Özgür Özel’den Cumhur İttifakı’na çağrı: Hadi diyorum! Kaldırın elleri engelleyelim ölümleri

Yayın tarihi: 16 Temmuz 2024 Salı 1:37 pm - Güncelleme: 16 Temmuz 2024 Salı 3:07 pm

Haber: TELE1 Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de yaşanan elektrik faciası hakkında Cumhur İttifakı’na seslenerek “İki aile de adalete kavuşulsun başka canlar yanmasın diyorlar.  CHP genel başkanı olarak hepinizin önünde söz veriyorum. Bu konuda Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için teklif vereceğiz. Bir kaza olunca, aman ucu bize dokunacaksa diye her şeye hayır diyenlere, AKP ve MHP’ye sesleniyorum. Belki ucu bize dokunacak. Kaldırın elleri, engelleyelim ölümleri. Kurun şu komisyonu.”  dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.  MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin elini öpen polise tepki gösteren Özel “Dün gördüğüm bir şaşkına da şunu söylüyorum ki, sen devletin polisi olmayı yanlış anlamışsın. Yanlış Devlet’in eline sarılmışsın.” dedi.

AKP’li Tuğrul Türkeş’in Osman Kavala’yı ziyaret edeceğini açıklamasına da değinen Özel ” Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türk heyetinin başkanıdır.  Ziyaretimde bana şunu dedi: Kavala orada tutuklu biz burada hapisiz. Biz Terkiye yararına çalışmak istedikçe karşımıza bu dava gelmektedir.” ifadelerini kullandı.

Açıklanan en düşük emekli maaşına da tepki gösteren CHP lideri “En düşük emekli maaşı 6 ay önce 25 kilo dana kıyma alıyor. Dün 16 kiloya düşmüştü, bugün yaptıkları sözde zamla 20 kiloya çıktı. Siz bugün emeklinin cebinden 5 kilo kıyma parası çalıyorsunuz. Bunun adı zam değil emekliye ihanettir yazıklar olsun.” diye konuşmasını sonlandırdı.

Yeni emekli maaşı 12 bin 500 TL’ye bir de böyle bakın

Özgür Özel’in açıklamalarının satır başları şu şekilde:

Darbeye karşı en net tavrı takınan bizdik. O gün iktidarıyla muhalefetiyle iyi bir sınav verildi. Biz orada asla darbelerde medet ummadığımızı, seçilmiş parlamentonun arkasında olduğumuzu net şekilde ifade ettik. Bülent Tezcan vakit tankların üstüne çıkma vaktidir dedi. O gün tüm milletvekillerimiz halk iradesine sahip çıktı. Bu ülkede biri tek adam olacaktıysa onu hak edecek tek kişi vardı 7 ülkenin istilasındaki Anadolu’yu önce kurutuluşa ikna eden, bu ülkeyi yeniden kuran Mustafa Kemal’e sordular. Padişahlık mı Yıldız Saray’ından devam mı? Yoksa Amerikan tipi başkanlık mı? O 23 Nisan 1920 ruhuna atıfta bulundu o bu ülkeye tek adam rejimini değil, demokrasiyi getirdi, halkın iradesini getirdi. Atatürk’ün tenezzül etmediği hiçbir şeye bu ülkede kimse tenezzül edemezdi, bunun adı Fethullah Gülen de olsa fark etmek tek adamlığa heveslenen kim olursa olsun fark etmez karşısındayız demokrasinin arkasındayız.

PARLAMENTER SİSTEM

Zaman zaman diyorlar CHP artık güçlendirilmiş parlamenter sistem demiyor mu? Her konuda bu ülkeyi nasıl yöneteceğimizi, işçiler, emekçiler, gazeteciler için, tarım milli eğitim politikaları için, bu partinin önerileri vardır. Bu ülkeyi nasıl yöneteceğini vurgulayacaktır. Bu ülkenin yönetim sistemi için CHP’nin vazgeçmediği tercihi güçlü bir parlamentodur parlamenter sistemdir bundan kimsenin şüphesi olmasın.

