Bu yılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ticaret Bakanlığı’na bağlı Enformasyon ve Telekomünikasyon Teknolojileri Geliştirme Departmanı’nın direktörü Alan Davidson Amerikan Kongresi’ne sunduğu bir raporda, ABD’nin yeniden “kendisini uluslararası forumlarda dünya lideri olarak ilan edebilmesi için” her türlü çabayı göstereceğini ifade etti. Kongre üyeleri, güzel bir ambalaj içinde paketlenmiş bu fikri tabii epey tuttular ki, Bay Davidson’un ülkesinin özellikle küresel siber alanda “liderliğe” hangi yollarla oynayacağı sorusuyla kendilerini pek yormadılar. Fakat ülkenin siber güvenlik sahasında işleri düzene koymak ve küresel siber savaş tehdidini minimuma indirmek üzere oluşturulmuş “Açık Uçlu Çalışma Grubu”nun (AUÇG) bir sonraki oturumuna hazırlığın başlamasıyla durum da netleşmeye başladı. Mesele şu ki, oturumun 26 Temmuz’da New York’ta açılması gerekiyordu. Ve burada Alan Davidson ve kendisiyle aynı fikirdeki takımı, Amerikan atasözünde dendiği gibi, eski ve sınanmış zamana bağlı kaldıklarını göstermiş oldular: “Tay ve dobra sözle, salt dobra sözle olduğundan daha fazlası elde edilir.”

ABD VE UKRAYNA RUSYALI KURULUŞLARIN KATILIMLARINI BLOKE ETME YARIŞINDAYDILAR

Allah’tan iş deyim yerindeyse tabanca ile açıktan tehdide kadar varmadı, lakin temsili forumun konuklarına yönelik “kol bükme örneklerinden” istenilmediği kadar vardı. Söz konusu oturumun ABD topraklarında düzenleniyor olmasından istifade ederek Amerikalılar Rusya delegasyonunun başındaki isme, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Uluslararası enformasyon Güvenliği Departmanı şefi ve aynı zamanda devlet başkanının özel temsilcisi Andrey Krustski’ye vize vermediler. AUÇG’ye akredite olmuş pek çok Rus sivil toplum kuruluşunun temsilcilerinin ülkeye giriş haklarını da aynı şekilde iptal ettiler. Devamı ise şöyle gelişti: yıldızlı kırmızı – beyaz çizgili küratörlerinin küstah davranışlarından aldıkları cesaretle Ukrayna delegasyonu, AUÇG oturumuna katılma arzusunu yüksek perdeden seslendirircesine, Rusyalı organizasyonların IT teknolojileriyle alakalı başvurularını birbiri ardına engellemeye girişti. Ukrayna; Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet Enstitüsü’ne bağlı Uluslararası Enformasyon Güvenliği ve Bilimsel-Teknik Politika Merkezi, Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi, Rusya Bilimsel Akademisi Devlet ve Hukuk Enstitüsü ve de Adalet Bakanlığı’na tabi Rusya Adli Top Merkezi’nin başvurularını bloke etti. Dünya çapında ünlü “Kasperskiy Laboratuarı”nın akreditasyon için başvurusu bile onaylanmadı sonuç olarak.

AMERİKA’NIN DERDİ MÜZAKERELERE YAPICI TEMELDE KATILACAKLARIN DIŞLANMASINA DAYANIYOR

Sonuç olarak forumun çalışması önemli ölçüde engellenmiş oldu. Rusyalıların ise örneğin belgelerini uzaktan (online olarak), koordine etmek mecburiyetinde kalmaları, taraflar arasında birikmiş bir dizi sorunun tartışılması sürecinde her şeyi haliyle olumsuz etkilemiş oldu. Ne var ki, ilgili etkinliğin patronlarını bütün bunlar utandırmadı, çünkü Amerikalıların “liderlikten” bunu anlamaya alışkındılar. Ve bunu da yakın zamanda bizzat ABD’nin Ticaret Bakanlığı’na bağlı Enformasyon ve Telekomünikasyon Teknolojileri Geliştirme Departmanı utanmazca savunabildi. Konuya dair Rusya delegasyonunun temsilcisi Konstantin Smirnov ise şunları dile getirdi: “Sistem temelinde enformasyon-komünikasyon teknolojileri alanındaki güvenliğin güçlendirilmesi ve devletlerin güvenliğinin savunulmasına dair somut pratik öneriler getiriyoruz. Görünen o ki, ABD’nin böylesi hoşuna gitmiyor, netice itibariyle de onların hareketlerinin amacı, yapıcı anlamda organize olmuş grup katılımcılarının en önemli görüşmelerden dışlanmasını güdüyor.

