Haber

Ahmet Özer'in tutukluluğuna itiraz edildi

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in avukatı Seraf Özer, İstanbul Adliyesi’nde Ahmet Özer'in tutukluluğuna itiraz dilekçesi verdi.

Tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'’in tutukluluğuna itiraz edildi.

30 Ekim'de gözaltına alınarak aynı gece çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in avukatı Seraf Özer Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde tutukluluğa itiraz başvurusu yaptı. Özer'e CHP İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Murat Bakan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer, ve CHP İstanbul il yöneticileri eşlik etti.

"HER TÜRLÜ MÜDAHALEYE AÇIK DİJİTAL MATERYAL HUKUKA UYGUN ELDE EDİLMİŞ BİR DELİL DEĞİL"

Ahmet Özer hakkındaki soruşturmanın 2016 yılında Diyarbakır Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde dijital materyal bulunmasıyla başladığı iddiasına dilekçede, şöyle yer verildi:

"Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı İnfaz Kurumu, tutuklu ve hükümlülerin dijital materyallere erişimini engellemek için sıkı güvenlik tedbirleri ile yönetilmektedir. Bu tür cezaevlerinde dijital materyal bulundurulması, yönetmelikler ve güvenlik protokolleri gereği fiilen ve hukuken mümkün değildir. Cezaevi yönetimi, içeride her türlü dijital cihaz ve materyalin bulundurulmasını engelleyici tedbirler almaktadır. Bu nedenle Diyarbakır Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde dijital materyallerin bulunması son derece şüpheli bir durum olup kanundaki usullere göre elde edilmeyen ve her türlü müdahaleye açık dijital materyal hukuka uygun olarak elde edilmiş bir delil sayılamaz."

İmralı'da 2014'te terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'la görüşme yapan heyete, "demokratik özerklik' projesine katkı sunacak kişilerden birinin de müvekkil Ahmet Özer olduğu ve Ahmet Özer'in de bu sürece katkı sunmak istediğine'' ilişkin iddiaya da itiraz dilekçesinde, şöyle yanıt verildi:

"İddia edilen delil içeriğinin İmralı Cezaevi'nde yapılan görüşmelerden elde edildiği öne sürülmüşse de bu görüşmelerin devlet kontrolü ve denetiminde gerçekleştiği unutulmamalıdır. İmralı'da yapılan tüm görüşmeler, sesli ve görüntülü olarak kaydedilmektedir ve bu görüşmelerde devletin resmi temsilcileri, örneğin MİT görevlileri bulunur. Bu nedenle, bu görüşmelerde konuşulanların içeriği, devletin bilgisi dışında kalan gizli bilgi niteliği taşımamakta, zaten devletin elinde bulunan ve kontrolünde olan bilgiler arasında yer almaktadır. Müvekkilimiz Ahmet Özer’in adının İmralı’da yapılan görüşmelerde anılması ancak müvekkilimizin tamamen bilgi ve iradesi dışında gerçekleşmiş bir olay olabilir. Görüşmelerde bilgi ve iradesi dışında sadece adı geçen bir kişinin, bu konuşmalar üzerinde kontrol veya tasarruf hakkı bulunmayacağı aşikardır."

"ÖZÜR DİLEMENİN CEZA SORUMLULUĞU DOĞURMASI MÜMKÜN DEĞİL"

Tutuklama sebeplerinden biri olan kardeşleri terör örgütü PKK'lı olduğu belirtilen Mehmet Kaya ile annesinin vefatı dolayısıyla yaptığı görüşme yer almıştı. Dilekçede iddiayla ilgili Ahmet Özer'in, Kaya'nın numarasını başkasından aldığı kaydedilerek, şöyle denildi:

"Müvekkilimizin telefon numarasını Ahmet isimli başka bir üçüncü şahıstan alarak yaptığı görüşmede 'siz' kelimesini kullanması, ancak nezaket kuralları gereği olarak tanımlanması gerekir. Bu tabir hiçbir şekilde çoğul bir anlam taşımamaktadır. Bahsi geçen 'siz' ifadesi yalnızca telefon görüşmesinde muhatap kişiye hitaben kullanılan bir ifade olduğu açık olup siz kelimesinden kastın muhatap kişinin müvekkilimizin tanımadığı, bilmediği kardeşleri olduğu sonucuna ulaşmak suç unsuru yaratma amaçlı zorlama bir yorumu temsil etmekte olup bunun hukuken ve fiilen kabulü mümkün değildir. Bu şekilde bir başsağlığı dilemenin sadece terör örgütü üyeliği değil, herhangi bir şekilde ceza sorumluluğu doğurması mümkün değildir.

Son olarak, basına soruşturma dosyası ile ilgili yasıyan haberler akabinde Mehmet Kaya isimli kişinin açıklama yaptığı görülmüş olup bu açıklamada da kendisinin suç duyurusu bulunacağını ve görüşmenin yalnızca taziye için yapıldığını vurgulayarak 'AK Parti Van İl Teşkilatı da taziyeme geldi. Eğer bu bir suçsa onlar da mı suç işledi? Bu işin peşini bırakmayacağım' dediği görülmüştür. Müvekkilimizin taziye telefon görüşmesi bir suç isnadına delil teşkil ederken, taziyeye bizzat Ak Parti Van İl Teşkilatının katılmış olması ve bu hususun hiçbir sorun teşkil etmemesi çelişkilerle dolu olup isnat edilen suç ve iddiaların absürtlüğünü açıkça ortaya koymaktadır."