ÖZEL HAREKAT BAŞKANI’NIN BAHÇELİ’NİN ELİNİ ÖPMESİ

İyi yetişmiş liyakatli kadroların ve kesinlikle sadakatin millete ve devlete olan, bir takım tarikatlara, kişilere değil, devlete olan sadakatin öneminin altını çiziyorum. Dün gördüğüm bir şaşkına da şunu söylüyorum ki, sen devletin polisi olmayı yanlış anlamışsın. Yanlış Devlet’in eline sarılmışsın. bir siyasiye saygı gösterilmesi eyvallah. O siyasinin bunu nasıl karşıladığı kendi tercihidir. Ama bu devletten maaş alan, bu milletin tamamı için görev yapması gereken birilerinin bu ülkede siyasette küçük bir kısmının temsiline el etek öpmesini asla kabul etmiyoruz nokta. Bundan sonraki süreçte devletin memuru devletin memuru gibi davranacak, böyle basit konularla Türkiye gündemini işgal edilecek işlere girişilmeyecek, Siyasiler de üzerine düşen yükümlülüğün farkında olacaklar. Ben bir devlet memurunun bir siyasi liderin eline sarılmasında muhatap hangimiz olursa olsun o devlet memuruna üstlendiği vazifenin gereğini hatırlatma gereğinde bulunurum.

CHP’den Ali Yerlikaya’ya el öpen polis çağrısı: Hemen görevden al

İZMİR’DEKİ ELETRİK FACİASI

İzmir’de gencecik iki kardeşimizi kaybettik. İki tarafında söylediği şey, yüreğimize su serpen şey, CHP’nin bu işi siyaseti olmaz ucu nereye giderse gitsin soruşturulacaktır demesidir. Bu ülkede ihmaller ölenin kimliğine göre ya da sorumluluğu olanın pozisyonuna göre değerlendirilmedikçe  bunlar tekrarlanacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına ilk dakika talimatımız şu oldu, kim olursa olsun bu mesele nasıl olmuş, olmaması için n gerekirdi, sorumluların saptanması için, üzerimize düşen ne varsa yapılmasında, bu yaklaşımla meseleyi takip ediyoruz. İki aile de adalete kavuşulsun başka canlar yanmasın diyorlar. Bu konuda kusuru olan kim varsa cezalandırılacak. CHP genel başkanı olarak hepinizin önünde söz veriyorum

“BELKİ UCU BİZE DOKUNACAK KURUN KOMİSYONU”

Bu konuda Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için teklif vereceğiz. Bir kaza olunca, aman ucu bize dokunacaksa diye her şeye hayır diyenlere, AKP ve MHP’ye sesleniyorum. Belki ucu bize dokunacak. Kaldırın elleri, engelleyelim ölümleri. Kurun şu komisyonu.

İzmir’deki cinayet gibi elektrik akımı faciasında aranan onlarca kişi yakalandı

ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARI

Ölümlü iş kazalarında dünya birincisiyiz. Gerimizde ne Eritre var, ne Fas, ne Mozambik. Birinciyiz. İş kazasından ölümde de Malezya’dan sonra ikinciyiz. Dünyanın hiçbir ülkesinde hayat bu kadar ucuz, ölüm bu kadar kolay değil. yazın serinlemek için, kışın ısınmak için ölmüyor kimse. Trafikte, sokakta, kaldırımda, balkonda ölüm kol geziyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde soba gazından insanlar zehirlenerek ölmüyorlar. Yılda 800 kişinin boğularak öldüğü başka ülke yok. Şofbenden sızan gazdan ya da sahte alkolden yılda 500 kişinin öldüğü ülkede bu durumu izah etmek mümkün değil. Dünyanın hiçbir ülkesinde minibüste viyadükte insanlar boğulmuyor. Hayatın bu kadar ucuz olduğu, ölümün bu kadar kolay olduğu bir başka ülke yok.

