AKP’nin Suriye politikası çöktü: Cihatçılar Türkiye sınırına dayandı

Yayın tarihi: 31 Ağustos 2019 Cumartesi 6:14 pm - Güncelleme: 16 Nisan 2020 Perşembe 6:17 pm

Ömer Ödemiş

Suriye ordusu son iki aydır Güney İdlib operasyonlarını sıklaştırdı. Bütün bir İdlib kentini abluka altında tutan Suriye ordu birlikleri güney kırsalından ilerlemesini sürdürüyor.

Suriye ordusu son bir ay içerisinde 100 kilometrelik bir alanı cihatçı terör güçlerinden temizledi. Bu alan içerisinde 35 yerleşim yeri bulunuyordu. Bu yerleşim yerlerinin tamamını kontrol altına alan Suriye ordusu Cısır Al Şugul kasabasına 10 km daha yaklaştı.

Cısır Al Şugul çıkışında ilk köy olan Curin köyünü askeri merkez yapan Suriye ordusu operasyonlarını aralıksız sürdürüyor. İdlib güney kırsalını tamamen kontrol altına alan Suriye ordusun önüm de öncelikli iki hedef olduğu belirtiliyor. Maarrat Al Numan kasabası ve Cısır Al Şugul. Bu iki bölgenin kontrol altına alınmasıyla İdlib merkeze sıkışacak olan cihatçı terör gruplarının varlıklarını uzun süre devam ettirmelerinin oldukça zor olduğu belirtiyor.

Suriye ordusu ile girdikleri her çatışmayı kaybeden ve sürekli geri çekilmek zorunda kalan cihatçı terör gruplarının kendi aralarında da ciddi sıkıntılar ve tartışmalar yaşadığı, Türkiye’nin desteğini çektiğini ve bu nedenle kayıplar verildiğini belirten kesimlerinde mevcut olduğu belirtiliyor.

Daha önceki süreçte Suriye ordusunun bölgeye dönük her ciddi operasyonunda Rusya’ya baskı yaparak operasyonları durdurmaya çalışan AKP iktidarının son dönemde gerçekleşen operasyonlara karşı sessiz kalması dikkat çekmektedir. Rusya hava kuvvetli Suriye ordusu için İdlib yolunu temizlerken Suriye ordusu adım adım İdlib merkeze doğru ilerliyor. TSK’nın gözlem noktalarının da bulunduğu bölgede yaşanan bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin sessizliği Rusya’nın Türkiye’yi yani AKP iktidarını ikna ettiği şeklinde yorumlanmaktadır.

Moskova da gerçekleşen Putin Erdoğan görüşmesi sonrasında hemen herke yine Erdoğan’ın Putin’den İdlib’e yönelik Suriye ordusunun operasyonlarını durdurmasını isteyecek ve Putin de kabul edecek diye bekliyordu. Ama bu kez Cihatçı terör grupları dahil pek çok kesimin bu beklentisi boşa çıktı. Rusya İdlib’de ki cihatçı katillerin temizlenmesinde kararlıydı. Görüşmenin hemen akabinde İdlib kırsalına dönük Rus ve Suriye uçaklarının bombardımana başlaması ile bu beklenti bir anda kırıldı. Suriye ordusu karadan operasyonlarını sürdürerek 10 civarında yerleşim alanını daha cihatçıların işgalinden kurtararak ilerlemeye devam etti.

Erdoğan’ın Putin ile anlaştığını ve kendilerinin satıldığını düşünen cihatçı terör grupları ve destekçisi kitleler harekete geçerek Türkiye sınırına doğru hareketlendiler. Bak Al Hava sınır bölgesine gelerek kapıları kırdılar Tekbir getirerek, “Hain Türk ordusu” sloganını atarak Erdoğan’ın resimlerini yakarak tepkilerini ortaya koydular. Bir grup ise sınırın çevrildiği beton blokları aşarak Türkiye’ye girmeye çalıştı. Türk askerleri havaya ateş açarak, tazyikli su sıkarak kalabalığı dağıtmaya çalıştı.

