Adalette yeniden FETÖ taktikleri mi?

Erdoğan/AKP iktidarı ile, şimdi Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) denilen, o zamanlar ise baş tacı edilen Gülen Cemaati, 17-25 Aralık 2013 tarihinde resmen ve fiilen ayrıldıktan sonra, iktidarın tek başına yaptığı haksızlık, adaletsizlik ve hukuksuzluklara “İkinci Silivri Trajedisi” diyordum.

Birinci Silivri Trajedisi”ndeki haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikleri bizzat yaşamış olan, yıllarca hapis yatmış olan saygın insanlar beni uyardılar:

Hocam Silivri’de, Erdoğan/ AKP ve FETÖ, ortak eylemle, TSK’yi, güvenlik güçlerini, üniversiteleri, medyayı, meslek ahlakına sahip bürokratları tasfiye ettiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sarstılar.

Şimdi evet, Erdoğan/AKP de tek başına büyük haksızlık ve hukuksuzluklar yapıyor ama o zaman yapılanlar Demokrasiyi ve Cumhuriyeti temelden yozlaştırdı.

Bugün olup bitenler o zaman yapılanların sonuçları olarak, onların yanında hafif kalır. Lütfen bu ‘İkinci Silivri Trajedisi’ tanımını kullanmayın. Silivri’de yatanlara haksızlık oluyor!” dediler.

Ben de onun üzerine, hiç olmazsa bir süre için, “İkinci Silivri Trajedisi” tanımı yapmadım.

Fakat, Cumhurbaşkanı’na Hakaret Davaları...

Osman Kavala’ya yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklerin ağırlaştırılmış biçimde devam etmesi, hem tahliye kararı verilip hem yeniden tutuklanması...

Eren Erdem’e yapılanlar...

Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in yargılanmasında, iddianamenin içeriği ve medyaya yansıtılışı, avukatları konusundaki ihmaller, Murat Ağırel hakkında yine iktidara yakın medyada yer alan yalan haber ve iftiralar...

Murat Ağırel’in SARMAL adlı kitabı için yaptığı söyleşinin casuslukmuş gibi haberleştirilmesi...

Bir devlet memurunun, Vakıflardan kiraladığı bir arsa üzerinde, yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak yaptığı bir inşaatın belediye tarafından yıkılması haberi dolayısıyla, gazeteciler ve politikacılar hakkında “terör örgütü” suçlamasıyla soruşturma başlatılmış olması...

Olayın tırmandırılarak, CHP Grup Başkan Vekilleri hakkında bile soruşturma başlatılmış olması...

Bütün bunların üstüne, “İnfaz Yasası” denilen örtülü af yasasıyla:

Örgütlü suç, şiddet kullanma gibi suçlardan mahkûm olanlar serbest bırakılırken, tutuklu yargılananların ve özellikle de son tutuklanan gazetecilerin, bu yasa dışında bırakılması...

(Ve elbette “FETÖ Borsası”, “İstanbul’daki Avukat Bürosu”, “Pelikan Grubu”, “Adalet Bakanlığı’ndaki Yeni Tarikat”, “AKP Teşkilatından Atanan Yargıç ve Savcılar” gibi başlıklarla medyada yer alan haberler, yorumlar, dedikodular.)

Bu dönemi “İkinci Silivri Trajedisi” diye adlandırmamın hiç de haksız ve dayanaksız olmadığı konusundaki kanımı güçlendiren olaylar.

Bilmem haksız mıyım?

(Üstelik, RTÜK gibi, Basın İlan Kurumu gibi, BDDK gibi idari kurullara, Anayasa’nın ruhuna aykırı olarak tanınan ceza verme haklarından söz bile etmedim.)

***

HER ZAMAN, BIKMADAN, USANMADAN:

YAŞASIN BAĞIMSIZ ADALET...

YAŞASIN HUKUK DEVLETİ!

Kaynak: Cumhuriyet