” DEPREMDE KONUTLARI YIKILAN MÜTEAHHİTE DEPREM KONUTLARI İHALESİ

Maalesef bir başka mağduriyet deprem bölgesindeki adalet mücadelesi, her seferinde dile getiriyorum, buradan kalkan apartman isimleriyle anılan davalarda belli ilerlemeler kaydediliyor. Bugün de altı bloktan oluşan birinci kısım Emlak Bank Evlerinin yakınları burada. Bu evler depremin 10’uncu saniyesinde çöktü 6 blok birden 370 kişi yaşamını yitirdi. Bu evleri yapan Mehmet Özat kaçtı ailelerin yer bildirmesiyle Ankara’da yakalandı. Ortaklardan biri tutuklu geri kalan şirketin ortaklarından bir başka Mehmet var nerde mahkemede değil cezaevinde değil, taraf ama yargılanıyor değil. Çünkü ev yapılırken ortakmış sonradan ayrılmış. Peki şimdi nerede Hatay’da işinin başında ne yapıyor. Emlak Bank Evleri’nin ortağı Mehmet İhsan Aydeğer, depremden sonra 1200 deprem konutunun yapıp ihalesine girmiş almış toplam bedeli 3,7 milyar ile şu anda kendi yapıp yıkılan evlerdeki insanları eline verilecek konutlar için 3,7 milyar lirayı cebine koymuş deprem konutu yapıyor. Yazıklar olsun bu düzene yazıklar olsun adaleti sağlamayanlara bu adamlara bu imkanı tanıyanlara.

Deprem bölgesindeki konut ihalesi AKP’li ismin dünürüne gitti

Hafta sonu, çiçeği burnunda Çevre Bakanı bumerang gibi millet atıyor geri geliyor, İstanbul’a gitti geldi, Bumerang Bakan. Çıktı inanılmaz açıklamalarda bulundu. Erdoğan 650 bin konut söz verdi 1,5 yılda 76 bin konut yaptılar. Şimdi çıkmış 2025 sonu bütün konutlar bitecek diyor. Seni atayan dolma kalemin sahibi 1 yıl sonra olacak oyu bana verin dedi. İnsanlar yetki verdi. Sen diyorsun ki 3 yıl sonra bitecek. Yani daha 1,5 yıl daha toz toprak konteyner. İşi bilenler diyor ki bu iş 6-7 yıl sürer. Bugün de söylüyorlar bu yıl daha 5 yıl daha devam eder.

“GEZİ BİZİM ONURUMUZDUR”

Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına rağmen alt düzey mahkemelerin kafa tutması, uymaması, Yargıtay’ın onun arkasında durması, AKP içindeki bazılarının bundan rahatsızlık duyması, bazılarının arkasında durmasıyla karşı karşıyayız. Gezi davasında 5 kardeşimiz içeride. Hepimizin yerine yatıyorlar. Utanmadan, çekinmeden söylüyorum; Gezi biziz kardeşim, hepimiz Gezi’deydik, Gezi bizim onurumuzdur.

“BİRİLERİ MİLLETE, MECLİS’E DİRENİYOR”

İki kere beraat etmiş insanları üçüncü kez yargılayıp, mahkeme kararlarına rağmen içeride tutuyorlar. Bunlardan biri Can Atalay. 14 Mayıs’ta Hatay milletvekili seçildi. Millet dedi, ‘Git görev yap.’ Milletin vekillerinin en yaşlısı olması sıfatıyla Devlet Bahçeli çağırdı yemin töreninde ‘Gel yemin et’ diye. Salmadılar. Oy birliği ile İnsan Hakları Komisyonu’na Can Atalay seçildi, kapıyı kapalı tuttular, salmadılar. Yani, millete, Meclis’e direniyor birileri. Ardından 13 Temmuz’da mahkemeye başvuruyor, Yargıtay tahliye başvurusunu reddediyor.

AYM 25 Ekim’de ‘hak ihlali, hemen salmalısınız’ diyor. 8 Kasım’da Yargıtay 13. Ceza Dairesi bu işlemi yok sayıyor. 21 Aralık’ta AYM ikinci kez hak ihlali kararı veriyor. Yargıda 3. Ceza bir daha direniyor. 30 Ocak’ta maalesef ‘Elimden geleni yapacağım, bu sorunu çözeceğim. Can Bey 1 Ekim’de gelir’ diyen hem Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, hem AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, hem de kendi partilerinde ve bizlerin olduğu toplantılarda birçok AKP’linin tüm sözlerine rağmen bırakılmıyor. Bunun üzerine 30 Ocak’ta, kararı okutup Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürüyorlar.

Anayasa’da dört dörtlük madde yazılmış; ‘Eğer milletvekilliğin düşerse 7 gün süren var, AYM’ye başvur, 14 gün süresi var, karar verecek’ diyor. Can Atalay için AYM’ye süresi dahilinde başvuruldu, mahkeme süresi dahilinde karar verdi. Mahkeme dedi ki; ben buna nasıl bakayım? Yapılan işlem tümüyle usulsüz, yok hükmünde. Yani, Can Atalay milletvekili ve vekilliği düşmedi. Böyle bir işlem yapamazsınız. O gün bugün gerekçeli karar bekleniyor. Birileri gerekçeli kararı yazmıyor ya da birileri yazdırmıyor. AYM’yi yıpratmak değil niyetim. Ama her geçen gün kendini yıpratan, kendini tüketen, her geçen gün kendi kararına kafa tutan birilerine karşı sinen, pısan bir AYM var.

