AKP’li Yusuf Kaplan’ın hedefinde cinsiyet eşitliği: Başlarına çalmamız lazım!

Yayın tarihi: 25 Ocak 2019 Cuma 6:30 am - Güncelleme: 25 Ocak 2019 Cuma 6:30 am

“Boğaziçi yıkılmalı, Erasmus Orgazmustur” gibi sözleriyle tanınan gerici Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, yine skandal sözlere imza attı. Kaplan, cinsiyet eşitliğini hedef alarak “Başlarına çalmamız lazım, bütün bu tür sinsi, yıkıcı projeleri” dedi.

Yusuf Kaplan, “Türkiye’nin ‘cinsiyet’le imtihanı” başlığıyla yayımlanan yazısında “Batılıların AB uyum yasaları çerçevesinde bize dayattıkları projelerin başında, aileyi, toplum yapımızı ve dokumuzu çökertecek İstanbul Sözleşmesi ile bu ülkenin bazı illerinde, okullarında pilot olarak uygulanma aymazlığı gösterilen ‘cinsiyet eşitliği’ gibi yıkıcı projeler geliyor” ifadesini kullandı.

“Başlarına çalmamız lazım, bütün bu tür sinsi, yıkıcı projeleri! Yine kadın hakları konusunda da, temelde, Batılılardan alacağımız hiçbir şey yok aslında” diyen Kaplan, şöyle devam etti:

-Batı’da insan yok ki! Kadın da yok, aslına bakarsanız! Kadın, tüketimin kölesi, kapitalizmin tüketim nesnesi. Klişe değil bu, ürpertici bir gerçek! Bir yanda güya kadın hakları söylemleri zirve yaparken, öte yanda bütün bir kültür endüstrisi, kadını, insan olarak bile kabul etmiyor; aksine, her alanda, her yerde, her fırsatta kadını cinsel olarak, bedenen aşağılayan, ayartıcı bir tüketim nesnesine dönüştüren cinsellik endüstrisi tavan yapıyor.

– Bırakınız kadını koruyabilmeyi insan türünü bile koruyamayacak kadar acıklı durumda Batılı toplumlar! Bu ülkede kadının aşağılanması, şiddet ve tecavüz olaylarının artması elbette ki bir vakıa ama bunların seküler, hedonist kültürün yaygınlaşmasıyla tavan yaptığını, burada zıvanadan çıkan çarpık kadın-erkek ilişkilerini, cinsellik sömürüsü, kadın bedeni sömürüsü yapan televizyon programlarının ve dizilerinin rolünü neden kimse konuşmuyor, anlamakta zorlanıyorum! Toplumu, aileyi ve insan türünü yerle bir eden, insan türünün geleceğini bile tehlikeye sokan sefih seküler-hedonist-insanaltı insan tipinin bu ülkeye dayatılması, bu ülkede toplumun çözülmesi ve ailenin çökmesiyle sonuçlanacaktır.

– Dünyada en sağlam, en güçlü aile ve toplum yapısına sahip bir ülkeyi çökertmenin, genç nesillerini körleştirmenin, hedonist, nihilist, ruhsuz insanaltı varlıklara dönüştürerek köleleştirmenin, içerden teslim almanın en sinsi yolu bu! O yüzden Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden derhal çıkmalı ve “cinsiyet eşitliği” gibi sinsi projeleri akit geç olmadan kaldırmalıdır!