemde Çin ile gelişen ilişkileri bağlamında ele aldığımız zaman, esas olarak yenidünyanın bu gerilimin seyrine göre şekilleneceğini görelebiliriz. Krizin arka planında, Amerikan hegemonyasının gerilediği dünyada, yeni şekillenen egemenlik ilişkilerinde, hangi gücün gezegene yön vereceği kavgası bulunuyor. Bu nedenle olsa gerek, derin bir bilgi-birikim sorunu olan AKP kadrolarının krizin derinliğini bilmese de sezdiği ve bir tercih yaptığı anlaşılıyor. Ancak, Erdoğan-AKP iktidarı bu kez yanlış ata oynuyor.

DİNAMİKLERİN ÖRTÜŞMESİ

Bugünü daha iyi anlamak için şimdi biraz geriye giderek, AKP’nin iktidara geldiği koşullara bakalım; AKP’nin temsil ettiği siyasal İslamcı koalisyon –ki başlangıçta bu koalisyon içinde Fethullahçı Çete de vardı- iç dinamiklerin yanı sıra, belki de bu dinamiklerden daha çok, dış dinamiklere yaslanarak iktidara tırmandı. AKP’nin kendi programı ve hedefleri ile emperyalizmin (özellikle ABD’nin) bölgesel ve küresel siyasetleri arasında bir uyum ve örtüşme yaşanıyordu. AKP liderliği, emperyalizmle çatışarak değil, uzlaşarak iktidar olunacağını gören İslamcıların partisiydi. Dolayısıyla AKP, bu toplu durumun (konjonktürün) sunduğu olağandışı tarihsel koşulların sonucu olarak iktidarı ele geçirdi. YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