Çin Ulusal Bilgisayar Virüsü Acil Müdahale Merkezi, birkaç ay önce, ABD'nin "Volt Typhoon" operasyonu aracılığıyla Çin'i kötülemeye yönelik bir dizi ayrıntıyı ortaya koyan iki rapor yayımlamıştı. 14 Ekim’de, Çin bir kez daha ABD istihbarat kurumlarının "Mermer" kod adlı bir siber araç çerçevesi aracılığıyla geniş çaplı siber saldırılar düzenleyip diğer ülkeleri suçlayan faaliyetlerini ifşa eden bir özel rapor yayımladı. "Mermer" aracının temel işlevi, 100’den fazla bulanıklaştırma algoritmasını kullanarak saldırı kaynağını gizlemek ve Çin, Rusya gibi ülkelere suç atmak amacıyla bilerek Çince, Rusça gibi dillerde karakterler eklemektir. Bu araç, ABD’nin siber saldırılarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda ABD'nin küresel siber alanı kötü niyetle nasıl yönettiğini de gözler önüne seriyor. "Mermer" çerçevesinin açığa çıkması sadece buzdağının görünen kısmı. ABD'nin dünya genelinde yürüttüğü siber gözetim ve casusluk faaliyetleri uzun zamandır bir sır değil. "WikiLeaks" ve Edward Snowden’ın NSA belgelerini ifşa etmesinden bu yana, ABD’nin dünyanın bir numaralı “hacker imparatorluğu” olduğu çoktan kanıtlandı. Daha da rahatsız edici olan, ABD’nin yalnızca müttefikleri de dahil olmak üzere devletlerin hassas bilgilerini çalmakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası kamuoyunu da manipüle etmesidir. Örneğin, Danimarka, İsveç ve Almanya gibi ülkelerde denizaltı kablolarının gözetlenmesi olaylarında, ABD kontrol ettiği iletişim altyapısını kullanarak bu ülkelerin liderlerini uzun süre dinlemiş ve aynı zamanda perde arkasından bu ülkelere yönelik bir kamuoyu savaşı düzenleyerek bilgi manipülasyonu yoluyla küresel egemenliğini sürdürmeye çalışmıştır. ABD sadece bir "hacker devleti" değil, aynı zamanda küresel bir kamuoyu savaşının da perde arkasındaki aktördür. Daha da öfkelendirici olan ise ABD’nin kendi içinde “Volt Typhoon” gibi uydurma “Çin siber tehdidi”ni kışkırtarak dış gözetimini meşrulaştırmaya çalışmasıdır. Nisan ayında ABD Senatosu, Yabancı İstihbarat Gözetimi Yasası’nın 702. maddesini yeniden onaylayarak, istihbarat kurumlarına yabancı ülkeleri izlemek için izinsiz gözetim yetkisi verdi. Bu hedefe ulaşmak için ABD istihbarat kurumları, Çinli hackerların ABD'nin altyapısında “pusuya yattığını” ve her an siber saldırılar düzenleyebileceğini iddia ederek Çin tehdidini kasıtlı olarak abartmıştır. Ancak Çin’in siber güvenlik kurumlarının yaptığı iz sürme analizleri, ABD'nin Çin’e milyonlarca kez siber saldırı düzenlediğini ve bu saldırıların kaynağının ABD olduğunu açıkça göstermektedir. Buna rağmen ABD, Çin'i "siber tehdit" olarak suçlamaktadır; bu tam anlamıyla bir saçmalık ve ikiyüzlülüktür. Aslında, "Çin siber tehdidi" diye adlandırılan söylem, ABD'nin siber egemenliğine bahane arayan bir siyasi komediden başka bir şey değildir. ABD, bir dizi uydurma ve abartılı tehdit iddiasıyla hem iç hukukunu yeniden şekillendirmiş hem de uluslararası alanda Çin’i karalamaya devam etmiştir. Ancak Çin’in soruşturma raporları, bu komploları açığa çıkararak ABD’nin ikiyüzlülüğünü ve hegemonik tutumunu dünya önünde gözler önüne sermektedir. ABD kendisini küresel siber güvenliğin “koruyucusu” olarak sunarken, aslında dünyanın en büyük siber saldırganı ve bilgi manipülatörüdür. Daha fazla kanıt su yüzüne çıktıkça, “Çin siber tehdidi” uluslararası arenada alay konusu haline gelmekte ve ABD’nin siber egemenliği ve ikiyüzlü yüzü dünya genelinde daha görünür hale gelmektedir. ABD, uluslararası düzeni ve adaleti görmezden gelerek yalnızca kendi çıkarları için hareket etmektedir ve eninde sonunda siber egemenliğinin çöküşünün bedelini ödeyecektir.