RUSYA’YA DOĞRU YAPILAN EN BÜYÜK SİBER SALDIRILARIN ÇIKIŞ MERKEZİ ABD

Rusya Federasyonu’ndan delegasyonu foruma katılımdan men ederek Vaşington, adeta dişlerine yapışmış olan “Rus siber saldırganlar” retoriğinin arkasına saklanmaya çalıştı bu olayda. Donald Tramp’ın ABD Başkanı seçilmesinden sonra bunun üzerine ne kadar konuştukları halen hafızalarda yerini koruyor. Fakat Beyaz Saray’ın eşiği sadece Co Baydın tarafından aşıldı, sanki bir emirle bu husustaki konuşmalar da sessizliğe gömüldü. Göz açıp kapayıncaya kadar tüm bu kötü niyetli “Rus hakerleri” bir anda kayboldular!.. Amerikan basını ve medyası bu mesele üzerine düşüncelerle kafasını daha fazla meşgul etmek istemiyor. Ama artık bir yerde ne dense boş, neden mi: Rusya bilgisayar sistemlerine dönük en kuvvetli saldırıların çıkış yeri ABD ve ilgili talimatlar da ABD’den – ki bunu Beyaz Saray’ın kendisi açıktan kabul ediyor. Amerika Rusya’ya karşı siber alanda “saldırı operasyonları” yürütüyor, fakat bunun Ukrayna’da Rusya’nın askeri operasyonunun başlamasının ardından, Amerikan iktidarının Moskova ile doğrudan bir konfrontasyona girmeme hususundaki açıklamalarıyla çeliştiğini düşünmüyor; bunu da çok yakın zamanda Beyaz Saray basın sekreteri Jan-Piyer bizzat söylemişti. Kendisi, bu türden operasyonların yürütülmesi üstüne SkyNews’e konuşan ABD Silahlı Kuvvetleri Siber Komutanlık Başkanı ve aynı zamanda Ulusal Güvenlik Ajansı’nın başındaki isim General Pol Nakasone’nin sözlerini yorumlamıştı.

NBC, AMERİKAN SİBER BİRİMLERİNİN RUSYA VE İRAN’A SALDIRIDA BULUNDUKLARINI ONAYLADI

Bay Nakasone askeri anlamda raporunu şu sözlerle vermişti: "Saldırı, savunma ve enformasyon operasyonları toplamında geniş bir spektrum boyunca seri operasyonları yürüttük.” Yürütülen operasyonların özünün ne olduğu noktasını ise kendisi açmamayı yeğledi ama Rusya’nın da güya Amerika’ya bir dolu olası siber entrikayı kurduğunu iddia etti. 2020 Kasım’ında NBC televizyon kanalı, siber alandan sorumlu Amerikan birimlerinin, “seçim dönemlerinde aktif olmamalarını garantiye almak amacıyla” Rusya ve İran siber yapılarına dönük saldırı operasyonları yürüttüklerini teyit etmişti. ABD’nin gezegenin sibernetik alanındaki liderliğini nasıl sağladığına dair bir parlak misal daha – Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği’nin (UTB) yönetim ekibinin seçimleri. Bu yılın eylül ayında Romanya’da, diğer birçok şeyin yanı sıra uluslar arası internetten de sorumlu bu etkili organizasyonun general sekreterinin seçimlerinin organize edileceği UTB’nin bir oturumu düzenlenecek. Baydın Yönetimi’nin UTB Başkanlık koltuğu için adayı, “telekomünikasyon sahasında uzman” sayılan Dorin Bagdan-Martin.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DAHİL TÜM “ESTABLİSHMENT”, KENDİ ADAYLARI İÇİN SEFERBER OLDU

Bazen benzer uluslar arası düzenleyici rekabette bir takım eylemsizlikler göstermiş olan ABD Dışişleri Bakanlığı, şimdilerde Bagdan-Martin için oldukça agresif bir kampanya yürütüyor. ABD’den resmi simalar düzenli olarak, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin temsilcileriyle buluşup onları eylül ayındaki seçimde Amerikan adayına oy vermeleri yönünde dürtüyor. İş öyle bir noktaya kadar geldi ki, Bagdan-Martin’in misyonu noktasında Beyaz Saray İdaresi’nin Dışişleri Bakanı Antoni Blinken dahi konuşma ihtiyacı hissetti. Yurttaşının seçimi karşılığında UTB üyelerine; gezegenin en ırak köşelerinde internete bağlanma, en çağdaş teknik desteğe yatırım ve erişim temin etme, gençlik girişimlerinin gelişmesi gibi bazı “küresel yenilikçi inisiyatifleri” hedefleyen sözler verdi. Ezcümle daha basit söylenecek olunursa; para, para, para… Nihai emeli, gereken adayın öne çıkarılması olan en utanmaz rüşvet tipi işliyor bu noktada.

ABD KENDİ GERÇEKLİĞİNDE, YENİ BİR DÜNYANIN KURULMAKTA OLDUĞUNU ANLAMAKTAN UZAK

Peki, 56 yaşındaki bu Amerikalı aday nesi ile meşhur? Gerçekten de salt üç çocuk annesi olması ve de üç dil bilmesi ile mi? Dorin Bagdan-Martin Harvard Üniversitesi’nde, Etik Fonu ve de Mayami Fonu’na bağlı Yapay Zekâ Yönetimi ile müşterek 2020 yılında “dezenformasyon şirketlerinin” verilerinin tabanını temsil eden Disinfodex Projesini yaratan “Berkman-Klyayn İnterneti ve Toplumu Geliştirme Merkezi ile de bağlantılı bir isim. UTB Genel sekreterliği görevindeki hangi aktivitenin, kitlesel dezenformasyonun teknolojilerinde elini güçlendirerek özellikle gelişebildiğini tasavvur etmek mümkün. Yine de tam olarak bu kalitesiyle Bayan Bagdan-Martin, Rusofobi takıntılı Beyaz Saray’ın ihtiyaç duyduğu kişi. 79 yaşındaki Baydın ve 82 yaşındaki Nensi Pelosi’nin şahsında yıpranmış Amerika, elinden kayıp gitmekte olan dünya hâkimiyetini çarpık eskimiş parmaklarıyla tutmaya çalışıyor bir yandan. Bu maksatla, yerküre üzerinde etkide bulunmak için güçlü bir kaldıraç olarak, araçlardan birisi internet seçilmiş durumda. Ancak ABD alışkanlığı gereği bütünüyle, dünya düzeninin gözler önünde değiştiğini anlamaya yerin olmadığı bir başka gerçeklikte yaşıyor. “Siber alandaki liderlik” adındaki bisiklete binerek, Baydın Dede ondan düşme riskini de göze almış halde. Bu düşüş hem gürültülü hem de bir o kadar efektif olacak gibi gözüküyor…