Cohen bir televizyon konuşmasında “ dünyanın bir çok ülkesinde adamlarımız var. Onlara çok para harcadık ama görevlerini iyi yapmıyorlar. Bir çok ülkede insanlar Filistin bayrağını taşırken bizim adamlarımız sosyal medyada bir iki paylaşım ve televizyonlarda kısa konuşmalarla yetiniyorlar. Beslediğimiz herkes İsrail bayraklarıyla sokaklara dökülmeli” dedi.
Cohen’in sözünü ettiği ‘adamlarımız’ Türkiye’de de varlar ama İsrail bayrağı ile sokaklara çıkacak cesaretleri olmadığı için çıkamazlar.
Cohen’in dediği gibi onlar ‘sosyal medya hesaplarında ve katıldıkları televizyon programlarında bildik yalanlarla İsrail’i kollamanın dışında’ hiç bir şeyi beceremezler.
Maaş ve ikramiyeleri artırılırsa belki!
Ya da fonlanma tarifeleri yükseltilirse sesleri daha gür çıkabilir!
Kadın ve erkek olarak adamların işi zor.
‘Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ’ misali söyledikleri her şeyin yalan olduğu kısa bir süre sonra ortaya çıkıyor ama utanma ve arlanma olmadığı için hiç bir şey olmamış gibi verilen talimatları yerine getirmeyi sürdürüyorlar.
Hani şu Filistin - Kıbrıs konusunda olduğu gibi.
Daha önce bu köşede bu konuya değinmiş ve ‘adamların’ nasıl yalan söylediklerini kanıtlamaya çalışmıştım.
Onlara göre ‘Filistin KKTC’yi değil Rum tarafını tanıdığına göre Ankara neden Hamas ve Filistin’i desteklesin’.
Anlatmıştım ama bir kez daha özetleyeyim.
1-Filistin diye bir devlet yok ki Güney Kıbrıs’ı tanısın.
Rum tarafı Kıbrıs’ı temsil ettiği, AB ve BM üyesi olduğu için herkes gibi Filistinliler de Rum tarafında temsilcilik açıyor çünkü Rumlar teorik olarak var olan Filistin devletini tanıyorlar.
2- AB ile adaylık görüşmelerini sürdüren Türkiye de dolaylı olarak Rumlar’ı tanıyor çünkü Rumlar Yunanistan gibi AB üyesi.
3- Türk kökenli Orta Asya Cumhuriyetleri ile Azerbeycan da KKTC’yi değil Rumlar’ın temsil ettiği Kıbrıs Cumhuriyetini tanıyor.
4- Karabağ savaşında Azerbaycan’ı destekleyen İsrail de KKTC’yi değil Rum tarafını tanıyor, güneyde çok tehlikeli işlere kalkışıyor, KKTC’de sürekli toprak satın alıyor ve Kıbrıs medyasına göre orada karanlık işler çeviriyor.
5- İsrail; Rum tarafı ve Yunanistan’la her alanda ana özellikle askeri ve istihbarat konularında işbirliği yapıyor ve her yıl ortak askeri tatbikatlar düzenliyor.
Şimdi gelelim bizdeki ‘İsrail sevdalılarının’ zekasının algılayamayacağı son gelişmeye.
Üç gün önce Kazakistan’ın başkenti Astana’da toplanan Türk Devletleri Teşkilatı’nın 10. Liderler Zirvesi'ne gözlemci statüsünde olan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar çağırılmadı. Geçen yıl Semerkant Zirvesinde hazır bulunan Tatar’ın bu zirveye çağırılmamasının nedeni ne olabilir?
Büyük olasılıkla bunu Azerbeycan, Kazakistan ve Erdoğan’ın en yakın dostu Macaristan Başbakanı Orban ( gözlemci statüsünde) ile iyi ilişkileri olan ve aynı zamanda Rumlar’ın stratejik müttefiği İsrail istemiştir.
Nitekim Erdoğan'ın İsrail'e yönelik bildik sert tavrı zirvede karşılık bulmamış ve ‘Türki’ liderler Erdoğan’ı değil Netanyahu’yu kollayarak ortak bildiride ‘sivilleri hedef alan tüm saldırıları kınıyoruz ’ demekle yetinmişlerdir . Belki de bunun için Erdoğan zirve dönüşü beraberindeki gazetecilere “ Netanyahu diye biri benim için bitmiştir” dedi ve dün Rize’de İsrail’i çok sert ifadelerle hedef almayı sürdürdü ama ilişkilerin kesilmesinden söz etmedi. Bu da normal çünkü Türkiye Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Aslan “ İsrail’in çelik piyasasının %65’i kontrol ettiklerini” söylüyor.
Yani İsrail; Türkiye’den ithal ettiği çelikle uçak, tank, top ve her türlü askeri malzemeyi üretiyor ve bunları Filistinli çocukları öldürmekte kullanıyor.
Aynı İsrail savaş araçlarında kullandığı yakıtın %60’ı Azerbeycan ve Kazakistan’dan karşılıyor. Bu petrol Bakü’den Ceyhan’a geliyor ve tankerlerle Hayfa’ya taşınıyor. Bu arada İsrail’in Türkiye ile olan ticaret hacminde rekor üzerine rekor kırılıyor.
‘Filistin; KKTC’yi tanımadı’ saçmalığı bahane parası peşinen ödenmiş İsrail ve ‘Büyük Patron’ ABD sevdası şahane!
‘Tamamem duygusal’ diyeceğim ama işin içinde biraz da karakter yani karektersizlik sorunu var.