AYM’YE ‘CAN ATALAY’ VE ‘TAYFUN KAHRAMAN’ İÇİN ÇAĞRI

AYM’nin üyelerine sesleniyorum; sizi kimin atadığından bağımsız, sizinle ilgili yapılan tüm değerlendirmelerden bağımsız, vicdanınızla bir karar verin, o kararınızı da yazın, yollayın, millet okusun. Bu rezillik de sona ersin. Bu çağrım AYM’ye tüm millet adına bir çağrıdır.

Tayfun Kahraman, Gezi Parkı sürecinin en arabulucu kişisidir. Evladı Vera’dan ayrı, boşu boşuna içeride yatmaktadır.

TUĞRUL TÜRKEŞ’İN OSMAN KAVALA’YI ZİYARET KARARI

Son olarak Osman Kavala ile ilgili Tuğrul Türkeş açıklama yaptı. Tuğrul Türkeş  kimdir? Alparslan Türkeş’in yani bugün milliyetçi hareketten gelen herkesin başbuğ dediği Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türk heyetinin başkanıdır.  ziyaretimde bana şunu dedi. Kavala orada tutuklu biz burada hapisiz. Biz Terkiye yararına çalışmak istedikçe karşımıza bu dava gelmektedir. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına bu konseyin 75 yıl önceki kurucu üyelerinde  Türkiye uymadıkça her zaman bu duvara tosluyor. Saat desek ne saat Kavala çıkmadan ne saat soruyorsun diyorlar. Meselenin özü, bu insanların hiçbiri Kavala’yı tanımaz ama sembol davadır. AİHM kararına uymayı bu Anayasa taahhüt ediyor. Buna uygun seçilen hakimde cumhurbaşkanı da buna uymak saygı duymak zorundandır. Tuğrul Bey emek verdi, dünya kadar çaba sarf etti olmadı. bugün açıklama yapmış Kavala’yı ziyaret edeceğim. Hangi Kavala’yı biz söyleyince vatan hainlerinin adını anıyorsunuz dedikleri Kavala. Biz söyleyince CHP ajanları savunuyor dedikleri Kavala’yı Tuğrul Türkeş ziyaret edeceğim diyor ve gerçek milliyetçilik bunu gerektirir diyor. Şimdi bu Tuğrul Türkeş’e MHP ne diyecek.

Tuğrul Bey babasının  mezarına gidince kirletti diye gül suyu dökenler topyekûn koşup AKP’nin arkasına dizildiler. Ama Gezi Davası’nı inadına sürdürmek, Tuğrul Bey’in dediği gibi bu işte ne Türkiye’nin menfaati var, biz mazlumu sahiplenmeye devam edeceğiz. pozisyonumuz budur.

AKP’li Tuğrul Türkeş Osman Kavala’yı ziyaret edecek

Büyük bir insan hakları dramından bir hayvan hakları meselesine, bir büyük tehlikeye değinerek devam etmek isterim. 17 maddelik kanunu Meclis’e koydular, güya hayvan hakları kanunu. Evet Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var. Ama bunun çözümü için insancıl akılcı bilimsel yöntemlerin uygulanması gerekirken, muğlak ifadelerle öldürmeyi meşrulaştıran ve çözümü tamamen belediyelere uygulayıcıların inisiyatifine bırakan, bakımevi açma zorunluluğunu 2028’e kadar eterleyen, hayvan hakları derken, hayvanların yaşam hakkını tehdit eden bir ölüm yasasını getirdiler. Yıl 2020 hayvan hakları raporu, diyor ki hayvan hakları fonu kurulmalı, yaygın ve etkin kısırlaştırmayla barına hizmetleri karşılanmalı. Fon parayı nereden alacak? At yarışı, Milli Piyango ve bazı vergilerin küçük kısmı. Bu yıl bu sorun çözülebilecekken sorun tamamen ortada bırakılıyor. Öyle bir şey yapacaklar ki yabani hayvanlarla şehir yaşamı arasındaki en önemli bariyeri kaldırıp kuduzun insanlar için tehdit olmasına sebep verecekler, aşılı hayvanların kurduğu bariyeri ortadan kaldıracaklar. Çamaşır suyuyla öldürmek gibi saatler süren acılı bir süreci başlatacaklar. Hepimizin, evlatları torunları hayvan hakları meselesine hepimizden duyarlılar. Onların gözü önünde milyonlarca kedi, köpeği öldürttüğünüzde bir kuşakta bir travma yaratacaksınız. Bu memleket halen, köpeklerin bir adada ölüme terk edildiği ayıbı taşırken, hepimiz Osmanlı’yı geçmişte ziyaret edenlerin sokak köpekleriyle halkın ilişkini öve öve bitiremediği Türk insanın hayvan severliği kaldırmaya kalkıyorlar. Hayvan severlere hangi görüşte olursa olsun herkese söylüyorum. Bu hayvan hakları yasası diye getirilen ölüm yasasına bu grubumuz tarihi bir direniş gösterecek.

EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI TEPKİSİ

Sadece bir kaç ayda akaryakıta yüzde 30 zam, mobil haberleşmeye yüzde 65, elektrik yüzde 38 iğneden ipliye her şeye zam geldi, bir tek asgari, ücrete zam gelmedi. 17 binlik ücret Ocak’taydı bugün 17 bin Aralık’a kadar 17 bin diyorlar. 4 bin lira eridi asgari ücret. bu gidişle Aralık’a kadar zam yapılmazsa 9 bin liraya düşecek. Yani asgari ücrete zam yaptım diyenler enflasyon canavarının üzerine saldırdığı işçinin elindeki aldılar. Üç gün devam eden eyleme katılımlar oldu, bazıları çıkıp yeterince ışık yok. Ne söylemek istiyorsun yani Türkiye’de geçim zorluğu yok mu diyorsun. Onu konuşan stüdyo hadi açın kapayın elektrikleri hep birlikte olalım dedin mi? Yoksa dönüp milletin içine bakıp millet tepki göstermez mi dedin. Bu milletin elinden sokağı aldılar, gırtlağından sesini çaldılar. Bu milletin dilinden sloganı çaldılar. Direnen işçiyse işçi emekliyse emekli, öyle yanınızdayız, arkanızdayız, twitterdayız değil. Yanınızda arkanızda değil, önünüzde meydanlardayız, sizinleyiz. Biz önünde klavye muhaliflerine twitter solcularına, bunu bırakın bu millet tarihinin en büyük yoksulluğunu yaşıyor çıkın meydanlara millete destek verin. Bu milletin sesi, yoksulların sesi. Türkiye bir fiyat bekliyor. En düşük emekli maaşı 10 bin lira. 270 dolar. yurt dışında söylüyorum tercüme hatası diyorlar. AKP geldiğin de8 çeyrek alan en düşük emekli maaşı 2 çeyrek alamıyor.

“Tüm emekliler en düşük maaşta eşitleniyor” İşte son 5 yılda emeklinin cebinden alınan para

“MADEM GEÇİM YOKSA ÇOK YAKINDA SEÇİM VAR. ENİNDE SONUNDA HAKLILAR KAZANIR.”

Sayın Abdullah Güler açıkladı 12 bin 500 lira. En düşük emekli maaşı 6 ay önce 25 kilo dana kıyma alıyor. Dün 16 kiloya düşmüştü, bugün yaptıkları sözde zamla 20 kiloya çıktı. Siz bugün emeklinin cebinden 5 kilo kıyma parası çalıyorsunuz. Bunun adı zam değil emekliye ihanettir yazıklar olsun. Açlık sınırı 19 bin lira iken asgari ücreti 17 bin lirada bırakanlara, bu ülke bugünlere gelsin diye el emeği göz nuru akıtanlara, 12 bin 500 lirayaı reva görenlere diyrouz ki CHP olarak bu milleti bu cendereden kurtaracağız. Sadece zenginleri kayıran yoksulu sömüren bu sisteme son verene kadar CHP sizin için çalışacağız, sizin için mücadele edeceğiz. hakkınızı söke söke alacağız. Bu ülkede ya yüzler gülecek, ya da yüzleri güldürecek halkın iktidarı gelecek. Madem geçim yoksa çok yakında seçim var. Eninde sonunda haklılar kazanır.

Kaynak: HABER MERKEZİ