Ağaoğlu projesi: ‘Bodrum’un kalbine Kanal İstanbul gibi’

Yayın tarihi: 30 Ağustos 2021 Pazartesi 3:36 pm - Güncelleme: 31 Ağustos 2021 Salı 1:38 am

Bodrum-Milas arasına Ağaoğlu-Tibuk ortaklığıyla 30 bin kişilik yeni kasaba kuruluyor. Mimarlar Odası proje için “Bodrum’un kalbine Kanal İstanbul gibidir” dedi.

Bodrum-Milas arasına Ağaoğlu-Tibuk ortaklığıyla yapılacak yeni kasaba projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu onaylandı. Rapora göre bölgeye konutlar, villalar, oteller, AVM’ler, mağazalar, banka şubeleri, otoparklar, oyun alanları, spor kompleksleri, su oyunları parkı, kahveler, poliklinikler, okullar, sinema salonları ve golf sahası olan yeni kasaba kurulacak.

ÇED raporuna göre projenin maliyeti 926 milyon 669 bin. 2013’te yapılan hesaplamalara göre Ağaoğlu-Tibuk ikilisi konut ve villa satışlarından toplam 1.1 milyar dolar, otellerden ve tesislerden de yıllık 12.9 milyon dolar kar bekliyor.

Projenin çevreye etkisi ise korkutucu boyutta. 4.4 milyon metrekarelik projenin 241 bin 565 metrekaresi doğrudan yapılaşmanın içinde kalıyor. Bölgede bulunan Tuzla Sulak Alanı 2001 yılında IBA (Important Bird Area) tarafından tavizsiz korunması gereken dünyaca ünlü kuş bölgesi ilan edildi. 2004’te Ulusal Sulak Alan Komisyonu, koruma kapsamına aldı. Bölgede yaşayan 197 kuş türü tehlikede. Bern Sözleşmesi kapsamında bölgede koruma altında olan kuş sayısı ise 146.  Projenin yapılaşmaya açılan kısmında Cindye arkeoloji alanı ve 1 kilometre uzakta Bargylia arkeoloji alanı da bulunuyor.

ADRESE TESLİM YASAL DEĞİŞİKLİKLER

Gazeteci Bahadır Özgür, konuya ilişkin Gazete Duvar‘da kaleme aldığı yazısında yapılaşmanın yasak veya sınırlı olması gereken bölgeye yapılacak bu projenin önünün ‘yasal düzenlemeler’le açıldığını belirtti. Özgür, süreci şöyle aktardı:

“2012’de Bakanlar Kurulu bazı turizm bölgelerine dair değişikliğe gitti. “Milas-Bodrum Tuzla Gölü Güneyi Turizm Merkezi”nin ismi de “Milas-Bodrum Tuzla Gölü Turizm Merkezi” olarak değiştirildi. Sadece bir isim değişikliği değildi. Sınırlar da yeniden çizildi. 2014 yılında ise Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği çıkarıldı. Zorunlu olmadıkça özel mülkiyete konu olamayacağı, hayvan otlatmadan kuş gözlemeye her faaliyetin iznine tabi kılındığı vb. düzenlemeler getirildi.

Ne var ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Ekoloji Temelli Bilimsel Proje Araştırmaları” adı altında aralarında inşaat, deterjan şirketlerinin de bulunduğu özel şirketlere, ekoloji bölgelerine dair raporlar hazırlattı. Adı bilimsel raporlara dayanılarak da “koruma” adı altında yeni planlar hazırlandı. Normalde 1., 2. ve 3. derece SİT alanlarında yapılaşma yasakken; bakanlık çadır kampı, bungalov ve günübirlik faaliyetlerin yapılabildiği “Nitelikli Koruma Alanları” ile turizm ve yerleşimlere izin verilen “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları” tanımlarını yaptı. Böylece özellikle SİT alanı bol Muğla, inşaatçılara altın tepside sunulmaya başlandı.

“Adrese teslim” planların biri de Ağaoğlu-Tibuk ikilisinin özel şehriydi. 30 Ocak 2017 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından dağıtımı yapılan ve askıya çıkan 1/25000 ölçekli Yenişehir-Güllük-Akbük Çevre Düzeni Planı Plan Notu şöyleydi:

“Golf ve Turizm Kompleksi Alanı kapsamı içerisinde, Golf Alanları, Golf Okulu ve Klinikleri, Spor ve Rekreasyon, Sağlık ve Rehabilitasyon Merkezi, Kongre ve Toplantı Merkezi, Konut, Otel, Motel, Apart Otel, Tatil Köyü ve Ticaret kullanımları yer alacaktır. Söz konusu kullanımlar plandaki amacı dışında kullanılamaz ve yapıların münferit olarak satışı yapılamaz.”

O notun sonuna şu cümle eklendi: “…Golf ve turizm kompleksi alanı kapsamında yapılacak konut alanların Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik hükümleri çerçevesinde bağımsız bölüm olarak ayrı mülkiyet, irtifak ve intifa hakkı tesis edilebilir.”

Bunun anlamı aslında bir turizm tesis alanı olması gereken parselde yapılacak konutların satışının mümkün hale gelmesi demek. Direkt Ağaoğlu-Tibuk’un inşa edeceği kasabanın 1 milyar dolardan fazla gelir getirecek konutlarına izin çıkmış oldu. İşte Bodrum-Milas’ı biraz daha beter edecek projenin önü bu şekilde açıldı.”

MİMARLAR ODASI: DAVA AÇTIK, UMUTLUYUZ 

Konuyla ilgili TELE1’e konuşan Mimarlar Odası Muğla Şubesi Başkanı İlhan Erkanı ise, “Bir mimar arkadaşımız proje için ‘Bodrum’un kalbine Kanal gibidir’ dedi. Bunu insanların tahayyül etmesi için söylüyorum” ifadesini kullandı.

Erkanı, yapılaşmanın insan trafiğini artıracağını ve bunun altyapı sorunlarına yol açacağını belirterek, “ÇED raporu olumlu bakıyor bunlara. Biz rapora onay geldiğini öğrendiğimizde Muğla İdare Mahkemesi’ne Türkiye Mühendis ve Mimarlar Birliği olarak dava açtık. ÇED olumlu raporunun iptalini istiyoruz, umutluyuz. Davanın gidişatını takip ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin de taraf olduğu ve sulak alanların korunmasını amaçlayan Ramsar Sözleşmesi’ni hatırlatan Erkanı, “Bu sözleşmelere de göre de bu bölgede bu şekilde yapılaşmalara izin verilmemesi gerekiyor. Olağanüstü bir durum çünkü bu. Sulak alanlar ciddi bitki, hayvan ve üreme alanları oluşturmakta ve fevkalade önemli. Bütün bu alan projeyle tüm bu işlevini yitirecek” diye konuştu.