Cihatçı terör grupları Türkiye’nin açık desteği olmadan Suriye ordusunun operasyonlarından kurtulamayacaklarını, kısa sürede yaşam ve eylem alanlarını kaybedeceklerini biliyorlardı. Bu güne kadar Türkiye’nin bir biçimde desteğiyle, sahiplenmesiyle İdlib kentinde kalabilmiş, varlıklarını sürdürebilmişlerdi. Başka türlü Suriye tarafı tamamen kuşatılmış bu kentte bu kadar uzun süre ayakta kalamaz, savaş kabiliyetlerini sürdüremezlerdi.

AKP iktidarı İdlib kentinde ki terör yapılanmalarının varlığını sürdürmesini kendi Suriye tezlerinin devamında önemli görüyordu. İdlib kenti bu cihatçı terör gruplarının elinde kaldığı sürece AKP’nin Suriye de ki rejim iddiası devam edecek, bölgedeki etkinliğini sürdürmesinde gerekçe oluşturacaktı. Bu nedenle, Suriye sürecinin başından beri bir biçimde omuz omuza gittiği, destek verdiği değişik cihatçı terör grupları ile bağını kesmedi, desteğini bitirmedi. Kimi zaman onlar adına ateş kes istedi kimi zaman ise, göç ve sivil tehdidini kullandı. Kentte yaşayan sivillerin yaşamlarını koruyoruz gerekçesi ile yaygaralar kopararak her İdlib operasyonunu hep durdurdu. Ve bir biçim oradaki silahlı cihatçı yapıların varlıklarını sürdürmelerini sağladı.

Peki; AKP iktidarı gerçekten cihatçı terör guruplarına desteğini çekti mi? Kuşkusuz hayır. Ancak artık sahada çevirdiği dolapları Rusya’ya yediremeyince, Rusya kararlı durunca bu sonuç ortaya çıktı. Rusya’ya rağmen Suriye sahasının hiçbir noktasında etkinlik kuramayacağı açık olan AKP iktidarı, Rusya’nın Suriyeli generallerin baskısıyla artık yeter demesi AKP’yi sahada etkisizleştirdi.

İdlib Rusya ve Suriye ordusu tarafından kısa sürede temizlenecek. Sıkıntı artık Türkiye’nin sıkıntısı. İdlib kentinde kümelenmiş binlerce cihatçı katil Türkiye sınırına yakın zamanda daha şiddetli dayanacak. Kendilerine verilen sözlerin tutulmasını isteyecek. Eylem yapacak belki de saldırılarda bulunacak. Ki dünkü gelişmelerde benzer tepkiler seslendirildi. Bu durum karşısında Türkiye, AKP iktidarı ne yapacak? Bu katillerin ülkeye girişine izin verecek mi?

AKP’nin kirli Suriye politikası tamamen çöktü. Bu gelinen nokta AKP’nin kirli politikanın çöktüğünün açık göstergesidir. Bundan sonra ki tüm dayatmalar, sorunu daha da büyütmek dışında hiçbir işe yaramayacaktır. AKP iktidarının yapması gereken bu sonucu kabullenerek, Suriye devleti ile doğrudan ilişki kurarak sorunun birlikte çözülmesini sağlamaktır. Rusya ve İran bu konuda ki tavırlarını çok net olarak koymaktadır.

Suriye tarafından tek taraflı olarak ilan edilen ateşkes bu açmaya dönük taktik bir hamledir. Suriye bu tavrı ile iyi niyet göstererek karşıtlarının bir biçimde karar vermelerine zemin yaratmak istemektedir. Son hamleleri ile sahada ki üstünlüğü tamamen ele geçiren Suriye ordusu kararlılığını ve saha etkinliğini açıkça göstermiştir. Bu çapulcu katillerin Suriye ordusu karşısında hiçbir şansları yoktur. Bunu artık AKP’de anlamalıdır. Dün sınıra akın eden bu katiller sonlarının geldiğini görüyorlar ve telaş içerisinde sınır kapılarına hücum ediyorlar.

Türkiye, Suriye topraklarından kısa sürede çekilmeli ve Suriye devletinin egemenliğini tanıdığını ilan etmelidir. Sınır güvenliğini kendi sınırları içerisinde sağlamak için gerekli tedbirleri almalıdır. Unutulmamalıdır ki; komşu ülkede rüzgar ekmeye kalkışanlar kendi topraklarında fırtına biçerler…